He looks just like you tradutor Turco
125 parallel translation
He looks just like you.
Tıpkı sana benziyor.
He looks just like you.
Aynı sana benziyor.
He looks just like you did when I met you.
Aynı seninle ilk tanıştığım zamanki halin.
Susan, he looks just like you.
Susa, aynı sana benziyor.
Hey, he looks just like you, Poindexter!
Aynen senin gibi, dört göz.
He looks just like you.
Tıpatıp size benziyor.
Damn, he looks just like you!
- Memnun oldum. Hık demiş, senin burnundan düşmüş.
He looks just like you.
Gerçekten size benziyor.
Claude looks like a girl, he looks just like you.
Claude kız gibi bir şey, tıpkı sana benziyor.
He looks just like you!
Tıpkı sana benziyor!
He looks just like you did when you were his age.
Tıpkı senin bebekliğine benziyor canım.
He looks just like you.
- Aynen sana benziyor.
Oh man, he is so hansom, I mean he looks just like you.
O kadar yakışıklı ki.
- Absolutely! He looks just like you.
O sana benziyor.
He looks just like you.
Aynen sana benziyor.
- ( Agnes ) He looks just like you.
- Aynı sana benziyor.
He looks just like you, only he has a skank attached to his hip.
Biraz seni andırıyor, ama onun kalçasına yapışmış bir sürtük var.
He looks just like you did.
Senin gibi bakıyor.
- He looks just like you, man!
- Aynı sana benziyor, dostum!
WELL, HE LOOKS JUST LIKE YOU.
Aynı sana benziyor. Büyüyünce değişeceğini umalım.
He looks just like you, man.
Tıpkı sana benziyor
Looks like Alice is going to get married, and I think she'll be very happy because we just met the boy you sent her and he looks fine.
Görülüyor ki Alice evlenecek, bence çok da mutlu olacak... çünkü ona gönderdiğin delikanlıyı az önce gördük, iyi birine benziyor.
Well, looks like he's done a heap already, just a-having you. But... Well, I was expecting to take over from here myself.
Seni yaratmakla bile, zaten çok şey yapmış ama burayı kendi üzerime devralacağımı umuyordum.
You notice he looks just like me?
Dikkat ettin mi, tıpkı bana benziyor?
I know what it is not to feel like you're in the room until he looks at you or touches your hand, or even makes a joke at your expense just to let everyone know you're with him.
O sana bakana kadar sanki orada yokmuşsun gibi gelir önce. Sonra elini tutar, ya da onunla beraber olduğunu onun olduğunu, diğer erkekler bilsinler diye senin üzerine espriler yapar.
I keep telling him it looks just like his, and he keeps saying,'That's why I want you to change it.'
Ben de ona bunu söyledim. Bana değişmem gerektiğini söyledi.
When you see a terrorist on television, he looks just like a terrorist.
TV'de bir terörist gördüğünde tıpkı bir teröriste benzer.
I was brushing the snow off of the hubcaps, and I saw Satan here chewing through a tire, and I thought you know, he looks just like that picture of Buster.
Bir lastiği kemiriyordu. Tıpkı Buster'ın resmine benziyor diye düşündüm.
Sam, it looks like you popped in just a tad late, huh?
Sam, birazcık geç çıkageldin he?
That people in Dodge are complaining you're too quick to bash a man... ... just because you don't like the way he looks.
Dodge'dakiler, sırf tipini beğenmedin diye... kolayca adam harcadığından şikayetçiler.
Annie says he looks just like you.
Annie, sana benzediğini söylüyor.
Have you thought of Hugh? He looks just like him.
Hugh koymayı düşündün mü?
Just you're sitting there looking at pictures, some kid. You don't know what he looks like, if he exists at all.
Nasıl göründüğünü, hatta var olup, olmadığını bile bilmiyorsun.
Just remember, you don't have one anymore... but there's a clone out there who looks exactly like you and he does have it.
Artık doğumlekeniz olmadığını hatırlatırım. Oysa, size tıpatıp benzeyen klonunuzun doğum lekesi var.
You just tell me what he looks like.
Neye benzediğini söyle.
How sweet my son looks! He looks just like you, sweetoo!
tıpkı sana benziyor, tatlı şey!
Looks like he just wanted to shoot you.
Görünüşe göre sırf seni vurmak istemiş.
He looks just like that underwear model... you like, doesn't he?
İç çamaşırı mankenlerine benziyor. Öyle değil mi?
You can't miss him. He looks just like Chuck... except without that sad, closed-up hole in his ear when he pierced it in the'80s. - Anyway, here.
Aynen Chuck'a benziyor sadece 80'lerde deldirilen ve kapanan küpe deliği yok.
- You might wanna know because he looks a lot like the guy who just tried to kill me.
- Istiyorsun biliyor olabilir O sadece beni öldürmeye çalıştı adam çok benziyor çünkü.
From what you just told me, it looks like he and Melissa killed corporal Morgan.
Anlattığından anladığım kadarıyla Melissa'yla birlikte Onbaşı Morgan'ı öldürdüler.
And he... he just looks at me and he said, "because you seem like a nice guy."
Bana baktı "çünkü iyi bir adama benziyorsun." dedi.
Are you going to tell me that Steve Wonder doesn't love his wife just because he's not sure what she looks like?
Bana Steve Wonder'ın karısının neye benzediğini göremediği için karısını sevmediğini mi söyleyeceksiniz?
He just said, " Looks like you have guts.
"Aferim, yürekli delikanlıymışsın" dedi.
Hey, maybe there's a little man in there... who looks just like you, but he's really good at running.
Hey, belki de içinde sana benzeyen ufak bir adam vardır. Ama, o gerçekten iyi koşuyordur.
You know, he just looks like an Otis.
Evet, Otis'e çok benziyor.
But then, it starts off small, with the way someone looks at him or... a sound and then... he just builds and builds and... then someone like you shows up.
Ama sonra birinin ona bakışından veya duyduğu seslerden bahsetmeye başladı. Sonra katlanarak devam etti. Ve sonra sen çıkageldin.
You're the one that looks like he just crawled out of a microwave.
Mikrodalgadan çıkmış gibi görünen sensin.
I mean, I don't know, he just looks at you like you're something to eat.
Sana yiyecek bir seymissin gibi bakiyor.
I used to live in the city and I loved deer then because I was liberal and in the city and I'd see deer when you drive out with your friends out to the country and you see a deer and everybody is like, " Turn off the car, don't scare it, it's just so beautiful, look at the beautiful deer, look how he looks around it's just so mysterious and beautiful.
Şehirde yaşarken geyikleri severdim. Çünkü şehirliydim. Şehirli arkadaşlarınızla kırsala giderken yolda görürsünüz.
He looks just like his daddy, don't you think?
Tıpkı babası gibi, değil mi?