Heard that tradutor Turco
19,611 parallel translation
It's been a while since we've heard that.
Bu sesi duymayalı çok oldu.
I haven't heard that name in a long time.
Bu ismi uzun süredir duymamıştım.
- Yes, I heard that.
- Evet, duydum.
Bet you never heard that nursery rhyme?
Bahse girerim o tekerlemeyi hiç duymamışsındır.
Just heard that. Delightful.
Söyleyince çok tatlı oldu.
Yeah, I heard that before.
Evet, bunu daha önce de duymuştum.
I heard that.
Evet duydum.
I heard that.
Duydum seni.
I've never heard that one before.
Bunu daha önce duymamıştım.
If you'd had the opportunity to continue listening you'd have heard that we stopped through mutual consent.
Dosya kısaltılmış. Devamını dinleme şansınız olsa ikimizin de kendi isteğimizle durduğumuzu duyardınız. Ne yaparken durdunuz?
Then how can we trust anything that you think you saw or heard that night, including your claim that Catherine Hapstall shot you?
O zaman o gece gördüğünüz ya da duyduğunuz şeylere Catherine Hapstall'ın sizi vurması dahil nasıl inanalım?
Well, we heard that you'd been shot and stopped by to see how you were doing.
Vurulduğunu duyduk ve nasıl olduğunu görmek için yanına geldik.
Hey, uh, so I heard that you sleep with Mister Spock body pillow.
Mister Spock yastığıyla yattığını duydum senin.
I heard that you were going to split town.
Duyduğuma göre şehirden ayrılacakmışsın.
Never heard that name before.
Bu adı daha önce hiç duymadım.
You heard about all the shit that went down today?
Bugün olan şeyleri duydun mu?
- I haven't heard anything about anything like that.
Kulağıma böyle bir şeyin esamesi gelmedi.
I've heard you use that name, haven't I?
Bu ismi daha önce senden duymuştum, değil mi?
When I heard about dad, I didn't believe for a second that he'd killed himself.
Babamızın öldüğünü duyduğumda, kendini öldürebileceğine inanmadım.
Heard whispers that the Connavers left it for collateral before their last jump, so I sent an agent after it.
Connavers'ın fısıldadığını duydum Son atlamadan önce teminat olarak bıraktı, Bundan sonra bir aracı gönderdim.
Have you ever heard talk while waiting at table or at any other time of a burn in the lapel of that suit?
Servis yaparken ya da başka bir zamanda yakası yanan ceket hakkında bir konuşma duydunuz mu?
That was the last anyone heard of her?
- İnsanlar onu en son o zaman görmüş.
I have no idea why it means that, but believe me... I heard it a lot.
Neden anlamı bu, bilmiyorum ama inanın bana, çok duydum.
But Sherry had heard us messing around on those old guitars and said... No, insisted that Conor and I should play a song.
Ama Sherry bizim o eski gitarlarla uğraştığımızı duymuştu ve Conor'la bir şarkı çalmamız konusunda ısrar etti.
That's the third time I've heard it today.
Bugün bu şarkıyı üçüncü kez duyuyorum.
I actually heard he's been going around lashing out at people, that's all.
Ortalıkta dolanıp insanlara sataştığını duydum hepsi o.
I just said it to get out of an awkward situation, but, actually, now that I think about it, yeah, that would be a really good way to get you out of my hair. No. Okay, that is officially the grossest thing I have ever heard.
Bu, resmen şimdiye kadar duyduğum en iğrenç şey.
Oh, he's heard a lot worse than that.
- Çok daha beterlerini duymuştur o.
I heard your daddy preach that from King Solomon's songs.
Vaiz babanın Ezgilerin Ezgisi'nden bahsettiğini duydum.
So that was the sound that we heard.
Demek duyduğumuz ses buymuş.
I heard a rumor that you're running for Student Council President. Yep.
Öğrenci konseyi başkanlığına adaylığını koyduğuna dair bir söylenti duydum.
was as horrible as what I heard on that tape.
Kamerada olanlar kadar berbat olduğunu düşünmemiştim.
Hey, you know, for someone who's just heard they might not be spending life in prison, you don't seem that excited.
Hayatını artık tutsak olarak geçirmeyeceğini öğrenen birine göre, hiç heyecanlı görünmüyorsun.
So if this were an accident, as the defense claims, and Mr. Cox ran right down to that dock as soon as he heard the splash, he would have had at least seven minutes - to rescue his wife?
O zaman bu, savunmanın iddia ettiği gibi bir kazaysa ve Bay Cox su sesini duyduğu gibi limana koştuysa karısını kurtarmak için en az yedi dakikası olurdu yani?
A real band that people have heard of.
İnsanların tanıdığı gerçek bir grupta.
I have heard myself say that a house with a death in it can never again be bought or sold by the living.
Şöyle dediğimi duydum : İçinde ölüm olan bir ev bir daha asla yaşayanlar tarafından alınıp satılamazmış.
I mean, I always assumed it was horrible at Quitman, just nothing as horrible as what I heard on that tape.
Hep Quitman'daki o zamanların berbat olduğunu varsaymıştım ama o kayıtta duyduklarım kadarını düşünmemiştim.
I heard the warden call him that.
- Müdürün ona böyle dediğini duymuştum.
I heard about that fire out at Lowell's place.
Lowell'ın oradaki yangını duydum.
Whew. I heard you arrested that old white-haired guy?
Kır saçlı yaşlı herifi tutukladığınızı duydum.
- That day. I came home... and I... I heard them.
- O gün eve geldiğimde onların sesini duydum.
No, the point is that I'm not blaming my client, and neither is the victim's mother, whose voice is still not being heard!
Hayır, olay şu ki müvekkilimi suçlamıyorum ve kurbanın annesini de öyle ki hala sesi duyulmamış!
That is the most vile thing I've ever heard come out of your mouth.
Bu şimdiye kadar duyduğum en aşağılık şey... Ağzından dışarı çık.
They adopted later in life and she was often heard remarking on what a great father he was despite the fact that he could be a miserable bastard.
Hayatta sonra kabul ettiler... Ve genelde ne üzerine sözler duyuyordu... O harika bir baba...
- That's what I said. - That's not what I heard.
- Ben öyle duymadım.
It wasn't till I got to Bangkok that I heard rumors about them trying to turn a Hexenbiest into a warrior.
Bangkok'a giderken söylentiler duydum. Bir Hexenbiesti savaşçıya çevirme hakkında.
- Yo, I heard you got that recording studio and whatnot.
- Kayıt stüdyosu falan açtığını duydum.
I just, like, I heard you installed her in your store, but then Dennis took her out on a date, and that confused me.
Duyduğuma göre kızı dükkanına yerleştirmişsin ama sonra da Dennis kızı buluşmaya götürmüş ve bu biraz kafamı karıştırdı.
We have heard from thousands and thousands of voices, and today, we would like to add one more voice to that chorus.
Binlerce sesten oluşmuş koroya bugün bir ses daha eklemek istiyoruz.
And after everything that I heard about you two...
İkiniz arasındakileri duyduktan sonra da...
When is the last time that you heard from her?
En son ne zaman ondan haber aldınız?
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16