Highly doubtful tradutor Turco
37 parallel translation
- Though highly doubtful, Captain.
- Çok iyi denemez ama kaptan.
Highly doubtful.
Büyük bir ihtimalle hayır.
In light of this information, it is highly doubtful that there have ever been any miracles in Kenwood, Tennessee.
Bu bilgiler ışığında, Kenwood, Tennessee'de mucizeler yaşanmış olması gerçeğe çok uzaktır.
- Highly doubtful.
- ne kadar aptalım.
- I find that highly doubtful.
- Bundan şüpheliyim.
It's highly doubtful that a distress beacon could function continuously for 63 years.
Bir yardım işaretçisinin 63 yıl boyunca çalışabilmesi hiç olanaklı değil.
Highly doubtful!
Bundan çok kuşkuluyum.
It's highly doubtful she'd make another attempt on his life.
Bir daha onu öldürmeye çalışması düşük ihtimal.
Highly doubtful.
- Pek şaibeli.
Highly doubtful.
Pek emin değilim.
Well, given the many hours you've spent here, their distribution over the past many weeks- - I mean, it's highly doubtful that you could be maintaining your official duties as well.
Burada geçirdiğin saatleri düşünürsek bunu da son kaç haftadır yaptığına göre resmi görevlerini de devam ettirebildiğin hayli şüpheli.
Highly doubtful.
Muhtemelen öyle olur.
Highly doubtful.
Çok şüpheli.
I can try, but it's highly doubtful.
Deneyebilirim, ama pek olası değil.
Highly doubtful.
- Hiç emin değilim.
It's highly doubtful we will ever be able to get those presents back.
Bu hediyeleri geri alabilmemiz hayli şüpheli gözüküyor.
It's highly doubtful.
Pek olası değil.
Highly doubtful.
Sanmıyorum.
That's highly doubtful.
Şüpheliyim
It's highly doubtful.
Üzgünüm. Bu mümkün değil.
If this is her blood, I find it highly doubtful that she could have survived.
Eğer bu onun kanıysa, kurtulma ihtimali inanılmaz düşük.
And with your skill set, I think it's highly doubtful you're his gardener.
Ve yeteneklerine bakacak olursak, onun bahçıvanı olduğunu da sanmyorum.
Highly doubtful.
Hiç sanmıyorum.
Highly doubtful.
Çok zor.
Highly doubtful.
Hiç sanmam.
Highly doubtful. Try after lunch.
- Ayarlayamam, öğle yemeğinden sonra olsun.
It's possible, though we find it highly doubtful.
Böyle bir şey muhtemel olsa da biz buna pek imkân vermiyoruz.
- Highly doubtful.
- Hiç sanmıyorum.
That's highly doubtful.
İmkansız gibi.
Now, it's highly doubtful we can get them to vote against their own party.
Şu an için, partilerine karşı oy kullanmalarını sağlayabilir miyiz, hayli belirsiz.
- Possible civilians inside? - Highly doubtful.
- İçeride sivillerin olma olasılığı var mı?
My point is that it's highly doubtful that I've ever been exposed.
Demek istediğim, ifşa olmuş olma ihtimalim oldukça düşük.
The unsub likely walked off with his arm around Bahni, and it's highly doubtful that he would have taken the chance to hurt her in public.
Şupheli muhtemelen Bahni'ye sarılıp yurudu ve umumi yerde ona zarar verecek riske girmezdi.
Highly doubtful.
- Pek sanmıyorum.
I told him it was highly doubtful.
- Çok düşük bir ihtimal olduğunu söyledim.