Holes tradutor Turco
4,514 parallel translation
But since there were no groundhogs left in Natesville after the chemical spill, we just dug holes in the backyard and filled them with treats for Jimmy to find.
Ama kimyasal serpintiden sonra Natesville'de hiç köstebek kalmadığından, arka bahçeyi kazıp, içlerine Jimmy'nin bulması için hediyeler bırakıyorduk.
Little do they know that that large brain of yours is full of holes.
Kafanın karmakarışık olduğunu bilmiyorlar.
That must have allowed it perhaps to reach into little holes and search for grubs.
Belki de küçücük oyuklara ulaşmalarına ve kurtçukları aramalarına imkan vermiştir.
I've broken hipsters and slicksters, elbows, and a-holes.
Ne hippileri ne düzenbazları ne uyanıkları ne kumarbazları yendim.
I was forever darning the holes.
Delikleri sonsuza kadar örüyordum.
There were air holes in the casket.
Sandıkta hava delikleri açılmıştı.
Well, normally on a late shift, he holes up in his office.
Normalde vardiyaları ofisinde kalarak geçirmezmiş.
Those guys were a-holes.
- O çocuklar tam götlekti.
I'm not poking holes ;
Boşlukları doldurmuyorum.
If I need to drill more holes or if you can reach all this or not.
Birkaç delik daha açmam gerekiyor yoksa buraya erişemeyeceksin.
The point is is that our Founding Fathers were brilliant and they were courageous, but they also had wooden teeth and pooped in holes in the ground.
Mesele şu ki Kurucu Babalarımız zeki ve cesaretliydiler, ama aynı zamanda tahta dişleri ve toprakta bok çukurları vardı.
There's bullet holes in the hallway and one in the closet door here.
Koridorda ve buradaki dolap kapısında kurşun delikleri var.
She's been shot in the chest, uh, once in the foot, and there's two bullet holes lodged in the ground, so we're not dealing with an expert marksman.
Göğsünden ve ayağından vurulmuş ve yerde de iki adet kurşun deliği var. Yani iyi bir nişancı değilmiş.
We always use protection... but I'm pretty positive she pokes holes in them.
Daima korunuyoruz. Ama onlara bir delik açtığına oldukça eminim.
No luck poking holes in it.
Ondan bir şey çıkmaz.
There's chow, so fill your holes.
Yiyecek var, gidip midenizi doldurun.
I can totally map this thing, see if there's any holes.
- Delik falan var mı bakarım.
Dude, you can't fake stigmata, there are holes in your hands.
Dostum stigmatayı taklit edemezsin, avuç içinde delikler olması gerekir.
Michael, your little knackers were still being felt by Father O'Hoolahan when Aiden Galvin was plotting to blow holes in my city.
Michael, Aiden Galvin benim şehrimde delikler açarken küçük taşakların peder O'hoolahan tarafından hala hissediliyordu.
Wainwright has promise, and when timed correctly, his uppercut might punch holes in steel.
Wainwright, zamanlamayı doğru yaptığında aparkatıyla çelikte delikler açabilir gibi görünüyor.
- Lot of guys in the streets with extra holes in them when they started out.
İşe başladıkları zaman, sokakta bir sürü adam yaralanmış.
All the mines - it's like Swiss cheese, full of holes.
Bütün madenler İsviçre peyniri gibi. Deliklerle dolu.
Maybe they ran out of holes.
Belki de delikleri tükenmiştir.
And after you fell asleep making Jerry's scrapbook, I went back to season one of Fringe to check for plot holes.
Ve sen Jerry'nin albümünü yaparken uyuyakaldıktan sonra devamlılık hatalarını bulmak için Fringe'in 1. sezonunu tekrar izledim.
Well, since the days of the caveman, live sporting events have drawn paying customers to local watering holes such as this one.
Şöyle ki, mağara adamlardan bu yana, canlı spor karşılaşmaları bizimki gibi işletmelere paralı müşterileri çekmenin en iyi yollarından biri olmuştur.
A series of concentric holes.
Konsentrik delik serisi.
as our crimson bows and arrows pierce scarlet holes into the twilight
Esir düşüp düşmemek fark etmez, avını öldüreceksin! İçine dolup taşan bu arzunun bedenini kavurduğu gibi çabucak bir yay al ve fırlat o yanan oku
Bullet holes...
Kurşun delikleri...
Those bullet holes, did you shoot him?
O kurşun delikleri... Onu vurdun, değil mi?
Jesus, you might as well cut out eye holes and peer through a fucking newspaper.
Bir gazeteye iki delik açıp içinden baksaydın bari amına koyayım.
When your trucks pass through our city, they leave holes.
Kamyonlarınız şehrimizden geçerken yollarımızda delik açıyor.
Then they dig narrow holes, and put in lumps of sugar.
Dar delikler kazıp içine şeker bırakıyorlarmış.
.. I'll fill you with bullet-holes.
Yoksa kurşunla delik deşik ederim.
Comets, gravity, black holes...
Kuyruklu yıldızlar, yer çekimi, kara delikler...
Smart rustlers will transfer the cattle to a regular tractor trailer, cut breathing holes in the roof.
Uyanık hırsızlar sığırları sıradan bir römorka aktarıp tavanında havalandırma delikleri açacaklardır.
He didn't get the blocks in the holes.
Karanlığa çekmedi ama oyuncakları.
One, two, three, four bullet holes.
Bir, iki, üç, dört kurşun deliği var.
"A kite with holes can't fly at all Luck won't land at your porch to call"
"Delikli bir uçurtma uçamaz Şans seni kapında beklemez"
McCormick's file is full of holes.
McCormick'in dosyası boşluklarla dolu.
I spoke to the foreman and he said these holes weren't here a couple of days ago.
Ustabaşıyla konuştum ve iki gün önce bu çukurların olmadığını söyledi.
I'm guessing that the holes didn't dig themselves.
Sanırım bu çukurlar kendiliğinden oluşmadı.
Okay, well, if this was a a grave... what about all these other holes?
Bu bir mezar ise, diğer çukurlar ne iş?
There were 11 holes- - each one appears to have contained one body.
11 tane çukurun içinde de birer ceset varmış.
No, in a couple of weeks, Stephen Hawking's team is sending an expedition to the North Sea to test hydrodynamic simulations of black holes.
Yok, birkaç hafta içerisinde, Stephen Hawking'in ekibi kara deliklerin hidrodinamik benzetimlerini test etmek için Kuzey Denizi'ne bir sefer düzenliyor.
And leave ugly holes in notebooks, but of course, as have the mania don't include the lyrics on the albums...
Ve boylelikle kotu tarafi notdefterinde bosluklar birakiyor, Ama tabiki, nasil plagin ustunde sarki sozleri olmadigi gibi...
I've been poking holes in Murphy's confession ever since you left.
- Gittiğin an Murphy'nin ifadesindeki tutarsızlıkları fark ettim.
- Holes into the brain.
- Beyinlere delik açıyordu.
It's, uh, doughnut holes from Lou Mitchell's.
Lou Mitchell'den tatlı çörekler.
Turns the nose into nothing but a couple of holes.
Burnu birkaç deliğe dönüştürüyor.
You're supposed to put holes in the lid.
Kapağa delik açman gerekiyor.
Nine holes.
Kazanan oyumu alır.