English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Honed

Honed tradutor Turco

145 parallel translation
Got that trigger honed down so fine, you could sneeze it off.
Tetik çok fazla bilenmiş, bence pek de önemseme.
Fit and eager, his skills honed to perfection.
Sağlam ve arzulu, yetenekleri mükemmellikle bilenmiş.
Not only primed, they're honed. Honed to a sharp razor-edge.
Sadece hazır değil, zehir gibiler.
It was metallic, honed, shaped, placed there by a living being :
Metalik, bilenerek şekil verilmiş ve canlı bir varlık tarafından oraya konmuştu.
We've honed it to the final contingency, my boy.
- Son olasılık olarak onu biledik, arkadaşım.
Your finely honed Betazoid sense tell you that?
Bunu sana iyi bilenmiş Betazoid hislerin mi söyledi?
Show me those keenly-honed reflexes... those catlike moves.
Şu keskin reflekslerini göster bakalım... kedivari hareketleri görmek istiyorum.
I have carefully crafted my look over the years into the finally honed babe - train you see before you.
Görünümümü yıllarca ve özenle çalışarak bugün karşında duran hatun mıknatısı formuna kavuşturdum.
I'm a finely honed athlete.
Ben formda bir sporcuyum.
All those years of rigorously honed academic skills out the window.
Onca yıl titiz bir şekilde bilenmiş akademik beceriler camdan dışarı.
He learned how to fight in the projects of Capital City and honed his skills while serving time for assault in Springfield Prison.
O başkentte dövüşeyi öğrendi ve Springfield Hapisanesine olan saldırıda yeteneklerini..... geliştirdi.
Well, for me, the first time, it happened so fast, I hardly knew I had honed at all.
Benim için ilk kez o kadar hızlı oldu ki, höndüğümün bile farkına varamadım.
Don't ever question my instincts, because my instincts are honed.
Bir daha benim sezgilerimi sorgulamayın.
I may have a grotesque appearance, but I assure you my instincts are finely honed, and I do have feelings.
Acayip görünebilirim, ama seni temin ederim ki içgüdülerim bilenmiş durumda, ve hislerim var.
It gets honed to a real fine point.
Sonra da işler giderek ilginçleşmeye başlar.
just hanging out, feeling guilty..... really honed my brooding skills.
Yüzyıl boyunca... takıldım, suçlu hissettim, kara kara düşünme yeteneğimi geliştirdim.
Are we also going to tell them where you honed your surgical techniques?
Aynı zamanda, bu cerrahi yöntemi nasıl geliştirdiğimizi de anlatacak mıyız?
She's honed all her other senses around her blindness.
- Bütün duyularını keskinleştirmiş. - Seninle alay ediyor.
I wish once I could work with someone who had honed their craft.
Dilerdim ki bir kez olsun tecrübeli birisiyle çalışabileyim.
Tarsiers may be tiny but 40 million years of evolution have honed their hunting skills to perfection
Tarsierler minicik olabilir ama 40 milyonluk evrim avcılık hünerlerini kusursuzca bilemiş.
Somehow I knew even then that your survival skills were pretty well honed.
Nasılsa o zamanlar bile... senin hayatta kalma yeteneğinin çok keskin olduğunu fark etmiştim.
Nancy's rope skills are finely honed.
Mağaracılıkta kurtarma teknikleri konusunda dersler veriyor.
If it sounds a little pompous, it's only because I haven't fully honed my skills yet.
Abartılı geliyorsa... Sebebi yeteneklerimi tam olarak kullanamamamdır.
You're discounting your finely honed public relations skills.
Halka ilişkiler yeteneğini hiçe sayıyorsun.
I have honed my instincts.
İçgüdülerimi biledim.
And businesses are very able to respond to that, that's what they have honed their skills to and that's what marketing really is all about - what are the symbols the images the music, the words that will appeal to these unconscious feelings.
Ve işverenler bunu cevaplamaya gayet uygunlar. Bunun için kendilerini bileylemişler. Ve pazarlamanın anlamı budur.
Finely honed system. Now please just sit and read something or watch TV.
Şimdi lütfen otur ve bir şeyler oku.
- Hey, gotta keep my skills honed.
- Hey, yeteneklerimi bilemem gerek.
The advertising that children are exposed to today is honed by psychologists ;
Bugün çocukların maruz bırakıldığı reklamlar psikologlar tarafından bilenmektedir ;
350 million years of evolution have honed them to predatory perfection.
350 yıllık evrim, onları mükemmel bir yırtıcı haline getirdi.
Through good times and bad, Chilton formed us, brought us hope, honed our insight, gave us encouragement.
Chilton, iyi günümüzde de, kötü günümüzde de bize hep şekil verdi, umut verdi. Cesaret verdi.
Some have a well-bred air, or a well-honed wit.
Kiminin soylu havası vardır, kiminin bilenmiş aklı.
I see your senses seem to be as... well-honed as your Viggo Mortensen pectorals.
Gördüğüm kadarıyla beş duyun da en az Viggo Mortensen'in göğüs kasları kadar iyi.
Not getting stoned, getting honed.
Kafayı bulmak değil, mükemmelleştirmek.
Two weeks ago, I come in and my refrigerator... which is sorted by a system that I have honed for 10 straight years... is completely rearranged.
- İki hafta önce geldim ve 10 yıldır oturttuğum bir sisteme göre yerleştirdiğim buzdolabım yeniden düzenlenmişti.
You've honed those talents most skillfully.
Yeteneklerini daha ustalıkla kullanmalısın.
He saw me across the room and he honed in on me, like a guided missile.
O odanın bir ucundan beni gördü ve sanki güdümlü bir füze gibi yanıma geldi.
I really honed my eavesdropping skills that year.
O sene kulak misafiri olma yeteneklerimi baya geliştirmiştim.
Until we become so honed by... Our experiences and... Time and...
Tecrübelerimiz ve zaman bizi öğütene dek.
We were finely honed killing buddies.
Biz iyi öldüren dostlar olarak bilinirdik.
Teeth honed for the kill.
Dişleri öldürmek için bilenmiş.
The high paramo plants ability to endure cold was honed a long time ago, during the great ice ages.
Burada bize tamamen yabancı olan gerçekten çok tuhaf yaratıklar bulabilirsiniz. Ama tehlike altında olanlar, daha yaygın olan ve yurtiçinde satılırken bulabileceğiniz türler.
All the better lt will be honed by the sandstorms of the northern deserts
Daha iyi ya, kuzey çöllerinin kum fırtınalarıyla bileylenir.
But they were not using the honed eye of a highly trained federal agent.
Ama iyi eğitimli bir federal ajanın keskin gözüne sahip değillerdi.
Well, it's natural instincts honed by years of experience.
Bunu nasıl düşündün? - Bu doğal bir içgüdü. Yılların deneyimiyle sabitlenmiştir.
As he honed his skills, he became a competent inventor.
Becerileri sayesinde, işinin ehli bir mucit hâline geliyordur.
He honed his strength.
O gücünü böyle keskinlerdi.
Hippies with a finely-honed sense of irony.
İronik ve kafası güzel hippiler.
This whole thing is honed.
- Fıkrayı Ted henüz anlatmış gibi anlat.
Keep it polished and honed.
.. çok keskin olabilir!
Gil, the suspect has a laptop in his vehicle that has a GPS unit that's honed in on the lab.
Gil, şüphelinin aracında GPS birimi olan bir labtop bulduk, şu an laboratuara odaklanmış inceleniyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]