How'd you know tradutor Turco
4,138 parallel translation
How did you know I'd be here?
Burda olacağımı nerden bildin?
I want you to know how good it feels to have someone rooting for you.
Birinin senin için kağıdın ucunu tutmasının nasıl birşey olduğunu, bilmeni istiyorum.
How'd you know I was me anyway?
Ben olduğumu nasıl anladın?
How'd you know West would make a deal?
West'in anlaşma yapacağını nereden bildin?
How'd you know it was me?
Ben olduğumu nereden bildin?
How did you know I'd get in a fucking accident?
Sikik bir kaza geçireceğimi nereden bildin?
How'd you even know to find me here?
Beni burada bulacağını nereden bildin?
How'd you know about that?
Bunu nereden biliyorsun?
How did I know I'd find you on here?
- Burada olduğunu nasıl bildim?
How did I know I'd find you on here?
Burada olduğunu nasıl bildim?
Hey, how did I know I'd find you on here?
Burada olduğunu nasıl bildim?
We'll lower the weapons when you tell us how you know Joel Cutler.
Joel Cutler'ı nereden tanıdığını söylersen indiririz. Tamam.
How'd I know you'd show up?
Tekrar karşılaşacağımızı nasıl bilebilirdim?
You don't know how delighted I'd be.
Bunun beni ne kadar memnun edeceğini bilemezsin.
How'd you know his real name?
Gerçek ismini nereden biliyorsunuz?
How did you know I'd be in trouble?
Başımın belada olacağını nasıl bildin?
How well would you say you know her, then?
O zaman Esme'yi nasıl oluyor da bu kadar iyi tanıdığını söyleyebiliyorsun?
How'd you know I was Captain?
Takım sorumlusu olduğumu nasıl anladın?
But the network's out there, if you know how to use it.
Fakat sistem dışarıda duruyor eğer kullanmayı bilirsen.
How'd you know?
Nasıl bildin?
How'd you know that?
Bunu nasıl bildin?
Tell me, how do you know Dr. Mac again?
Bana Dr. Mac'i nereden tanıdığınızı tekrar söyler misiniz?
You forget how well I know you.
Seni ne kadar iyi tanıdığımı unutuyorsun.
I know that I don't need to tell you how much it would mean if you could bring Mr. Mattie D onto the Galweather team.
Biliyorum sana söylememe gerek yok ama Bay Mattie D'yi buraya... -... Galweather'a getirmenin öneminin farkındasındır.
I guess I didn't know how you'd feel.
Sanırım nasıl hissedeceğini bilemedim.
How'd you know he did that with a homemade computer?
Toplama bilgisayar kullandığını nereden biliyorsun?
I didn't know how to process it or if you'd- -
Bunu nasıl karşılayacağımı bilemediğim için...
How'd you know?
Nereden bildin?
D-do you know how many times I've thought about that night?
O geceyi kaç kez düşündüğümü biliyor musun?
What about the one who called Marty Grossman at Stalkerazzi saying you picked him up the month before that? You know how many people out there look like me?
Dışarıda bana benzeyen kaç adam var, biliyor musun?
How'd you know?
Nereden biliyorsun?
- How'd you know?
- Sen nereden biliyorsun?
You know how I used to say you'd have to pay me to hang out with you?
Sana eskiden benimle takılmak için bana ödeme yapman gerektiğini söylerdim ya?
Well, I'd love to stay, but you know how I hate the weak.
Kalmak isterdim ama zayifliktan nasil nefret ederim bilirsin.
How'd you know I did that?
Bunu nereden biliyorsunuz?
And how'd you know that, Steve?
Bayağı da bir bilgiye sahipmişsin Steve.
He'd tell you himself, but you know how he is.
Bunu size kendisi söylerdi ancak, onun nasıl biri olduğunu bilirsiniz.
How in the hell do you know my name?
Adımı nereden biliyorsun lanet olasıca? : D
How'd you know I only have sons?
Erkek çocuklarımın olduğunu nereden biliyorsun?
How'd you know what cab company to call?
Hangi taksi şirketini arayacağını nereden bildin?
How'd you know?
Nasıl anladın?
So, you know how when you have food, and you chew it up... num, num, num, num, num... the food's so good.
Bu senin fırsatın, Henry, dışarıdaki herkese bunu yapmak için doğduğunu göster.
How'd you know?
- Nereden biliyorsun?
They will decide if you get to move up to the host level based on how well you know each other.
Birbirinizi ne kadar tanıdığınıza dayanarak sunucu katına kimin çıkacağına onlar karar verecekler.
How'd you know how to get up here?
Buraya çıkmayı nereden öğrendin.
How well did you know him?
Onu nasıl bu kadar iyi tanıdınız?
Well, can you please tell us how you know him?
Bize onu nasıl tanıdığınızdan bahsedebilir misiniz?
I thought I told you not to wait up. How'd you know about that?
Sana, beni bekleme dedim sanıyordum.
How'd you know what he said?
- Ne dediğini nereden bildin?
Now, I don't know how you'd call that on your world, Ambassador, but on planet Earth, we call it a bold faced lie!
Şimdi, sizin gezegeninizde buna ne dediklerini bilmiyorum Büyükelçi fakat Dünya'da biz buna yüze cesurca söylenmiş yalan olarak niteliyoruz.
Then how'd you know he was pissed?
Sinirli olduğunu nereden anladın?
how'd you know that 181
how'd you know it was me 22
how'd you know my name 21
how'd you know i was here 26
how'd you know about that 32
how'd you sleep 96
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you get in 55
how'd you know it was me 22
how'd you know my name 21
how'd you know i was here 26
how'd you know about that 32
how'd you sleep 96
how'd you get this number 35
how'd you meet 17
how'd you find me 195
how'd you get in 55