How's that working for you tradutor Turco
193 parallel translation
And you, Mr. Keogh, will keep your eyes open and your ears open and be working for us. How's that sound?
Ve sen Bay Keogh, gözünü ve kulaklarını açacaksın ve bizim için çalışacaksın.
How's that Cierra working out for you?
Nasıl, şu Ciera işinize yaradı mı?
How's that pig-in-the-blanket working out for you?
Domuzlu sigara börekleri * nasıl olmuş?
How's that working out for you?
Bu ne kadar işine yarıyor?
How's that vegetarian pizza working out for you?
Senin için hazırlanmış vejetaryen pizzan nasıl?
How's that working out for you?
Bu sizi nasıl etkiliyor?
Hey, how's that pretzel working out for you?
Krakerin nasıl? - İyi.
- How's that working out for you?
- Peki kolay oldu mu?
How's that working for you? The abjuring.
Onlardan uzak durmak iyi geliyor mu?
And how's that working out for you?
İşe yarıyor mu peki?
How's that working out for you?
Bebeklik nasıl gidiyor?
How's that working out for you?
Sen de nasıl oldu?
So, uh, how's that uniform working out for you?
Ya, sen nasıl görüyorsun bu üniforma olayını?
- And how's that working out for you?
- Peki sonuç nasıl?
- How's that working for you? - Not so easy.
- Peki bu nasıl gidiyor?
Because you have no idea just how frustrating it is working your ass off trying to inflate a tiny little balloon inside someone's clogged artery and all that person has to do, really, is, I don't know, go for a walk in the morning or choke down a fresh green salad and you come back here looking like that.
Çünkü birinin tıkanmış arterinde minicik bir balonu şişirebilmeye çalışmanın ne kadar sinir bozucu olduğunu bilmiyorsun ve o insanın tek yapması gereken şey, sabahları yürümek ve yeşil salata yemekken bu halde buraya geri geliyor.
- How's that working out for you?
- Senin için nasıl gidiyor?
How's that working out for you, son?
Bu nasıl hesaplaşma, evlat?
- How's that working out for you?
- Senin bir işine yaradı mı?
- So how's that working for you?
- İşine yarıyor mu?
How's that working out for you?
İşinden memnun musun?
How's that working for you?
- İşinden memnun musun?
How's that working out for you?
Nasıl yürüyor peki senin için?
Oh. Wow. How's that working out for you?
Yeni hayatın nasıl, alışabildin mi?
- I do not speak for the various offices Anastassis that Jesus is working - and discover how the hell are you, and bake in grills and every hour must lick the bird sichameno of Satan and all those is really bad, yes?
İsevi bakış açısının doğru olduğunu varsayarak konuşuyoruz... - Tamam Ve kendinizi cehennemde buluyorsunuz.
And how's that working out for you? I stopped by your room,
Peki sana ne gibi faydası dokunuyor?
How's that casual-dating thing working out for you?
Onunla bununla çıkma işleri nasıl gidiyor?
- So how's that working out for you?
- Evet.
How's that working out for you?
Peki bu senin ne işine yarıyor?
How's that working for you?
İşe yaradı mı bari?
How's that working out for you?
Nasıl gidiyor bu arayış?
- How's that working out for you?
- İşe yarıyor mu bari?
HEY, HOW'S THAT 428 DI-CAD WORKING OUT FOR YOU?
428 Dicad'la aran nasıl?
How's that flash screen working out for you?
Size gösterdiğim ekran nasıl çalışıyor.
Right. How's That Working For You?
Sence işe yarıyor mu?
He's never had to earn a dime, and how do you think that's working out for him, mom, huh?
Peki bu onun açısından nasıl sonuçlandı, ha?
How's that rehab working for you?
- Rehabilitasyonunuz nasıl gidiyor?
How's that working for you?
Bu senin için nasıl?
How's that working out for you?
Bu, işinize yaradı mı?
Yeah, how's that working out for you?
Evet, nasıl gidiyor? Aslında bence gayet iyi.
How's that working for you?
Ona sonsuza kadar kız.
I would like you to please explain to me - how you think that insulting customers... is an acceptable way of doing business... while you're working for me and representing me and my reputation.
Lütfen bana açıkla. Müşteriye hakaret etmek nasıl kabul edilir olur. Bana çalışıyorsun ve benim şöhretimden faydalanıyorsun.
- How's that working out for you?
- Nasıl gidiyor peki?
- How's that working out for you?
- Senin için nasıl gidiyor peki?
Oh, right. How's that working out for you?
Pekâlâ, o işler nasıl gidiyor?
And how's that working for you?
- Ne kadar işe yaramış, değil mi?
- How's that plan working out for you?
Planın nasıl işliyor?
So how's that working for you, Dave?
E, işler nasıl Dave?
The whole, uh, jumping-to-conclusions thing before getting the full story - how's that working out for you?
Hikayeyi ayrıntılarıyla dinlemeden önce doğrudan sonuç bölümüne atlamanın sana bir faydası oluyor mu?
How's that working out for you?
Nasıl halledildi?
- How's that working for you?
- Bu işi yapmak nasıl bir şey?