How's your day tradutor Turco
336 parallel translation
I'm going to tell you every day how bad your stuff is until you get something good... and if it's good, I'm going to tell you it's rotten till you get something better.
İyi bir şeyler ortaya çıkarana kadar her gün yaptıklarının ne kadar kötü olduğundan bahsedeceğim ve iyi bir şeyler çıktığında da daha iyisi olsun diye berbat diyeceğim.
That's what I'm gonna do and that means I'm gonna tell you what to do every day, how to button your buttons and when to blow your noses.
Ben de böyle yapacağım. Size hergün ne yapacağınızı söyleyeceğim, nasıl düğmenizi ilikleyeceğinizi ve nasıl burnunuzu sileceğinizi.
How's your day been?
Günün nasıl geçti?
How's your day going?
Günün nasıl geçiyor?
The way you cried to Jean in that letter the other day, about how your former wives attach every penny you earn.
Önceki gün o mektupta senin eski eşlerinin kazandığın her kuruşa nasıl el koydukları konusunda Jean'a sızlanış biçimin.
You spend all day lounging in a bed of noble thoughts, and that's how you carry out your duty.
Gününüzü soylu düşünceler içerisinde tembelce uzanarak geçiriyorsunuz. Görev anlayışınız bu mu?
"How's your day, pal?"
"Günün nasıldı, dostum?"
Look, every single day I put up with your moaning about what's-her-name and how you wish you could fall in love.
Her gün senin o kızla.. iligili sızlanmanı ve ona nasıl... aşık olduğunla ilgili hikayeni dinliyorum.
You'll be asked about your drug bust and how many drinks a day you have, and how many joints, and how often you go to bars alone, and whether you wear underwear, and how many abortions you've had.
Uyuşturucu yüzünden tutuklanmanı, günde kaç tane içki içtiğini, kaç ot çektiğini, bara yalnız ne sıklıkta gittiğini, iç çamaşırı kullanıp kullanmadığını, ve kaç kere kürtaj olduğunu soracaklar.
I don't understand how it is that you can stuff your face and nothing happens... and I subsist on 60 calories a day... or else blow up like a Macy's Day float.
Anlıyorum. Anlamadığım şey sen, öz kardeşim, habire tıkınıyorsun ama bir şey olmuyor. Bense günde 60 kaloriyi geçtiğim an duba gibi oluyorum.
How nice that you take an interest in your uncle's 90th birthday.
Dayının doksanıncı yaş günüyle yakından ilgilenmen ne hoş.
How's your day?
Günün nasıldı?
So how's your day so far?
Günün nasıIdı?
Good morning, Johnny. How's your day so far?
Günün nasıl geçiyor?
You can't imagine how boring it is all day with your uncle.
Eniştenle bütün bir gün nasıl sıkıcı bilemezsin.
- Other than that, how's your day?
- Bunun dışında günün nasıl geçiyor?
- How's your day? - Fine.
- Gününüz nasıl?
How's your day?
Günün nasıl geçti?
Anyway, how's your day goin'?
Her neyse, günün nasıl geçiyor?
- How's your first day?
- İlk günün nasıl?
I mean, how's your day going?
Yani günün nasıl geçiyor?
Up one day, down the next... By the way, how's your reputation today?
Bir gün yükselir, diğer gün düşer. Bu arada, itibarınız bugün nasıl? Benim meselelerimle ilgilendiğiniz için minnettarım.
Yeah, nothing besides letting you live inside my body while I risked my life to steal back your shapely corpse all the while having to endure Gabrielle whining and crying 24 hours a day about "How much she misses Xena!".
Evet, endamlı cesedini geri çalmak için hayatımı riske ederken vücudumun içinde yaşamana izin vermemden... ve bütün bunlar olurken Gabrielle'in Zeyna'yı ne kadar özlediğiyle ilgili sızlanmasına ve günde 24 saat ağlamasına katlanmaktan başka hiçbir şey.
- How's your day?
- Sizin sabahınız nasıl geçti?
WOMAN ON RADIO : This secretary's day show your assistant how valuable he is by ordering him to buy flowers for himself at Honeybee Florist.
Bu sekreterler gününde asistanınıza ne kadar değerli olduğunu kendine Honeybee çiçekçisinden çiçek almasını emrederek gösterin.
How's your day starting out?
Günün nasıl gidiyor?
How good of you to come and show your respect, on this, the day of my daughter's wedding.
Kızımın düğününe gelip, saygını sunman ne kadar da hoş.
Yeah, how's your day going?
Evet, günün nasıl geçiyor? Harika.
So, other than falling into a wrinkle in time, how was your day?
Zamanda bir boşluğa düşmek dışında günün nasıl geçti?
How was your first day of Driver's Ed?
Sürücü kursundaki ilk günün nasıldı?
How, can you after being fucked all day by some guy go home in the evening to your husband, to me, I mean, to Jay her husband, her family, as if nothing happened? You want to know my opinion? - Yeah!
Demek istediğim bütün gün başkasıyla seviştikten sonra,... bana, kocasına, ailesine nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranır?
Man : How's your day going?
Evet, gününüz nasıl geçiyor?
How's your day going?
¤ Evet, gününüz nasıl geçiyor?
How about this one? A phone call made from your house to Paige's dorm room, the day she disappeared.
Kaybolduğu gün evinizden Paige'in yurttaki odası aranmış.
- How's your day?
- Senin günün nasıl geçiyor?
You see - Dewey, how was your day? I got a new friend, his name's Ronnie.
Başta ne olduğuna dair bir fikrim yoktu!
- How's your day, man?
- Günün nasıldı dostum?
So how's your day?
Senin günün nasıldı?
I watch how you are with people, and how you can change someone's day with your smile, and how you seem oblivious to the admiration of the people around you.
İnsanlarla nasıl olduğunu ve bir gülüşünle tüm bir günü değiştirebileceğini gördüm. Ve nasıl olup da etrafındaki insanların hayran bakışlarına katlanabildiğini merak ettim.
I know it's been a really long day for you too, and I guess I want you to know how much I appreciate your being up front with me about everything.
Senin için de uzun bir gün oldu biliyorum, ve bana destek olmak için yaptığın her şeye minnettarım.
- How was your day?
Bunları kronolojik sıraya koy lütfen.
Really? Is your mother in tears every day over how disobedient you are?
Sizin sıradışı davranışlarınızdan dolayı anneniz artık çileden çıkıyor mu?
Always out to prove how tough you are... and you couldn't make it one day on your own, could you?
Hep sert ve bağımsız görünmeye çalışır ama tek başına bir gün dayanamaz.
How's your day so far?
Gününüz nasıl geçiyor?
And one day, he'll do a recital for your parents - to show how far he's come.
ve yakında bir gün ailene bir gösteri yapacak ve ne kadar ilerlediğini gösterecek.
How's your day going thus far?
Günün nasıl geçiyor?
SO OTHER THAN THAT, HOW'S YOUR DAY GOING?
Bunun dışında günün nasıl geçiyor?
But you let it pass... you got to ask yourself how you want to live your day-to-day.
Fakat almazsan her gün bununla nasıl yaşacağını kendi kendine sormalısın.
- How's your day?
Ama zaman doldu.
Do you remember how in school both your parents would come on Parents Day
Okulu hatırlıyor musun... Ailen aile toplantısına gelirdi.
How's your day so far?
Günün nasıldı?
how's your day going 43
how's your mum 19
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's your dad 66
how's your sister 27
how's your daughter 24
how's your mom 94
how's your mum 19
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's your dad 66
how's your sister 27
how's your daughter 24
how's your mom 94