Hubris tradutor Turco
224 parallel translation
If there is a cosmic plan, is it not the height of hubris to think that we should interfere?
Kozmik bir düzen varsa, buna karışmamızın... uygun olacağını düşünmek,... biraz fazla büyüklenmek olmaz mı?
You ever heard of hubris, Abe?
Hiç kibiri, duydun mu? Abe.
Hubris of the young, huh?
Gençlik gururlanması, ha?
Don't knock the hubris that I love.
Sevdiğim o gururlanmaya çatma.
What wanton hubris is this?
Bu ne biçim iş?
It's hubris!
Kibir derler buna!
There's an act of hubris at work here, a perverse calculus.
Bu işte bir kibir göstergesi var, yoldan çıkmış bir hesap.
Cursed by his own hubris.
Kendi kibiri tarafından lanetlenmek.
Hubris. / Tell me about it.
- Kasıntı.
It was hubris, and we got what we deserved.
Çok böbürlendik, hakettiğimizi bulduk.
The hubris of the defeated.
Yenilen pehlivanın palavraları.
Scarran hubris... their primary failing
Scarralı gururları... en başlıca arızalarıydı
Hubris. Is that what brought Jimmy down, as well?
Jimmy'yi de o mu öldürdü?
The hubris of a whitelighter, thinking we know everything just because of who we are.
Biz Kimiz sırf kim her şeyi biliyorum düşünce bir whitelighter, bir kibir. Evet, bu bok!
In college, they let you slide by on youth and hubris.
Üniversitedeyken, gençliğin ve kibirinle ilerlemene izin verirler.
- Such hubris.
- Ne gurur ama.
The hubris.
Aşırı gurur.
We've named the twins Hubris and Catastrophe.
İkizlerin isimlerine hubris ve catastrophe koyduk.
Gotta love the hubris.
Yaşasın kibir.
The hubris!
Ah o kibirim!
Can you imagine the hubris to stunt your own kidnapping for good publicity?
Kendi kaçırılma olayını planladığı hiç aklına gelir miydi?
And over time they became victims of their own hubris, victims of their own greed and so it's like taking so much promise and possibility and looking at it in a mirror and seeing the flip side reflected back at you.
Zaman içinde kendi kibir ve açgözlülüklerinin kurbanı oldular. Bunca sorumluluk yüklenip, vaatlerde bulunduktan sonra aynadaki yansımalarını görmek zorunda kaldılar.
And over time they became victims of their own hubris, victims of their own greed and so it's like taking so much promise and possibility and looking at it in a mirror and seeing the flip side reflected back at you.
Zaman içinde kendi kibir. ... ve açgözlülüklerinin kurbanı oldular. Bunca sorumluluk yüklenip vaatlerde bulunduktan sonra.
She shows absolutely no remorse, only arrogance and hubris.
Hiç pişmanlık göstermiyor, sadece küstahlık ve kibir.
It explains the hubris.
Bu kibir açıklar.
We're guilty of the sin of hubris.
Kibirin günahına yenildik.
SOME WOULD CALL IT HUBRIS.
Bazıları buna aşırı gurur derler.
That girl's got too much hubris.
Bu kız fazla gururlu.
Well, I think in these days of petro-terrorists and ozone depletion, a Sunday drive reeks of bio-hubris.
Şey, bana kalırsa petrol simsarlarının ve ozon tüketiminin arttığı şu günlerde pazar gezmesi bir görgüsüzlük alametidir.
Hubris.
Kibir.
Hubris!
Kibir!
Then there are the gifted few, those who despite their hubris and contempt for received opinion do the heavy lifting, make the real breakthroughs.
Bir de yetenekliler var tabi, gururlarına bir yana koyup, sıradan fikirleri reddederler. Ağır iş yapıp gerçek zaferler kazanırlar.
Your hubris has always been your undoing, Xar.
Sizin kibir her zaman sizin geri almayı, Xar olmuştur.
What gives you the... hubris to imagine you can help me?
Bana yardım edebileceğini sanma kibrini sana ne veriyor?
I just think it would be the height of hubris for any of us to claim for a fact that we know what we would do when faced with that kind of pressure. But that's just one reporter's opinion.
Bence böyle bir baskıyla gerçekten karşılaştığımızda ne yapacağımızı bileceğimizi iddia etmek, kibirden başka bir şey değildir.
Yeah, that's hubris.
Evet, kasıntı şey.
In a burst of hubris he'd declare his literary project completed and...
Edebi yolculuğunun sona erdiğini açıklayacak ve...
Well, they might be feeling pensive or full of hubris, melancholic, amused or just numb.
Endişeli hissediyor olabilirler veya kibirli olabilirler. - Melankolik, neşeli veya hissiz. - Saçma.
Well, it is this kind of hubris that brought the wrath of God in the first place.
Tanrının gazabını dünyaya indiren tam da bu tür bir kibirdi.
And history does tend to punish that kind of hubris, right?
Tarih bu tür kibri cezalandırmaz mı?
Guy's got all kinds of hubris.
Gururlu olabilir.
Could be the hubris, making boss.
Patron olmanın verdiği kibir de olabilir.
At the institute... maybe that was hubris on my part.
Enstitüde belki kendi açımdan kibirli davrandım. Bilmiyorum, olabilir. Ama bunu şimdi yapmayacağım.
Itís a superstitious one, thatís why I say apotropaic, but itís avoiding hubris.
Bâtıl ; bu yüzden apotropaik diyorum. Ama kibri önlüyor.
But, religion does, or can, help people to avoid hubris, I think, morally and intellectually and that might be a Ö
Ama din, insanları kibirden uzak tutuyor ya da durmalarına yardım edebiliyor. Düşünüyorum ki, manen ve entelektüel açıdan bu- - Ama bu geçerli bir argüman değil.
The hubris, the arrogance.
Kendini beğenme, kibir.
Hubris, just like every other human being.
Kibirlisin, tıpkı tüm diğer insanlar gibi.
You know, sometimes protecting your colleagues is solidarity. And sometimes it's just hubris.
Bazen, meslektaşlarınızı korumak bağlılıktır ama bazen de kibir olur.
As soon as you think that the man is stupid because you perceive him as stupid, you are deep in hubris.
Siz onu aptal olarak gördüğünüz için aptal olduğunu düşündüğünüz anda, gırtlağınıza kadar kibire batmışsınız demektir.
Which is why the concept of hubris is such a staple of the Greek tragedies.
Bu yüzden kibir kavramı Yunan trajedyalarının vazgeçilmez bir unsuru.
Show some hubris.
Biraz böbürlen.