Humping tradutor Turco
524 parallel translation
You'd have been mad yourself in her place, humping all those bags in a crowd of refos.
Onun yerinde olsaydın eğer bütün o çantalarla... bir mülteci sürüsünün içinde debelenmek seni de çılgına çevirirdi.
Ever since they caught him in the P.A. booth, he's been screaming that the, uh... country's going to seed... because no one's humping anymore.
P.A. fuarında yakaladıklarından beri ülkenin tohumlanacağını söyleyip duruyordu. Çünkü kimse çaba göstermiyordu artık.
I'm gonna blow the top of your cow-humping head off, son of a bitch.
Kafanı havaya uçuracağım orospu çocuğu.
You're crazier than a mule-humping goat.
Sen sinek ısırmış bir katırdan bile betersin.
You could be pretty well sure, if they were humping things on their back and carrying bags but hadn't got a truck, they were almost certainly refugees.
Eğer sırtlarında taşıdıkları bir şey varsa çantaları var ancak kamyonları yoksa hemen hemen kesinlikle mülteci olduklarına emin olabilirdiniz.
Talking about humping your girlfriends, Charlie.
Kız arkadaşlarını becermenden bahsediyorum, Charlie.
It'll be great, because all those Ph.Ds. are in there discussing... modes of alienation, and we'll be in here quietly humping.
Bütün o profesörler içeride, kırk türlü yabancılaşmayı tartışıyorlar ve biz burada onların tersine bir iş yapıyoruz.
That little ass a-humping and a-jerking around.
O küçük kuşun kabarıp aniden silkelenmesini.
Even the humping is dumping.
Hatta düzüşmek bile kabahat.
They must have thought he was some far-out old man humping over that course.
Dışardan yaşlı bir adamın kursun nasıl olduğunu görmeye geldiğini sanmışlardır herhalde.
Son, if we keep humping all night, we'll be in Dallas by morning.
Evlat, eğer tüm gece sürersek, sabaha orada oluruz.
I don't do humping
Sevişmiyorum ben.
You think I Iike foreigners humping you?
Peki ya ben senin yabancılarla yatmandan hoşnut muyum?
" Because I was so depressed at the way he kept humping beautiful women...
"başka bir kadınla yattığını görünce..."
Did he line up your vertebrae in a nice neat line while he was humping you? I bet he does quite a number with that fast chiropractor's dick of his, huh?
Seni domalttığında, omurgalarına... sırayla dokundu mu?
When not 15 minutes earlier, you'd been humping away in bed with the woman I was going to marry.
15 dakika geç kalsaydım... evleneceğim kadınla yatağa girecektin.
Djordjevices have been humping steel out of this town for years.
Djordjevice'ler yıllardır fabrikada demir işliyorlar.
She's got the whole cast of Gone With The Wind humping in my head. - Oh, Roger.
O, kafamda tüm Gone with the Wind kast ekibini tur attırıyor.
I got 16 years of good humping. Not once did I get a glimmer, let alone a fucking glow.
Ben 16 yıldır bu işi yaparım, bir kere bile ışıtamadım kaldı ki parlatayım.
That goes for somebody who's been humping sheep to some guy who's swinging his dick.
Bu malını kontrol edenlerle, edemeyenleri ayırt edecek.
You don't see nothing but a couple of campers humping each other.
Tek gördüğün birbirini düdükleyen kampçılar.
You humping just the growed one or both?
Birini mi, yoksa ikisini birden mi beceriyorsun?
So we're humping and pumping, and every once in a while, I go "boom".
Bir aşağı bir yukarı düzüşürken ben arada "boom" diye patlıyordum.
Vincent, you win one more game... You're gonna be humping your fist for a long time.
Vincent, bir maç daha kazanırsan uzunca bir süre yumruğunla seks yapmak zorunda kalacaksın.
You're humping too much stuff, troop.
Çok fazla şey sırtlamışsın.
You're humping my wife in my car!
Arabamda karıma atlıyorsun!
You've been humping the boonies for months.
Ormanda aylardır dolaşıyorsunuz.
I mean the day before that, we were humping in Ashau valley, and now I'm home with my family.
Bir gün önce paraşütle Ashau Vadi'ye atladım. Ama şimdi evdeyim.
I was about five years old, and - - and there were these two dogs on the front lawn, humping.
Öyleydi. Ben beş yaşındayım, ve- - bahçede iş bitiren iki köpek var.
You're talking about hot... sweaty bodies in a steaming, humping mass.
Çabalayan, hararetli birbirine... geçmiş terli bedenlerden bahsediyorsun.
You ain't humping your ruck, hump mine.
Kendi çantanı taşımıyorsan, benimkini taşı.
Humping six hours of the worst bush.
Çalılıklarda 6 saat yürüdük.
When I'm done humping her, i'm gonna hump you!
Onu düzmeyi bitirince, gelip seni düzerim!
Everybody knows "whole lotta shakin"'is what humping'is all about.
Herkes "whole lotta shakin"'in vuruşmakla ilgili olduğunu biliyor.
- Humping the boonies.
- Arazide ilerliyorum.
- In here? Some big dog is humping'my Aretha!
Koca bir köpek Aretha'mın üstünde.
But humping'is not Sheldon's strong suit.
Ama Sheldon ateşli sevişmez.
- Yes. As a result of my clandestine photo operation I have photographic prints showing Helen Downing and Vince Barnes in the midst of their humping activity.
Gizli fotoğraf operasyonum sonucunda Helen Downing ve Vince Barnes'ı yatakta gösteren fotoğraflar var elimde.
Oh, goddam worthless leg-humping, piece-of-shit dog!
Lanet olası işe yaramaz, bok çuvalı köpek!
All they think marriage is for is humping.
Evliliği yalnızca yatıp kalkmak... -... sanıyorlar.
Been humping them cowboys who been in town the last 2 weeks.
Son iki haftadır gelen her kovboyla yattılar.
They been humping and telling every bowlegged one of them... ... they'll pay $ 1, 000 to whoever... ... kills the two boys that cut up Delilah.
Yattıkları her kıçı nasırlıya da Delilah'yı bıçaklayanları öldürene bin dolar veririz demişler.
I'm already humping', and you ordered too much.
Burada kıçımı yırtıyorum ve daha fazla sipariş veriyorsun.
It's like a dry humping... some wet... pussy... flap. It's kind of dry.
Sanki biraz kuru.
I think it was my aunt or my mother's sister... and kind of humping her legs and her shoes under the table.
Galiba halam ya da teyzemdi... Masanın altından benimkini bacaklarına ve ayakkabılarına dayardım.
I remember going into my mother's closet - she had these cowboy boots that she wore when it rained - and humping those in the closet.
Annemin dolabına girdiğimi hatırlıyorum. Kovboy çizmeleri vardı yağmur yağdığında giyerdi onlara dolabın içinde dayardım.
Okay, gang, you know the rules... no humping, no pushing, no sniffing heinies.
Tamamdır çete, kuralları biliyorsunuz... Oynaşmak, itişmek, koklamak yok.
When we're out humping', change your socks whenever we stop.
Göreve çıktığımız zaman her durduğumuzda çorap değiştirin.
They're humping too quick to get pictures?
Fotoğraf çekemeyeceğin kadar mı hızlı düzüşüyorlar?
The only time we get calls from you people... is when some kid is playing a practical joke... or your faggot dogs start humping each other without permission.
Sizlerden çağrı aldığımız olaylar ancak... veledin biri eşek şakası yaptığında... yada homo köpekleriniz birbirine izinsiz atladığı zamanlar.
Next thing you know, the dogs are humping me.
Sonra bir bakmışım, köpekler benim üstümde.