Hypothetically speaking tradutor Turco
114 parallel translation
Hypothetically speaking...
Varsayımsal olarak konuşuyorum...
If I were a murderer - hypothetically speaking - it'd be made to order.
Ben katil olsaydım-kuramsal olarak - burası biçilmiş kaftan olurdu.
- Hypothetically speaking?
- Varsayımlı olarak mı konuşuyoruz?
- Hypothetically speaking.
- Varsayımlı olarak konuşuyoruz.
Hypothetically speaking.
- Varsayım yapıyorum.
- Well, hypothetically speaking, if he were gay... how would that make you feel?
Tamam, diyelim ki Jack eşcinsel. Bu konuda ne hissederdin?
Hypothetically speaking, of course.
Varsayım olarak söylüyorum tabi ki.
Take care. Hypothetically speaking, it's not like you're without options.
Varsayımlardan bahsedersek, seçeneğin yok değil.
You know, like, you know, hypothetically speaking.
Bilirsin yani varsayımlardan bahsediyoruz.
That I had, hypothetically speaking fallen for or was in the process of falling for the worst possible person that I could ever fall for.
Farazi konuşuyorum, en olmayacak insana abayı yaktım veya abayı yakma sürecine girdim. Ne yapmamı söylerdin?
Is there any way someone could escape... hypothetically speaking of course?
- Buradan kaçmanın bir yolu var mı? Diyelim ki yani.
You know, hypothetically speaking, that is.
Bilirsiniz, kağıt üstünde yani...
So hypothetically speaking if I were lucky enough one day to find myself owning a sailboat again and I were to ask the woman that I love to go sailing with me would she?
O yüzden diyelim ki bir gün yine teknem olacak kadar şanslı çıktım. Ve sevdiğim kadına benimle denize açılır mı diye sorsam, gelir mi?
Let's just say that, hypothetically speaking... it were possible to accelerate your molecular structure... until the rest of the world seemed as if it were standing still.
Şunu söyleyebirizki, hipotez olarak... moleküler yapını hızlandırmak mümkün. taki dünya sana olduğu yerde duruyormuş gibi gözükene kadar
So, Dawson, let's say that, hypothetically speaking I might have some insight into why your ingénue is so exasperated today.
Dawson, diyelim ki, varsayımsal olarak konuşuyorum yıldızının bugün neden bu kadar kızgın olduğunu biliyor olabilirim.
And let's also say that, hypothetically speaking, I might be mildly culpable for her exasperation.
Ve yine varsayımsal olarak öfkesinin nedeninin biraz ben olduğumu söyleyebilirim.
Hypothetically speaking, if there was... would it threaten the integrity of the force field?
Varsayımlı olarak konuşursak, eğer olsaydı, güç kalkanının bütünlüğünü tehdit eder miydi?
Lola, hypothetically speaking, what's it like to hold 25 million in your hands?
Lola, diyelim ki sahip oldun : 25 milyonu elinde tutmak nasıl bir duygu?
Okay, let's just say, hypothetically speaking, that the police are running out of time.
Tamam, varsayımsal konuşma, sadece diyelim, polis zaman tükeniyor olduğunu.
If you were to go to dinner, hypothetically speaking, where would you want to go?
Akşam yemeğine gidecek olsaydın,... Öyle farz edersek nereye gitmek istersin?
- Hypothetically speaking.
- Teorik olarak söyledim.
So, hypothetically speaking, which one do you like?
Ee, varsayalım ki, hangisini istersin?
Hypothetically speaking, if I was part of a story, a narrative even if it was only in my mind what would you suggest that I do?
"Farâzi konuşuyorum ; eğer bir hikâyenin, bir öykünün parçası olsaydım bu sadece benim kafamda cereyan etseydi ne yapmamı önerirdiniz?"
Hypothetically speaking?
Söz gelimi?
But I... I also said hypothetically speaking.
Ama ben aynı zamanda söz gelimi de dedim.
Hypothetically speaking, with this type of neural hyperactivity, he'd be prone to all sorts of seizures, strokes, tumors.
Kuramsal olarak konuşacak olursak, bu çeşit bir sinirsel hiperaktiviteyle, bir çeşit felç, kriz veya tümöre eğilimi olabilir...
Hey, Seth, hypothetically speaking, if I was your girlfriend, and I had health issues, would you want to know about them?
Hey, Seth, farazi konuşuyorum, eğer senin kızarkadaşın olsaydım ve sağlık problemlerim olsaydı, bunları öğrenmek ister miydin?
I mean hypothetically speaking, are we allowed to see other people?
Direk söyleyeyim o zaman. Başka birileriyle görüşmeye iznimiz var mı?
Um... hypothetically speaking, do you think I-I cross some sort of a line if I hire a private detective to do some just minimal background check on my ex-wife's boyfriend?
Sence, eski karımın erkek arkadaşının geçmişi hakkında küçük bir araştırma yapması için bir dedektif tutsam çizgiyi aşmış olur muyum?
Hypothetically speaking, if you love a girl, who is actually a boy inside, what does that make new.
Farzedelim ki erkek gibi bir kızı seviyor olsaydınız, siz ne olurdunuz?
Hypothetically speaking here... do you think you could teach a horse to sit on a barstool and drink beer?
Varsayıma dayanarak konuşuyorum bir ata, bar taburesine oturup bira içmesini öğretebilir misin sence?
Hypothetically speaking, of course.
Tabii bu sadece bir varsayım.
But hypothetically speaking?
Ama diyelim ki...
Well, if we're speaking hypothetically... nothing of an accidental nature could occur until after the birthday.
Varsayımsal olarak konuşuyorsak... doğum gününden önce başına herhangi bir kaza gelemez.
- We were speaking hypothetically.
- Ben varsayımlardan bahsediyordum.
Now, I know I was the one who put forth the original idea of opening the package, but I was speaking hypothetically.
Şimdi, orijinal fikiri ortaya koyan bendim biliyorum. Paketi açma, ama varsayımsal olarak konuşuyordum.
If we're speaking hypothetically.
Tabi varsayım yapıyorsak.
Speaking hypothetically, yes.
Varsayımsal konuşmak gerekirse, evet.
Again, speaking hypothetically, I'd have to say... yes
Yine varsayımsal olarak konuşmak gerekirse, evet demek durumundayım.
Are you speaking hypothetically?
Varsayımsal olarak mı konuşuyorsunuz?
Yes, of course I'm speaking hypothetically!
Evet, elbette varsayımsal konuşuyorum!
I'm speaking hypothetically.
Varsayıyorum.
I'm speaking hypothetically.
Varsayım üzerine konuşuyorum.
I am merely speaking hypothetically.
Tamamen varsayım üzerine konuşuyorum.
This is hypothetically speaking. But...
Belki varsayıma dayalı bir şey olacak ama takıntıları olan birini düşün.
Cummings was just speaking hypothetically.
Cummings sadece varsayımlar üzerinde konuşuyordu.
I was speaking hypothetically, darling.
Farazi konuşuyorum, hayatım.
I mean, we're just speaking hypothetically.
Sadece varsayıma dayanarak konuşuyoruz.
- Um, speaking hypothetically...
- Varsayalım ki...
Speaking hypothetically, would it be possible to make the...
Varsayımsal konuşacak olursak, dönüş yolculuğunu hiçbir yerde durmadan yapmak...
Are we still speaking hypothetically?
Hâlâ farazi mi konuşuyoruz?
speaking 300
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54