I'd love to see that tradutor Turco
110 parallel translation
So I hear. I'd love to see that!
Benimki yazmıştı da inanmamıştım.
Oh, Mrs. Lampert, I'd love to see you try and convince them of that.
Oh, Bayan Lampert, sizi onları buna ikna etmeye çalışırken görmeyi isterdim.
I'd love to discuss that with you, Mr. Hilliard, but you see, I can't.
Bunu sizinle tartışmayı çok isterdim, Bay Hilliard. Ama görüyorsunuz ki yapamam.
I'd just love to drive up in a Packard car and see that Sally.
Bir Packard'la gidip şu Sally'yi görmek isterdim.
I'd love to see that play at the university.
Üniversitedeki o oyunu görmeyi çok isterim.
Alright, didn't you see that traffic light? I'd love one, to the north pole, please! Alright, didn't you see that traffic light?
Çok isterim, Kuzey Kutbu'na lütfen!
I'd rather see you in jail than on that blanket making love to another woman.
Başka bir kadınla battaniye üzerinde aşk yapmanı görmektense hapse girmeni tercih ederim.
Boy, man, I'd surely love to see that angty!
Onu kızışmışken görmek isterdim.
I'd love to see you on that boat.
Seni o teknede görmek hoşuma gider.
I get off at 10 : 00, and I'd love to see the view from your room. Well, we certainly can look forward to that.
Bir. "Mesaim onda bitiyor ve odandaki manzarayı görmeyi çok isterim."
But before that... I'd love to see Heather Chandler puke her guts out.
Ama ondan önce Heather Chandler'ın bağırsaklarının ağzından gelmesini görmek hoşuma giderdi.
If I say I love you, You'll check to see if that's in a book.
Sana seni sevdiğimi söylesem kitapta var mıdır diye açıp bakarsın.
I'd love to see that.
Görmeyi ne kadar isterdim.
- I'd love to see that.
- Görmeyi çok isterim.
If you find anything like that, I'd love to see it.
Ama öyle bir şey bulursanız, ben de görmeyi çok isterim.
I'd love to see that boy.
Bu çocuğu görmeyi çok isterim.
I'd love to see you twirl in that dress.
Bu etekle dönüşünü görmek isterim.
I'd love to see that boy.
Onu görmek istiyorum.
I'd love to see that.
Bunu görmeyi isterim.
I'd love to see you leave this park, but you're not leaving her e without that guy.
Bu parktan gitmeni görmeyi çok isterdim ama bu herif olmadan hiçbir yere gitmeyeceksin.
Oh, that I'd love to see.
Bunu görmeyi çok isterdim.
I'd love to see that one.
Bunu görmeyi çok isterim.
Kendra even though I'd love to see you take that bra off because it represents a team I've hated my entire life I think you gotta keep it on.
Kendra o sütyeni çıkardığını görmek istesem de üstelik hayatım boyunca nefret ettiğim bir takıma ait olmasına rağmen bence onu çıkarmamalısın.
I'd love to see that
Bunu görmeyi isterdim.
I'd love to see that tonight.
Bu gece bunu izlemekten mutluluk duyarım.
I'd love to see that.
Çok iyi olur.
I'd love to see the factory that made these.
Bunların yapıldığı fabrikayı görmek isterdim.
I'd love to see that.
Bunu görmek isterdim.
I'd love to see the look on his face when he finds out you tapped that fine, white ass.
Bunu senden öğrendiği zamanın yüzünün halini görmeyi çok isterim, beyaz serseri.
I'd love to see that.
Çok görmek isterdim.
Oh, I'd love to see that.
Bunu görmek isterdim.
I have a client who'd love to see you in that.
Seni, bunu içine görmek isteyebilecek bir müşterim var.
I'd love to see that intel.
O raporu görmek.
Perhaps you'd like to check with the senator and see if he'd rather I'd officially arrested Logan before asking these questions, because I'm sure the press would love that.
Belki de senatöre danışıp soru sormadan önce Logan'ı resmi olarak tutuklamamı isteyip istemediğini sormak istersiniz. Çünkü eminim ki basın buna bayılır.
Felt pity so agreed to see him a few that turned into love somehow I reached the age for marriage also.
Acıdım ve onunla birkaç kez görüşmeye karar verdim bu da bir şekilde aşka dönüştü, bu arada da evlilik çağına geldim.
- I'd love to see that as well.
- Onu da görmek isterim.
God, I'd love to see that.
Tanrım, bunu görmek isterdim.
Oh, I'd love to see her in that.
Bunu üstünde görmek isterdim.
I'd love to see that!
Bunu görmek isterdim!
When you get a chance, I'd love to see that dress on you.
Fırsatın olduğunda, elbiseyi üzerinde görmeyi isterim.
I've already got a stack of ideas on my desk that I think you'd love to see.
Masamda bir takim fikirler hazir bile. Bence görsen iyi olurdu.
I'd love to see pictures of that.
Resimlerini görmeyi çok isterdim.
But I'd love to see that.
Hayır ama görmeyi isterim.
I'd still love to see some of the pictures that he took through medical school.
Tıp fakültesindeyken çektiği resimleri görmeyi hâlâ çok istiyorum.
I'd love to see that.
Bunu görmeyi çok isterim.
But I swear to my mother, who you know and love, that I just need to go see my girl and my baby and I'll come right back here and you'll get your money back.
Ama tanıdığın ve sevdiğin annem üzerine yemin ederim ki sadece sevgilimi ve bebeğimi görmeye gitmem gerekiyor. Sonra buraya geri dönerim ve sen de paranı geri alırsın.
Mm-hmm. I'd love to see that.
Bunu görmek güzel.
- Boy, I'd love to see that.
- Görmek isterdim dostum.
I'd love to see that You'd never have known how to do anything without me.
Bunu görmek isterdim. Bensiz bir şey yapmayı bilmezsin ki.
Yeah, I'd love a water. See if you can get him to throw that heating pad on his ears.
Onu ısıtma yastığını kulağına koymaya ikna edebilir misin, bir bak.
I'd love to see that.
Görmeyi çok isterim.