I'd love to stay and chat tradutor Turco
60 parallel translation
I'd really love to stay and chat, darling, but you served your purpose.
Gerçekten kalmak ve sohbet etmek isterdim, tatlım, ama seninle işim bitti.
I'm in the middle of a basketball game, although I'd love to stay and chat.
Burada kalıp sohbet etmeyi isterdim ama basketbol maçına geri dönmem gerekiyor.
Ah, I'd love to stay and chat.
- Kalıp sohbet etmek isterdim.
I'd love to stay and chat, but I do not have time.
Kalıp sohbet etmek isterdim ancak vaktim çok dar.
Well, I'd love to stay here and chat, but I'm right at the end and I gotta find out what happens.
Kalıp sohbet etmek istedim ama sona az kaldı. Neler olacağını öğrenmeliyim.
I'd love to stay and chat, but I've got to fly.
Seninle kalıp konuşmayı çok isterdim ama uçmam gerek.
I'd love to stay and chat but I'm off to get tickets... -... for Frasier and me at the Japanese netsuki exhibit. - You'll love it.
Kalıp konuşmayı çok isterdim yalnız bir an önce gidip Frasier'la kendime Japon netsuki sergisi için bilet almam lâzım.
Well I'd love to stay and chat, Mr. Garibaldi but I just have so much work to do.
Neyse kalıp sohbet etmeyi çok isterdim, Bay Garibaldi ama yapacak çok işim var.
I'd really love to stay and chat, but I'm on a tight schedule.
Kalıp çene çalmak isterdim ama programım çok yoğun.
I'd love to stay and chat, but I still have my job, heh.
Seninle sohbet etmek isterdim ama benim hala bir işim var.
- I'd love to stay and chat.
- Kalmak ve sohbet etmek isterdim.
I'd love to stay and chat, but....
Kalıp sohbet etmek isterdim ama...
I'd love to stay and chat, but I'm on a tight schedule.
Kalıp senle sohbet etmeyi çok isterdim ama işlerim var.
I'd love to stay and chat with you some more about this, but I have to go call my legal team to discuss strategy.
Öyle mi?
I'd love to stay and chat but Josefina's waiting for me.
Kalmak ve sohbet etmek isterdim ama Josefina beni bekliyor.
Well, I'd love to stay and chat, but you're a total bitch.
Oturup sohbet etmek isterdim ama yellozun tekisin.
I'd love to stay and chat, but you might wanna look after your friend.
Kalıp sohbet etmek isterdim ama arkadaşınla ilgilenmek isteyebilirsin.
I'd love to stay and chat, but you might wanna look after your friend.
Kalıp sohbet etmek isterdim ancak arkadaşına göz kulak olmak isteyebilirsin.
Listen, I'd love to stay and chat, but all things considered, I need to speed up my plan.
Oturup seninle sohbet etmeye bayılıyorum. Fakat her şeyi düşünmem gerekiyor. Planımı hızlandırmalıyım.
Well, I'd love to stay and chat but I got a fire to start.
Kalıp sohbet etmek isterdim ama başlatmam gereken bir ateş var.
I'd love to stay and chat, but...
Kalıp sohbet etmek isterdim, ama...
I'd love to stay and chat, but duty calls and we must answer.
Kalıp sohbete devam etmek isterdim, ama görev beklemez.
Look, Mom, I'd love to stay and chat all day, but I have homework to do.
Anne, bütün gün seninle sohbet etmek hoşuma giderdi ama ödevim var.
Veronica. I'd love to stay and chat, but I'm counseling runaways in the basement.
Kalıp sohbet etmek isterdim ama bodrumda evden kaçan gençlere danışmanlık yapıyorum.
Well, I'd love to stay and chat, but I've got places to be. Where?
Kalıp sohbet etmek isterdim ama gitmem gereken yerler var.
I'd love to stay and chat, but I can't.
Kalıp sohbet etmek isterdim, ama kalamam.
I'd really love to stay and chat, but I have to be going...
Gerçekten kalıp sohbet etmek isterdim, ama gitmem gerekiyor...
I'd love to stay and chat, But i really have to be going.
Kalıp sohbet etmek isterdim ama gerçekten gitmeliyim.
Gentlemen, I'd love to stay and chat, but I got a date with a lady.
Baylar, kalıp sohbet etmek isterdim ama bir bayanla buluşmam var.
I'd love to stay and chat, but we must get on.
Öyle değil mi? - Sohbet etmek isterdik ama işimiz var.
I'd love to stay and chat, but I have an investigation to conduct.
Kalıp, çene çalmak isterdim ama yönetmem gereken bir tahkikat var.
So although I'd love to stay and chat,
Herşeye rağmen burada olmak ve sohbet etmek güzeldi,
Now listen, I'd love to stay here and chat with you, but we have company.
Sizinle oturup sohbet etmek isterdim, ama misafirimiz var.
Well, I'd love to stay and chat, but I'm running late.
Kalıp sohbet etmek isterdim ama geç kalıyorum.
I'd love to stay and chat, but I got a satellite interview.
Kalıp, sohbet etmek istedim ama, uydu görüşmem var.
Okay, well, I'd love to stay and chat, but Michael and I have work to do.
Kalıp sohbet etmek isterdim, ama Michael ve benim yapmamız gereken işimiz var.
I'd love to stay and chat but I've got to go and give that ill-looking man an enormous drink.
Kalıp konuşmak isterdim ama gitmem ve şu hasta gibi duran adama devasa bir içki vermem lazım. Kahretsin.
Anyway, I'd love to stay and chat... but I gotta go, me so horny.
Neyse, burada kalıp sohbet etmeyi çok isterdim... ama gitmeliyim, ben de azdım.
Um... yeah, I'd love to stay and chat, but I have a... A lot of filing that needs to get done.
Gerçekten kalıp, muhabbet etmek isterdim ama benim dosyalamam gereken bir sürü şey var.
I'd love to stay and chat, but, well, duty calls.
Kalıp muhabbet etmek isterdim, ama görev beklemez.
I'd love to stay and chat, but I must change, so...
Kalıp sohbet etmek isterdim ama üstümü değiştirmeliyim...
Guys, I'd love to stay and chat but I gotta go get this tree.
Çocuklar, kalıp sizinle sohbet etmek isterdim ama gidip o ağacı almalıyım.
Listen, I'd love to stay and chat but I'm running a little late and I have all these presents to deliver.
Dinleyin, kalıp sohbet etmek isterdim fakat biraz geç kaldım ve şu hediyelerin hepsini dağıtmalıyım.
- Yeah, well, I'd love to stay and chat, max, But I'm trying to prevent a murder.
Evet, kalıp sohbet etmek isterdim Max ama bir cinayeti önlemeye çalışıyorum.
Right again. I'd love to stay and chat, but...
- Partide insanları karşılıyorum
Anyway, look, I'd love to stay and chat, but, you know, places to pillage, people to... People to skewer.
Her neyse, kalıp sohbet etmek isterdim ancak yağmalanacak yerler ve kılıçtan geçirilecek insanlar var.
I'd really love to stay and chat a while, But I must get going.
Gerçekten hoşuma gitti bu hatun
Listen, I'd love to stay and chat, but I gotta keep snapping.
Dinle, kalıp sohbet etmeyi çok isterdim ama şipşak fotoğraf çekmeye devam etmeliyim.
Yeah, as much as I'd love to stay and chat with your charming daughter,
Burada kalıp büyüleyici kızınla ne kadar konuşmak istesem de,...
I'd love to stay and chat, but I'm late for work-work.
Biraz daha kalıp sohbet isterdim ama işe geç kaldım.
I'd really love to stay and chat, but I have to go.
Burada oturup seninle sohbet etmeyi çok isterdim ama gitmeliyim.