I'd really rather not tradutor Turco
121 parallel translation
Monsieur Henri, I'd really rather not
Mösyö Henri, bunu yapmamayı tercih ederim.
I'd really rather not talk about it.
Bu konudan bahsetmesem daha iyi!
Really, I'd rather not.
Gelmesek daha iyi.
Get to your boats, please. Come along. - Really, I'd rather not wear it.
- Onu giymesem daha iyi aslında.
I'd really rather not.
Yapmasam daha iyi.
I'd really rather not, but -
Bunu yapmayı gerçekten istemezdim, fakat...
I'd really rather not pursue this topic of conversation any longer.
Daha fazla bu konuda konuşmazsak sevinirim.
- I'd really rather not go upstairs.
- Gerçekten, yukarı gitmemeyi tercih ederim.
Sir, I'd really rather not get mixed up in this if it's all the same to you.
Beyefendi, sizin için fark etmezse, beni bu işe hiç karıştırmasanız.
I went with a guy for six months who'd just been divorced... and I'd really rather not do that again.
Yeni boşanmış bir erkekle altı ay çıktım... bunu tekrar yapmaya hiç niyetim yok.
No, I'd rather not right now and you really shouldn't either.
Hayır. Şu anda istemiyorum. Sen de içmesen iyi olur.
Really, I'd rather not. - Just relax.
Gerçekten, ben dans etmesem daha iyi.
"No, I'd rather not, no, not really..."
"Hayır, almayayım, hayır ben gerçekten..."
I'd really rather not think any more.
Artık düşünmemeyi tercih ederim.
She does not like me really, I'd rather go.
Benden hoşlanmadı. Yaylansam iyi olacak!
I'd really rather not, sir.
Vermemeyi yeğlerim efendim.
Well, I'd really rather not do it.
Aslında onu yapmak istemiyorum.
I'd really rather not.
Hayır.
As I mentioned during "Ebony and Ivory," I'd really rather not.
"Ebony and Ivory" de de bahsettiğim üzere etmesem daha iyi.
I'd really rather not talk about it anymore.
- Bu konuda konuşmak istemiyorum.
- I'd really rather not...
- Okumasam daha iyi...
- What are you doing? - l want to talk to you and I'd really rather not do it in front of the whole school.
- Seninle konuşmak istiyorum ve bunu bütün okulun önünde yapmak istemem.
- Um... I'd really rather not...
- Okumasam daha iyi.
You know what? I'd really rather not talk about it.
Bunu konuşmamayı tercih ederim.
I'd really rather not.
Gelmesem daha iyi.
You know, I'd really rather not.
Konuşmamayı tercih ederim.
It doesn't really matter. I'd rather not have to keep track.
Söylememen önemli değil, takip etmemeyi tercih ederim.
- I'd really rather not, sir.
- Yapmasam daha iyi.
Tommy, I'd really rather you not talk about my girls because,
Kızım hakkında konuşmamanı yeğlerim Tommy.
- I'd really rather not.
- Gelmesem iyi olur.
- I'd really rather not right now, Red.
- Şimdi söylemesem iyi olur, Red.
I'd rather not, really.
Yapmasak daha iyi olur.
- I'd really rather not talk about it right now.
- Bu konudan bahsetmemeyi tercih ederim.
You know, I'd really rather not discuss this in front of the help.
Ama bunu hizmetlilerin yanında yapmamayı tercih ederim.
Yeah, yeah. But I'd really rather not talk about it.
Evet, evet ama bunlardan bahsetmek istemiyorum.
Because I'd really rather you not die.
Çünkü ölmeni istemiyorum.
I'd really rather not.
Yapmamayı tercih ederim.
And I'd really rather your friends not just show up whenever they want.
Ve gerçekten arkadaşlarınızın istedikleri zaman gelmemesini tercih ederim.
I'd really rather not have to do that.
Bunu gerçekten yapmamayı tercih ederdim.
I'd really rather you not do that.
Yapmamanızı tercih ederim.
Oh, you know, I'd rather not get into it, really.
Bu konuyu açmamayı tercih ederim, gerçekten.
Yeah, you know, I'd just really rather not talk about it.
Evet, biliyorum, o konuyu konuşmamayı tercih ederim.
I'd really rather not get involved.
Karışmasam daha iyi.
Lorelai and I just broke up, and I'd really rather not talk about it.
Lorelai'la ayrıldık ve bunu konuşmamayı tercih ederim.
I really would... would... I'd really rather not.
- Bence... bence bunu yapmasak çok daha iyi olur.
I'd really rather not.
Hayır, kapatmamayı tercih ederim.
I'd really... rather not do this here.
Ben gerçekten bunu burada yapmamayı tercih ederim.
- What happened? - I'd really rather not talk about it.
- Konuşmasak daha iyi olur.
- I'd really rather not.
Abby'ye söyle.
So, unless this is really important, i'd rather not disturb my guests
Ancak müşterilerimi rahatsız etmemek, benim için çok önemli.
You know, to be honest, I'd really rather not talk about it.
Bilirsiniz, dürüst olmak gerekirse, bununla ilgili konuşmamayı tercih ederim.