I'll be there for you tradutor Turco
358 parallel translation
When you return from your honeymoon if I'm not much mistaken there'll be a desk waiting for you at the bank.
Balayından döndüğünüzde, eğer yanılmıyorsam... bankada seni bekleyen bir masan olacak.
You'll forgive me for saying there've been times I thought you ought to be hanged.
Tren perona giriyor. Kusura bakma ama asılman gerektiğini düşündüğüm zamanlar bile oldu.
From now on, there'll be no more of this because your husband will get the best for you... because i love you.
Artık değil. Bunların devamı gelecek, çünkü kocan sana hep iyisini alacak çünkü seni seviyorum.
Meanwhile, if God's good to me and I manage to make it down there, I'll be waiting for you.
Bu arada, Tanrı yardımcım olur da... oraya varabilirsem seni bekleyeceğim.
I'll be there, Leo, With a new set of books for you.
Yepyeni hesaplarla birlikte ben de orada olacağım, Leo.
Yeah, but I'm not. So maybe you'd better sit down and stay there. That way it'll be safer for everybody.
Evet, fakat ben öyle değilim, otur yerine ve orada kal, o şekilde herkes daha güvende olur.
I don't think there'll be much for you to do.
Sizin için yapabileceğim fazla bir şey yok.
Look, would you tell the telephone operator I'll be out for a couple of hours in case there are?
Bak, santral memuruna ararlarsa bir kaç saat dışarıda olacağımı söyler misin?
I'm talkin'out of turn, but there'll be a surprise package waiting for you up there. Oh?
Orada sizi bir sürpriz bekliyor.
If they succeed, I'm sure there'll be a place for you, madam, in one of them.
Başarırlarsa, eminim sizin için de bir yer bulunur madam.
But it's only fair to tell you first that I'll kill you, Stricker... and you, Dutch Henry... the physician, his father... and there might even be time for you, storekeeper.
Ama önce söyliyeceklerim var, seni öldürecektim, Stricker... ve seni, Dutch Henry... doktoru, babasını... ve tabi ki seni, Storekeeper.
Mr. and Mrs. Van Daan, you're upstairs. I regret there's no place up there for Peter. But he'll be here, near us.
Ne yazık ki yukarda Peter için yer yok ama burada, yakınımızda olacak.
I'll be in all evening, if there's anything I can do for you.
Sizin için yapabileceğim bir şeyler varsa bütün akşam ofisimde olacağım.
Because when you bring them back..... I'll be there waiting for you..... copa de oro in my hair, just over the border.
Çünkü onları geri getirdiğinde saçımda copa de oro tam sınırda seni bekliyor olacağım.
I'm sorry, but there'll be no ice cream for you tonight. - Cut him off.
Üzgünüm ama bu gece sana dondurma yok.
I'll do everything I can to avoid introductions such as you specialize in. I understand your feelings, Mr. Vandergelder. And I'm here marching beside you to assure you there will be no need for my services after your dinner engagement tonight.
Duygularınızı anlıyorum, ve bugün burada, yanı başınızda yürüyorum, bana inanın, bu geceki yemekten sonra artık hizmetime gerek duymayacaksınız.
I'm warning you for the last time, or there'll be trouble.
Sorun çıkmasın diye geldim, sizi son kez uyarıyorum.
I'll be waiting for you there.
Bu öğleden sonra.
I'll put it aside for you, and it'll be there when you want it.
Senin için saklarım, istediğin zaman alırsın.
I'll be there, Pilgrim, waitin'for you.
Orada seni bekliyor olacağım, Pilgrim.
If I die here, there'll be even greater trouble for you and everyone.
Eğer burada ölürsem, hem siz hem de diğerleri için çok daha can sıkıcı olur.
I'll be waiting for you there.
Seni orada bekleyeceğim.
I'll be waiting for you there... in about one hour.
Bir saat içinde seni orada bekliyor olacağım.
I'll be over there waiting for you.
Ben seni şurada bekleyeceğim.
Listen. you go back and tell Doc Hopper I'll be waiting for him there.
Dinle beni. Doc Hopper'a, onu orada bekleyeceğimi söyle.
Well, I'll always be there for you.
Ben sana daima destek olurum.
If ever I can be there for you, just let me know and I'll be there.
Yapabileceğim bir şey olursa lütfen söyle. Ben de sana destek olmak isterim. - Aslında...
When you need me in court, I'll be there for her.
Mahkemeye çağrıldığımda sırf Onun için geleceğim.
If there's a heaven for horses, I know you'll be there.
At cenneti diye bir şey varsa sen kesin oraya gideceksin.
But if you ever need me for something, I'll be there.
Ama bana ne zaman ihtiyacın olursa, orada olacağım.
Well, I think there'll be no more firing squad for you?
Evet, sana sanırım bir daha silahlı işler yok ha?
# You just call me # And I'll be there for you
Beni çağırman yeter Hemen gelirim
You think if there's no money for him, I'll be forced to leave Lennox and come with you.
Parası olmazsa, Lennox'ı bırakıp seninle gelirim sanıyorsun.
"If you need to go cold turkey, I'll be there for you."
"Hemen gelmem gerekiyorsa, senin için orada olacağım"
Anytime you want to train, I'll be there for you. No strings attached.
Ders almak istediğin zaman gelebilirsin.
I'll always be there for you.
Kalbimdeki tüm sevgiyle Lloyd. " Her zaman yanında olacağım.
Don't ever turn the TV on, boy, I'll be there. I'll be there waiting for you. I'll look over your shoulder, you little bastard.
Sakın televizyonunu açma, seni orada bekliyor olacağım.
I just want you to know that if anything happens, if you change your mind, if this guy, whoever he is, isn't what you want him to be, then I'll be there for you.
Sadece bilmeni istiyorum ki, herhangi bir şey olursa, kararını değiştirirsen, her kimse, bu herif, olmasını istediğin gibi biri çıkmazsa, o zaman ben senin için orada olurum.
I'll always be there for you.
Hep senin için orada olacağım.
And if you need me, I'll be there for you.
- Kırma o zaman. Ve eğer bana ihtiyaç duyarsan yanında olacağım, tamam mı?
I'm giving you 60 seconds to come out of there or we'll fill that building with so much tear gas you'll be crying for the rest of your life.
Dışarıya çıkıp buraya gelmen için sana 60 saniye veriyorum. Yoksa bu binayı göz yaşartıcı gazla dolduracağız. Sen de geri kalan hayatın için ağlıyor olacaksın.
Any time you need me, I'll be there for you.
Bana ihtiyaç duyduğun her an yanında olacağım.
But, I promise you, there will be times when you'll wish for a woman to talk to.
Ama söz veriyorum, bir zaman gelecek ve yanında konuşacak bir kadın olmasını dileyeceksin.
I promise you that I'll always be there for you.
Sana söz veriyorum ki daima senin yanında olacağım.
Well, if you need me, I'll be over there recalibrating the angles for my bank shots.
Bana ihtiyacınız olursa banttan vuruşlarım için açılarımı yeniden ayarlıyor olacağım.
When you're ready, I'll be there for you.
Hazır olduğunda, yanında olacağım.
- You are here for me - And I'll be there for you
Kim ne derse desin senin olacağım.
I know your husband paid tuition in advance for a year... but if you will refer to the rules and regulations manual we sent you... you will see that unless there is a valid excuse for prolonged absence... your tuition will be forfeit.
Eşinizin bir yıllık okul ücretini önceden ödediğini biliyorum ama size gönderdiğimiz yönetmelik kitapçığına baktıysanız, mazereti olmayan uzun süreli bir devamsızlık... söz konusuysa, yapmış olduğunuz ödeme yanmış sayılacaktır.
I'll always be there for you, so... don't worry, okay?
Senin hep yanında olacağım... Sorun etme. Tamam.
If you don't upgrade the thorium containment cells there'll be an accident. And I'm not going to be responsible for the consequences.
Size, Toryum tutma hücrelerini değiştirmezseniz kaza çıkacak diyorum,... ve çıkarsa da sorumlusu ben olmayacağım.
Exactly, but I've known you many a long year, so for better or worse, from today, there'll be no more guided tours.
Aynen öyle ama, iyi-kötü seni yıllardır tanıyorum. Ama bugünden itibaren kılavuz eşliğinde turlar olmayacak.