I'll do what i can tradutor Turco
2,394 parallel translation
I'll see what I can do.
Ne yapabileceğime bir bakayım.
- I'll see what I can do.
- Bir çaresine bakmaya çalışırım.
Pretty busy here, but... I'll see what I can do.
Epey meşgulüm ama bir bakayım.
I'll see what I can do.
Bakalım ne yapabileceğim.
I'll do what i can, charlie.
Elimden geleni yapacağım, Charlie.
I'll see what I can do.
Ne yapabileceğime bakacağım.
I-I'll do what I can. I...
Elimden geleni yaparım...
Look, I'll do what I can to help.
Yapabildiğim kadar yardım ederim.
All right, well, I'll see what I can do.
Anladım, tamam. Ne yapabileceğime bir bakayım.
I'll, uh, I'll do what I can to get to Lenny, all right?
Lenny'e ulaşmak için elimden geleni yaparım, tamam mı?
Let me do what I got to do, or I'll call in another charter. And we can turn Main Street into Dia de los Muertos.
Yapmam gerekeni yapmama izin ver, yoksa birilerine telefon eder ve ana caddeyi Ölüler Günü'ne çeviririm.
Ok. I'll see what i can do.
Ne yapabileceğime bakarım.
I'll see what I can do.
Ne yapabileceğime bakayım.
But if I... if I can't do this, then-then... then what'll I be?
Ama olur da yapamazsam bana ne olacak?
You do this for me, and what I'll do for you is we can talk about this house building or whatever.
Bunu benim için yaparsan bende senin için şu ev yapma şeysi hakkında konuşuruz.
I'll see what I can do.
- Yapmaya çalışırım.
"Oh, God, please, if you can help us out of this situation you know, I'll be very grateful and I'll do what I can to repay you for this debt that I will owe you."
" Tanrım, lütfen, bu durumdan kurtulmamıza yardım edebilirsen sana çok minnettar kalırım ve sana bu borcu ödemek için her şeyi yaparım.
I'll see what I can do.
Bi bakarım
I'll see what I can do.
Ne yapabilirim bakacağım.
Er, I'll see what I can do.
Er, ne yapabilirim bakacağım.
Well, I'll see what I can do.
- Bakalım elimden bir şey geliyor mu?
Hmm. call me "adorable" again. You'll see what i can do with a scalpel.
Bana bir daha şirin de de o skalpelle ne yapıyorum gör.
I'll see what I can do.
- Ne yapabileceğime bir bakarım.
I'll see what I can do.
Ayarlamaya çalışırım.
I'll see what i can do.
Yapmaya çalışacağım.
All right, I'll see what I can do.
Tamamdır, bakalım ne yapabiliyorum?
We'll do what we can, Seeker. But I'm not sure we can find one tomb among so many before the sands run out.
Elimizden geleni yapacağız Arayıcı ama bu kadar mezar içinden kumlar bitmeden doğru olanı bulabileceğimizi sanmıyorum.
I'll see what I can do.
Ne yapabilirim bir bakarım.
- Okay, I'll see what I can do.
- Tamam, denerim.
- Calm down. I'll see what I can do.
- süphelerini gidermeye çalisacagim.
I'll see what I can do.
- Ne yapabileceğime bir bakayım.
Okay, we'll try to do what we can to undercut the GPS.
Pekâlâ, GPS'i kanıt dışı bırakmak için elimizden geleni yapacağız.
I'll do what I can do.
Elimden geleni yaparım.
Now, tell me what it is and I'll see what I can do.
Şimdi bana ne olduğunu söyle ve ne yapabileceğime bakayım.
If you'll let me keep these, I'll scan them, do some 3-d imaging, translate the ancient Greek and, uh, see what I can come up with.
Eğer bunu bende bırakabilirsen, bazı taramalar yaparım. Üç boyutlu olarak görselleştiririm. Antik Yunan'daki ile karşılaştırırım.
No, sir. I'll do what I can from here.
Hayır efendim. Ne yapabiliyorsam buradan yapacağım.
All right, I'll see what I can do.
Peki, ayarlamaya çalışırım.
I'll see what we can do.
Ne yapabiliriz bir bakayım.
I'll see what I can do once I get to the morgue.
Morga gidince bakarım ne yapabiliriz diye.
You answer my questions truthfully, and I'll see what I can do about your patients.
Ben de, hastaların için neler yapabilirim, bakacağım.
- I'll do what I can.
Sen başka bir yerde çalacaksın.
Yeah, I'll see what I can do.
Tamam, ne yapabilirim bir bakarım.
- I'll give it to Angela, see what she can do.
- Angela'ya verelim de, bakalım bir şeyler bulabilecek mi? Bu beyaz toz...
I'll come with. Yeah, that sounds super fun, but, tell you what, I'm gonna do my own thing tonight, and then you and I can hop back on the crazy train in the morning.
- Kulağa çok eğlenceli geliyor ama bak ne diyeceğim,... bu akşam ben yalnız takılayım,... ve sabah ikimiz çılgın trene yine binelim.
I'll see what I can do, but I have no jurisdiction over the L.A.P.D.
Ne yapabileceğimize bakalım fakat, LAPD üzerinde herhangi bir yaptırım gücüm yok.
I'll see what I can do.
Bakalım doğru mu.
I'll go see what else we can do to buy some time.
Gidip biraz zaman kazanabilmek için neler yapabiliriz diye bakacağım.
When we're fighting, if I say, "I can't do this anymore, elena," What I'll really mean is that I love you.
Bugün kavga ederken, sana "Bunu artık yapamam, Elena." dersem aslında seni seviyorum demek olur.
- I'll tell you what you can do for me, Eric.
Benim için ne yapabileceğini söyleyeyim, Eric.
I'll see what we can do.
Elimden ne gelir bir bakayım.
I'll do what I can.
Elimden geleni yapacağım.