I'll go get them tradutor Turco
168 parallel translation
- I'll go get them.
- Gidip getireyim.
- I'll go and get them, sir.
- Ben gidip getireyim, efendim.
I'll go get them, and no one will say another word.
Ben gidip getiririm, kimse de ağzını açmaz.
Soon as I get some coffee, I'll go back with them.
Biraz kahve alır almaz yanlarına döneceğim.
Be a pal, I'll go get them.
Bana güven, onları bulacağım.
I'll go get them.
Gidip alacağım.
- No, I'll go get them, sir.
- Hayır! Ben alırım, efendim.
Come on! I'll go right out and get them on the phone.
Hemen çıkıp onları telefonla arayacağım.
You can stop me now, but I'll go out to them first chance I get.
Beni şimdi durdurabilirsin ama, ama ilk fırsatta kaçarım.
I'll go get them.
Onları alırım.
I'll go get them.
Onları bulma lazım.
Right, you stay here, I'll go and get them.
Siz burada kalın, ben onları yakalarım. Sör Philip.
I'll go and get them.
Gidip bakayım. Sen bekle.
I'll go get them.
Ben gidip getiririm.
I'll go get them.
Gidip... Gidip, getireyim.
I think I'll go and get some ink and write back to them.
Gidip mürekkep bulayım da cevap yazayım.
Why don't you get the check and I'll go outside and thank them properly?
Sen hesabı öde, ben de dışarı çıkıp onlara bira için teşekkür edeyim.
I'll go get them.
Gidip alayım.
You get me out of this. I don't care how you do it, or I'll go in and tell them.
Beni kurtar, yoksa gider onlara söylerim.
They're all backed up, so... why don't you get to work on them... and then tomorrow I'll be glad... to go over the polishing procedure with you.
Hepsinin yedeği var, o yüzden istersen bugün onların üstünde çalış yarın da parlatma sürecini sana anlatmaktan zevk alırım.
I'll go back to New York and get them.
Ben bir koşu New York'a gidip getireyim.
So, uh, I left them upstairs, but I'll go get'em and then I'll come right back.
Onları yukarıda bırakmışım. Ama gidip onları alırım. Sonra hemen geri dönerim.
I'll go get them.
Gidip getireyim.
I'll quickly go through these and get them back to you tomorrow. Fine, but there's no rush.
Peki ama acele etmeyin.
- Right. Okay. You go and get them, I'll stay here with Bernie.
Eve git ve getir.
You're gonna explain to them how upset I am and they better get off their asses and start fighting soon or they'll go back to being a bunch of banana eaters.
Onlara ne kadar kızgın olduğumu açıklayacaksın. Bu savaşı bir an önce bitirmezlerse, eskiden olduğu gibi muz yedikleri ormanlara geri döneceklerini söyleyeceksin.
When we get to the Children's Home I'll tell them, otherwise you'll go to hell.
Çocuk yurduna gittiğimizde, onlara söyleyeceğim yoksa cehenneme gidersin.
Yeah, okay, I'll go get them.
Evet, tamam. Gidip, getireyim.
I'll get one of them to go there, man.
Ben birini alıp, o tarafa gideceğim.
I'll go get them.
Ben gider getiririm.
I'll go get them.
Gidip şunları getireyim.
Back at the diner. I'll go get them.
Bi koşu gidip, alayım hemen.
I'll get some men to go after them. No, let them go.
- Arkalarından gitmek için biraz adam alacağım.
Go get dressed and I'll look for them.
Sen git giyin, ben onları ararım.
I'll just go down and get them.
Ben aşağı inip onları getireyim.
I'll go get them when they call.
Aradıkları zaman, gidip alacağım.
Given enough time. I can get a list of the Sunnydale students named Warren tonight, but then we'll have to call them or go to their dorms, so we probably can't start narrowing it down till tomorrow.
Yeterince zamanım olursa, evet. Sunnydale'de yaşayan Warren adındaki öğrencilerin bir listesini bu akşam çıkarabilirim. Sonra hepsini aramam ya da yurtlarına gitmem gerekecek.
- I'll go get them.
Gidip getireyim.
I'll go back and get them, Mom.
Gidip diğerlerini getireceğim anne.
I'll go get them, you make that coffee.
Ben gidip onları getireyim, sen de şu kahveyi yap.
I'll go get them.
Onları getireceğim.
I'll just go up and get them.
Takım elbiseleri üst katta bıraktım.
You wanna leave the papers here... I'll make sure they get them and go downtown on them.
Kağıtları burada bırakırsanız onlara bırakacağımdan emin olabilirsiniz.
Let them go, I'll get your kids on the phone.
Bırak gitsinler. Çocukların telefona gelecek.
I'll just go in the back and get them for you.
Hemen arkaya gidip sizin için bir tane getiriyorum.
I'll go get them right now.
Onları geri getireceğim.
- I'll go get them.
- Ben getiririm.
In the kitchen there must be some old rags. I'll go get them.
Mutfakta eskiden kalma paçavralar vardır.
I'll go get those girls, bring them over here... and we'll have a conversation like human beings.
O kızları getireceğim... ve insan gibi sohbet edeceğiz.
- Wait in the car, and I'll go get them.
- Arabada bekle.
I'll go wake them and get dressed.
Gidip uyandırayım ve giyineyim.
i'll go 1832
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56