I'll let you two talk tradutor Turco
42 parallel translation
As if I wasn't stressed-out enough I'll let you two talk.
Yeterince stresli olmasaydım konuşmanıza izin verirdim.
And I said, Good afternoon, then she said, I'll let you two talk
ve dedim ki, İyi Akşamlar, sonra o dedi ki, ikinizin konuşmasına izin vereceğim
Oh. Oh, fine. Well, I'll let the two of you talk it over together, then.
O zaman ikinizi konuşmanız için yalnız bırakacağım.
I'll let you two talk.
Sizi bırakayım da konuşun
I'll let you two talk.
Siz ikiniz konuşun.
Well, I'll let you two talk.
Ben sizi baş başa bırakayım.
Hey, why don't I wait in the car, I'll let the two of you maybe talk in private?
Hey Vic, neden arabada beklemiyorum, özel görüşmenize izin verebilirim.
I'm sure you two have a lot to talk about, so I'll let you get to it.
Eminim sizin konuşacak çok şeyiniz vardır, dolayısıyla gecikmeden başlayın.
I'll just wait over here and let you two talk.
Siz ikiniz konuşursunuz.
I'll let you two talk, and, uh, I'll be back as soon as I know anything, okay?
Siz ikiniz, geri geldiğimde bana her şeyi anlatacaksınız, tamam mı?
I'll let you two talk first.
Önce siz konuşun.
I'll be out front... let you two talk.
Dışarıda ön tarafta olacağım sana iki çift lafım var.
I'll let you two talk.
İkinizi bırakayım da konuşun.
I'll let you two talk.
Siz konuşun.
I'll let you two talk.
Bırakayım, siz konuşun. - Teşekkür ederim.
I'll let you two talk in private.
Bırakayım da ikiniz başbaşa konulun.
I'll let you two talk.
İkinizi konuşmanız için yalnız bırakayım.
I'll, uh, let you two talk.
Bırakayım da ikiniz konuşun.
Fine. I'll let you two talk, man to man.
Pekâlâ, buyrun öyleyse siz erkek erkeğe konuşun.
So I'll let you two talk.
Gideyim de, konuşun.
Okay, I'll let you two talk alone.
Pekâlâ, ben ikinizi yalnız bırakayım.
I'll let you two talk alone.
Bırakayım da ikiniz yalnız konuşun.
I'll let you two talk.
Sizi yalnız bırakayım.
I'll let you two talk.
Ben sizi yalnız bırakayım.
I'll let you two talk.
- Ben gideyim de siz konuşun.
I'll let you two ladies talk.
Bırakayım da siz bayanlar konuşun.
Maybe I'll let you two talk.
Sizi yalnız bırakalım.
I'll just let you two talk.
İkiniz rahat rahat konuşun.
I'll let you two talk it over.
Siz ikiniz bir konuşun.
I'll let you two talk.
Seninle konuşalım diyordum.
- I'll let you two talk privately.
- Sizi bırakayım da özel konuşun.
I'll let you two talk.
- Bırakayım da siz ikiniz konuşun.
- Well, I should let you two talk, And I'll just be outside Looking into the witness protection program.
Bırakayım da siz konuşun, ben de gidip tanık koruma programını araştırayım.
I'll let you two talk.
sizi konuşmanız için bırakayım.
I'll let you two talk alone
Ikinizin yalnız konuşmasına izin vereceğim
I'll let you two talk.
Sizi sohbetinizle yalnız bırakayım.
Uh, I'll let you two talk.
Ben gideyim de siz konuşun.
I'll let you two talk.
İkinizin konuşmasına müsaade edeyim.
I'll let you two talk.
Bırakayım da konuşun.
Well... I'll let you two talk.
Bırakayım da siz konuşun.
I'll let you two talk.
Nikos, Annie nerede?
I'll let you two talk.
- İkinizin konuşmasına izin vereceğim.