I'll see to it tradutor Turco
1,293 parallel translation
I'll see to it you'll get a full report.
Raporun bir nüshasının gönderilmesini sağlarım.
All I know is that unless you do stop them, it won't matter who wins and who loses... because none of us, not a single world in 70 light-years in any direction... will live to see it.
Tek bildiğim, onları durdurmazsak kimin kazanıp kimin kaybettiğinin önemi kalmayacak, çünkü 70 ışık yıllık mesafe içerisindeki hiçbir gezegen yaşayıp da bunu göremeyecek.
I'll tell you what, you call the couch and then we'll call the couch and we'll see who it comes to.
Kanepeyi önce siz çağırın sonra da biz çağıralım. Şöyle yapalım. Kime giderse onun olsun.
And if I get it, I'll have to see her tonight.
Telefonu ben açarsam bu akşam onunla görüşmem gerekecek.
I'll see to it that you're safely delivered back to that space station of yours.
Onu göreceğim, Sizi uzay istasyonunuza güvenle teslim edeceğiz.
And if it takes me the rest of my life I will see you standing before a court-martial that'll break you and send you to a penal colony where you will spend the rest of your days growing old and wondering whether a ship full of replicators was really worth it.
Ve ömür boyu sürse de seni askeri mahkeme önüne çıkartıp kalan günlerini çoğaltıcı dolu bir geminin buna değip değmediğini merak ederek geçireceğin bir ceza kolonisine gönderilmeni sağlayacağım.
I've still got to see whether it'll power an actual unit.
Gerçek bir birim üzerinde nasıl çalıştığını görmek isterim.
Mr. Tuvix... I'm not ready to assign you to the Bridge just yet, but why don't you join the senior staff for our noon briefing, and we'll see how it goes from there.
Bay Tuvix... size Köprü'de görev vermeye henüz hazır değilim, ama bugün öğleden sonra kıdemli subaylarla yapılacak olan toplantıya katılıp, nasıl olduğunuzu orada görürüz.
- You get back to work. I'll see to it.
_ İşe geri dönceksin.Bunu yaptığını görücem
I'll see to it personally.
Ben şahsen ilgileniyorum.
I know you don't want to play, but you'll see, it's fun.
İstemediğini biliyorum. Ama göreceksin, çok eğlenceli.
But if it's clean, it'll be easier to see me when I'm on the other side of it.
Ama eğer cam temizse, diğer taraftayken beni görmeniz daha kolay olacaktır.
I'll see to it.
Ben ilgileneceğim.
I'll see to it.
İcabına bakarım.
I don't need it. It'll be an excuse to see you again.
Ona ihtiyacım yok seni tekrar görmek için bir bahanem olur.
I'll see to it that the men don't act like idiots.
Hâlâ burada çalışmana memnunum ve erkeklerin budala birer öğrenci gibi davranmalarını önleyeceğim.
- I'll see to it.
- Hallederim.
You'll tender your immediate resignation... and I'll see to it you will retain your military pension with full honors.
İstifa edeceksin. Ben de ordudan onurlu bir şekilde ayılmanı sağlayacağım.
I'll tell you how to do your job, and we'll see how you take it.
Sana işini nasıl yapacağını söylesem beğenir miydin?
You know, I'll just say that it's always gratifying to see some reward for your efforts.
Çabalarının karşılığını görmek insanı her zaman memnun eder.
And much like that empty promise to shave those shoulders I'll believe it when I see it.
Omuzlarındaki kıllarını tıraş edeceğin vaadine benzemesin. Ancak görürsem inanırım.
Since it means so much to you, I'll see what I can do.
Mademki senin için çok önemli, ne yapabileceğime bakacağım.
You'll put this on because I want to see you in it.
Bunu giyeceksin, çünkü böyle istiyorum. Hadi bakalım!
I'll bet. It's nice to see you again too.
- Seni görmek de güzel
After I kill you, I'll have to look at your brain to see if it's different... from, you know, other brains I might have seen.
Seni öldürdükten sonra, diğer gördüğüm beyinler ile arasında fark var mı yok mu diye beynine bakmak zorunda kalacağım.
The storm might have blown a window open, I'll see to it.
- Sanırım fırtına bir pencereyi kırdı. - Bir bakayım.
He'll be the first one to see it. I can already hear him screaming.
Onu gören ilk kişi olacak, şimdiden onun haykırışını duyabiliyorum.
Then one day I'll leave, get to a coast, look up, see the ocean and I'll hear it scream.
Daha sonra bir gün sahile gitmek için ayrılacağım. Bakacağım, okyanusu göreceğim ve sesini duyacağım.
We'll arrest you and I'll see to it you face the maximum penalty.
Seni tutuklayıp, en ağır cezaya verdirtmeye çalışacağım
I'll pretend not to see it.
O zaman görmezden gelirim.
I want to equip a Bradley with all the ammunition it would take into battle, fill all the fuel tanks, and hit it with a Soviet anti-tank weapon, - to see how it'll hold up.
Bradley'i cepheye götürebileceği tüm cephane ile donatmak, tüm yakıt depolarını doldurmak ve onu bir Sovyet tanksavar silahıyla vurup nasıl dayandığını görmek istiyorum.
You didn't see fit to exercise divine justice, so I'll do it my way
İlahi adaleti sağlıyor gibi görünmüyorsun, o halde ben kendi yöntemlerimle sağlayacağım.
I'll get it back to the library, see if we can determine its exact origin.
Ben bunu kütüphaneye götüreyim, bakalım geldiği yeri bulabilecek miyiz?
You're calling my bluff to see how far I'll take it.
Blöfüme cevap veriyorsun. Nereye kadar gideceğimi görmek için.
It was really nice to meet you guys, and I'll see you in school.
Sizinle tanışmak gerçekten güzeldi arkadaşlar. Okulda görüşürüz.
Listen to me, you patronizing, double-dealing four-flusher, you will finish what you started, or I'll see you behind bars, I swear it. Faye... Don't "Faye" me.
Şimdi dinle, seni küstah, ikiyüzlü palavracı, başladığın şeyi bitireceksin yoksa yemin ederim ki parmakların arkasından seyrederim seni.
If I'm gonna recommend this car I need to see that it'll handle my daily routine.
Bu arabayı tavsiye edeceksem günlük programıma uyup uymadığına bakmalıyım.
But I'll be the first of my kind to see it.
Ama bunu görmeyi başaran türümün ilki olacağım.
Come, and I'll see to it.
Gelde ona bir bakayım.
And my curse is knowing that i'll be there to see it.
Benim lanetim ise bunu görmek olacak.
You know, maybe I'll go and explain it all to my good friend in the Gestapo and he'll see the funny side of it and we'll have a good laugh about it.
Belki gidip, herşeyi Gestapo'daki iyi dostuma açıklarsam işin komik yanını görür ve bir güzel güleriz.
I'll tell you what. Let me book you some colleges now then I'll take the special and show it to people and see if anybody wants to buy it.
Bak sana ne diyeceğim şimdi sana bir kaç iş ayarlayayım ve sonra programını tanıtırım.
I'll see to it.
Ben de seyredeceğim.
I'll see to it immediately.
Ben hemen halletmeye gidiyorum.
And I won't get to see it'cause I'll be in the woods!
Ve ben göremeyeceğim çünkü ormanın içinde olacağım.
Tomorrow, I'll be leading actor, you guys want to see it, right?
Yarın, başrolde ben olacağım, izlemek istiyorsunuz değil mi?
I'll see them at home to make it easier.
İşi kolaylaştırmak için bu kez evlerinde göreceğim.
I trust you'll see to it that all goes well.
Herşeyin yolunda gitmesini sağlıyacağına inanıyorum.
The letter'F'. If you don't turn in your project, I'll see to it that you fail this course.
Eğer projeni teslim etmezsen, seni bu dersten bırakırım.
I'll see to it
Gidip bir bakayım.
I'll see to it that no more harm comes to you.
Size zarar gelmemesini sağlayacağım.
i'll see you at the office 23
i'll see you tomorrow 755
i'll see you in a bit 84
i'll see you on the other side 38
i'll see you later 1586
i'll see you then 326
i'll see you soon 561
i'll see you in hell 38
i'll see what i can do 667
i'll see you there 345
i'll see you tomorrow 755
i'll see you in a bit 84
i'll see you on the other side 38
i'll see you later 1586
i'll see you then 326
i'll see you soon 561
i'll see you in hell 38
i'll see what i can do 667
i'll see you there 345