I'll tell you something tradutor Turco
1,273 parallel translation
And I'll tell you something else, that self-pity won't get you nowhere.
Ayrıca kendine acıyarak bir yere varamazsın.
I'll tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim.
But I'll tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim.
I'll tell you something, CJ, right now.
Sana bir şey söyleyeceğim CJ, şimdi.
I'll tell you something.
Şöyle söyleyeyim.
And I'll tell you guys something, you gotta get off the street,'cause the cops know the guys that hit The Battery will be coming through here.
Ve size şunu söyleyeyim, sokaklarda pek görünmeyin çünkü polis, Battery'i alt üst edenlerin bu tarafa geldiğini biliyor.
I'll tell you something.
Bak ne diyeceğim?
I'll tell you something and then I'd appreciate it if you leave.
Sana bir şey söylerim ama sonrasında çıkarsan müteşekkir olurum.
I'll tell you something! I am insulted!
Size bir şey söyleyeyim mi, aşağılandım.
Well, I'll tell you something.
Bak sana bir şey diyeyim.
I'll tell you something. In the business world some of them think you're crazy.
Üzgünüm ama iş dünyasında bazıları senin kaçık olduğunu düşünüyor.
In confidence between us, Professor, I'll tell you something.
Aramızda kalsın, size bir şey söyleyeceğim profesör.
I'll tell you something...
Bak ne diyeceğim...
I'll tell you, that's fascinating, that's really something.
Sana söyleyeyim, bu büyüleyici. Bu gerçekten öyle birşey.
- I'll tell you something, Jules.
- Sana şunu söyleyeyim, Jules.
- I'll tell you something.
Sana fikrimi söyleyeyim.
I'll tell you something too.
Ben de sana bir şey söyleyeceğim.
I'll tell you something else.
Size başka birşey söyleyeyim.
I'll tell you something about yourself.
Sana bir şey söyleyeceğim.
I'll tell you something.
Bir şey diyeceğim.
I'LL TELL YOU SOMETHING. THAT GIRL IS TROUBLE.
Sana bir şey söyleyeyim mi, bu kız sana bela getirecek.
But I'll tell you something, kiddo.
Ama sana bir şey söyleyeceğim, evlat.
I'll tell you something.
Sana bir şey söyleyeceğim.
I'll tell you something else.
Size bir şey daha söyleyeceğim.
I'll tell you something else, I'm not only a fucking Irishman, I'm I'm a fucking Viking.
Sana şöyle söyleyeyim, ben sadece kahrolası bir İrlandalı değilim aynı zamanda kahrolası bir Viking'im ben.
I'll tell you something, but you must swear on your mother's good name you won't tell nobody.
Sana bir şey söyleyeceğim, ama annenin şerefi üstüne yemin et... kimseye söylemek yok.
I'll tell you something.
Size bir şey söyleyeyim.
Horse is going through some tough personal problems, getting married or something like that, so I'll tell you what.
Atın biraz sorunları varmış evlenmesi mi ne gerekiyormuş.
I'll tell you something.
Size bir şey diyeyim!
But, I'll tell you something.
- Ama sana bir şey söyleyeyim.
Well, I'll tell you something.
Bak, sana bir şey söyleyeyim mi?
I'll tell you something :
Sana birşey diyeyim :
- Hey, kid. - I'll tell you something, Nick.
İşte sen busun.
Well, I'll tell you something.
- Öyle.
I'll tell you something else. You know, you shouldn't be allowed to get anywhere near anything with wheels, because you are, by far, the worst, the most dangerous, the most maniacal driver I've ever seen.
Senin motorlu araç kullanmana izin verilmemeli çünkü sen bugüne dek gördüğüm en kötü, en tehlikeli.
I'll tell you something, chiefie.
Sana bir şey diyeyim mi, şef.
WELL, I'LL TELL YOU SOMETHING YOU DON'T KNOW ABOUT MOM.
Annen hakkında bilmediğin bir şey söyleceğim.
I'll tell you something.
- Sana bir şey söyleyeyim.
I'll tell you something free of charge... every man has his price.
Boş versene, Cyril. Sana bedava bir şey söyleyeyim. Herkesin bir fiyatı vardır.
'Ere, Cyril, I'll tell you something.
Hey, Cyril sana bir şey söyleyeyim mi?
I'll play something, and each of you will tell me what she sees... In the picture above the piano.
Ben bir şeyler çalacağım ve her biriniz piyanonun üstündeki resimde ne gördüğünü bana söyleyecek.
Let me tell you two stupid motherfuckers something. I don't want to get another phone call like this, because if I do I'll get on a fuckin'plane, and I'm gonna blowtorch the both of you. Do you understand?
- Size şu kadarını söyleyeyim geri zekalılar... bir daha beni arayıp böyle bir şey söylemeyin, yoksa uçağa atladığım gibi gelip sizi kızartırım.
I'll tell you something.
Sana birşey göstereceğim.
But I'll tell you something.
- Sana bir şey söyleyeceğim.
I'll tell you something else - and I remember this like it was yesterday - when I was 10, my old man was laid off again, comes home and says,
Sana birşey daha söyleyeceğim - ve bunu dün gibi hatırlıyorum. " 10 yaşındayken, babam yeni işten atılmıştı, eve gelip,
I'll tell you how I feel about it. I think if you steal something, they oughta cut your hands off.
Nasıl düşündüğümü söyleyeyim, onu haksız buluyorsanız hiçbir işe bulaşmayın.
Then I'm not going, and I'll tell you something else.
O zaman gitmiyorum. Sana bir şey daha söyleyeceğim.
Guys, I'll tell you, if I had eaten something in the last 48 hours,
Yapma Al. Bud'ın senin sahip olamadığın her şeye sahip olmasını istemiyor musun?
I don't care if it's breakfast, lunch or dinner, I want it hot. I'll tell you something else.
Kahvaltı, öğle veya akşam yemeği, hangisi olduğu umurumda değil ama sıcak olmasını istiyorum.
I'''LL TELL YOU SOMETHING, THOUGH.
Size birşeyler anlatmaya çalışıyorum, düşünün.
Well, we can't do something that you want, and I'll tell you why.
Sizin istediğiniz bir şey yapamayız,
i'll tell you something else 38
i'll tell you later 223
i'll tell you 1171
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27
i'll tell you later 223
i'll tell you 1171
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27