English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll tell you what it is

I'll tell you what it is tradutor Turco

160 parallel translation
But you tell me what it is, and I'll figure out the profit.
Siz bana miktari söyleyin, ben kari hesaplarim.
It's none of your business, but since we're what you call "partners in crime" I'll tell you that the firm of Bannister Grisby is insured against the death of either partner.
Bu seni ilgilendirmez, ama biz "suç ortağı" olduğumuza göre... sana söyleyeyim, Bannister ve Grisby şirketi sigortalı. Ortaklardan birinin ölümüne karşı.
I'll tell you what it is! A prickly pear!
Bir kraliçeye hiç yakışmıyor!
I'll tell you what it is ; it's what natives use to poison their arrows
Kızılderililer bunu zehirli ok yapmak için kullanırmış. Gérard, bu çok berbat kokuyor!
Just tell me what it is, and I'll take care of it for you.
Ne olduğunu söyle, ben hallederim.
I'll tell you what. I think it is our way... if we will keep in favor with the king to be her men and wear her livery.
Ben derim ki, madem Kralın gözüne girmenin yolu o kadına yaranmaktan geçiyor, o zaman biz de onun adamı olalım, onun kıyafetini giyelim. *
Some day, I'll tell you what it is.
Bir gün, sana bunun ne olduğunu anlatacağım.
We're just about to close, but for you, tell me what it is you like... and I'll see to it personally.
Kapatmak üzereydik ama seninle bizzat ilgilenirim.
- Well, I'll tell you what get a police and have me arrested! - That's what it is!
- Polis çağır ve beni tutuklat.
I'll tell you my name, what good is it to you?
Sana ismimi söyleyeyim, ne işine yarar ki?
I'll tell you what I think it is.
Ne düşündüğümü söyleyeyim.
I'll announce what secret it is to look for and give you a clue... which will tell you what to do and where to go on shore.
Hangi sır için bakacağınızı açıklayacağım ve size ipucu vereceğim... Ne yapacağınızı ve kıyıda nereye gideceğinizi bu açıklayacak.
Man, I'll tell you, that's just what it is.
Burada olan sadece bu.
I'll tell you what it is.
Çocuklar, bensiz ne yapardınız acaba?
All it means is cooperation, and that's what's important, cos I'll tell you if we don't sort out something - and soon-all that all that bloody mess up there will be the only options left.
Her şey işbirliği yapmana bağIı ve en önemlisi de bu çünkü sana şunu söyleyeyim eğer yakın bir zamanda bu işi halletmezsek şuradaki tüm o saçmalıklar geriye kalan tek seçeneklerin olacak.
I'll tell you what Christmas is, it's just another work day.
Size Noel'in ne olduğunu söyleyeyim, sıradan bir iş günü.
If you'll tell me what language "fiddle-de-dee" is, I'll tell you the French for it.
Eğer bana "fiddle-de-dee" nin hangi dilde olduğunu söylerseniz size onun Fransızcasını söylerim.
I'll tell you what I think it is, Fred.
Sana ne düşündüğümü söyleyeyim Fred.
- Yeah, it is? Well, I'll tell you what. When we get to LA, you can tell the prison psychiatrist all about it.
Bunları Los Angeles'a vardığımızda hapishane psikiyatrına anlat.
You call me whenever you want, I'll tell you what time it is.
Ne zaman istersen beni ara, saatin kaç olduğunu söylerim.
You know what it is, I'll tell you.
Şöyle açıklayayım.
Yes, it is, when that big red snatcer's comin'right up against your face, like a freight train it's pretty hard to paint and I'll tell you what.
Koca kırmızı amcık suratına doğru yük treni gibi gelirken resim yapmak epeyi zordur ve sana bir şey diyeyim ;
No, Mother, it's not. I'll tell you what it is.
Fleischman!
I'll tell you what it is.
Ne olduğunu söyleyeyim.
Tell you what, it is an imposition on my schedule... but I'll take you under my wing and fill gaps in your education.
Bak ne diyeceğim. Her ne kadar yoğun programıma fazladan yük bindirecek olsa da seni kanatlarımın altına alacağım ve eğitimindeki boşlukları yamayacağım.
Tell me what it is and I'll order it for you. lf it exists l'll get it.
Ne istediğini söyle senin için getirteyim. Biraz zaman alabilir fakat öyle bir şey varsa bulurum.
I'll tell you what day it is.
Ben söyleyeyim.
- Bull. No, I'll tell you what it is, a repeated pattern. They're looping a message.
Ne olduğunu söyleyeyim, tekrarlanan bir kod bir mesaj geçiyorlar.
You tell me what it is you want and I'll bring it out to you.
Neyi istediğini söyle sana onu getireyim.
I'll tell you what... How much is it?
- Söylesene bana kaça satarsın?
I'll tell you what. Let me book you some colleges now then I'll take the special and show it to people and see if anybody wants to buy it.
Bak sana ne diyeceğim şimdi sana bir kaç iş ayarlayayım ve sonra programını tanıtırım.
I'll tell you what it is.
Ne olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell you what it is.
Ne olduğunu söyleyeyim :
I'll tell you what it is.
Sorun apaçık ortada. Sınıf ayrımı.
I'll tell you what it is.
Ne olduğunu ben söylerim.
No, I'll tell you what the thing is. You assume I didn't watch it.
Sen filmi seyretmediğimi var sayıyorsun.
This magical mystery crap is your specialty, ot mine, you just tell me what to do, and I'll do it!
Bu büyülü gizemli zırva senin uzmanlık alanın, benim değil. sadece bana ne yapacağımı söyle, ben de yapayım!
Okay, I'll tell you what, here is my card, in case she changes her mind when she sees it's lucy stone.
Tuvaletinizi kullanabilir miyim? - Çalışmıyor. Ama bardak verebilirim.
I'll tell you what it is.
Size anlatayım.
If you tell me what he's saying is not true, I'll believe it.
Eğer doğru olmadığını söylersen, sana inanacağım.
I'll tell you what it is... but you have to promise that you won't judge me.
Size ne olduğunu söyleyeyim... ama beni yargılamayacağınıza sör vermelisiniz.
All right, I'll tell you what it is.
Sana ne olduğunu söyleyeyim.
You know, I'll tell you what it is.
- Asıl sorunu söyleyeyim mi?
I'll tell you what it is.
Ben size söyleyeyim.
I'll be happy to run his DNA again for you. But I don't have to tell you what a long shot it is. I mean, it came up a perfect match.
Bak, senin DNA testini yeniden yaptırmaktan mutlu olurum... ama bunun ne kadar uzun süreceğini söylememe gerek yok.
Don't tell me you don't know what a Snap Cup is? OK, I'll explain it.
Bana sakın Çıt Kupanın ne olduğunu bilmediğinizi söylemeyin?
I'll tell you what it is I've always got the feeling that your folks... are not very happy with our marriage. That's how I feel They probably think that if you had got married to Sameer... he could have given you everything that I haven't been able to
sana ne olduğunu söyleyeceğim her zaman ailenin bizim evliliğimizden dolayı mutlu olmadıklarını hissediyordum öyle hissediyorum onlara göre belki de Sameer'le evlenmiş olsaydın benim veremediğimi o verebilirdi bu doğru, konu sadece itibar meselesi değil
I'll tell you what the matter is The truth is that the two of you have made a fool out of me All I want to know is why you did it?
ne olduğunu sana söyleyeceğim gerçek şu ki, siz ikiniz beni salak yaptınız bilmek istediğim, neden öyle yaptın?
Wendy, I can't discuss an ongoing case but what I can tell you is if we're going to get this guy, it'll be because of what you're giving us right now.
... polisse benim üstümü arıyor. - Wendy, açık bir davayla ilgili bilgi veremem. Ama bu adamı yakalayacaksak senin şimdi verdiklerinle yakalayacağımızı söyleyebilirim.
Boy is he a prize. All right I'll tell you what. Let's send the money to the lab, and see if we can get some fingerprints off it.
Parayı laboratuvara gönderip üstünde parmak izi arayalım.
I'm sure I'll know it when you tell me what it is.
Eminim sen söylediğinde, zaten bildiğim için hatırlayacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]