I'm an angel tradutor Turco
285 parallel translation
If I had the wings of an angel!
Melekler gibi kanatlarım olsa.
I won't, but I've saved some chicken livers for you. Oh, you're an angel.
Evlenmeyeceğim, ama senin için biraz tavuk ciğeri ayırdım.
There's a young man hid with me, and in comparison with him, I'm an angel!
Benimle saklanan genç bir adam var. Ve ona kıyasla bir melek sayılırım.
Well, you look about like the kind of an angel I'd get.
Tam benim sahip olacağım meleğe benziyorsun.
That's why I'm an Angel Second Class.
Bu yüzden 2. sınıf bir meleğim.
I don't know whether I'd like it very much being seen around with an angel without any wings.
Kanatsız melekle ortalıkta görünmekten hoşlanacağımı sanmıyorum.
- Who are you? - I'm an angel.
- Sen kimsin?
- I'm an angel.
- Bir meleğim.
For some reason I imagined this jealous young lady to be an angel.
Neden bu kıskanç küçük hanımın bir melek olduğunu düşündüm?
I'm as happy as an angel!
Bir melek kadar mutluyum!
They must be appointed in Spain, because I don't know of anybody ever getting elected whose mother was not an angel
Anlaşılan Ispanya'da işler farklıydı. Annesi melek olmayan birisinin seçimi kazandığına hiç rastlamamıştım.
Listen, virge, I'm gonna find me an angel, a real hootenanny of an angel.
Bak Virge, kendime bir melek bulacağım, Meleklerin alasını.
When I saw you in Cato, I thought I was seein'an angel, and you haven't changed.
Sizi Cato'da gördüğümde, melek gördüğümü sanmıştım. Hiç değişmemişsiniz.
I recognised the voice of an angel.
Bir meleğin sesinin farkına vardım.
And I'm sure she's an angel.
Eminim melek gibi biridir.
No idea, but I'm not an angel.
ama ben bir melek değilim.
I'm not an angel.
Ben melek değilim.
I'm as happy as an angel!
Melek gibi mutluyum!
I was convinced this porcelain old man was an angel of the Lord... perhaps even Christ himself.
Bu beyaz suratlı yaşlı adamın meleklerin lordu olduğunu hemen anlamıştım zaten. Belki de İsa'nın ta kendisiydi.
I must look for an angel... who would come from paradise.
Cennetten gelen bir melek aramalıyım.
I'm not an angel in heaven.
Ben cennetteki bir melek değilim.
You tell the boys that I'll find us an angel who will make us proud to have her in the show.
Çocuklara söyle, melek gibi bir kız bulacağım. Onu gösteriye katmaktan gurur duyacağız.
She thinks Paula is an angel and I'm the devil in disguise.
Ona göre Paula bir melek, ben de kılık değiştirmiş şeytan.
If you thought I was such an angel, maybe you should never have bothered with me.
Melek gibi biri olduğumu düşündüysen eğer, belki de benim zamanımı boşuna almamalıydın.
I'm as happy as an angel.
Bir melek kadar mutluyum.
I met this girl... looked like an angel.
Bir kızla tanıştım... Melek gibiydi.
I'm a bitch and you're an angel, no matter what.
Ben cadıyım sen de meleksin değil mi?
That means I'm gonna be an angel!
Bunun anlamı ben bir melek olacağım!
I think we've found ourselves an angel.
Sanırım kendimize bir melek bulduk.
Remember, I'm like this angel on your shoulder.
Anımsa, ben omuzundaki melek gibiyim.
I believe an angel saved my life.
Hayatımı bir melek kurtardı.
Sam, old friend, I should find such an angel of mercy.
Sam, eski dostum, öyle bir merhamet meleği bulmalıyım.
I've made him an angel cake.
- Hayır! - Ona melek otlu kek yaptım.
June appeared like an angel, and I offered her a fool's faith.
June bir melek gibi karşıma çıktı. Bense ona inanmayacak kadar salaktım.
I'm going to be an angel.
Bir melek olacağım.
I'm as happy as an angel, I'm as merry as a schoolboy.
Bir melek kadar mutluyum. Bir çocuk gibi neşeliyim.
I thought you was an angel.
Seni melek sanmıştım.
One night, I watched Doña Querida... at the window in her slip... and noticed, for the first time... how a woman's underclothing barely touches her skin... how it rides on a cushion of air as she moves... how the silk floats about her body... brushing her flesh like an angel's wings... and I understood how a woman must be touched.
Bir gece, Doña Querida'yı pencerede kombinezonu içinde izledim ve ilk defa fark ettim bir kadının iç çamaşırının nasıl tenine pek az dokunduğunu hareket ederken rüzgarda nasıl süzüldüğünü bir meleğin kanatları gibi bedenine değerek vücudunda ipeğin nasıl hareket ettiğini ve bir kadına nasıl dokunulması gerektiğini anladım.
Meanwhile, I spent my last cent on an angel.
Bu arada son paramı da bir melek için harcadım.
She thinks I'm an angel... come to take her home.
Benim, onu alıp evine götürecek... bir melek olduğumu düşünüyor.
Why? I'm an angel.
Neden?
I'm not an angel!
Ben melek değilim!
I think of you as an angel.
Seni bir melek olarak hatırlayacağım.
I swear it, now I'll be an angel.
Yemin ediyorum : Şu andan sonra melek gibi olacağım.
"I always thought there was an angel... "... watching over me
Ben her zaman beni gözleyen bir melek olduğuna inanırdım.
I just met an angel from Portugal, here in my house.
Biraz önce, Portekizli bir melekle tanışmıştım. Burada, kendi evimde.
Chris, I met an angel.
Chris, bir melekle karşılaştım.
I'm an angel.
Ben bir meleğim.
I've got an angel?
Meleğin var mı?
I'm telling you, I am looking for the face of an angel. You have the face of an angel.
İnan bana şu anda bir meleğin yüzüne bakıyorum.
Look, Faith, all the Angel issues are still kind of with me, so if you don't mind I'd rather not.
Faith, Angel'la olan anılarım hâlâ mahrem. Sakıncası yoksa anlatmamayı tercih ederim.
i'm an accountant 23
i'm angry 120
i'm andy 36
i'm an actor 97
i'm an alien 23
i'm an engineer 34
i'm an only child 57
i'm an american 72
i'm an architect 38
i'm an astronaut 23
i'm angry 120
i'm andy 36
i'm an actor 97
i'm an alien 23
i'm an engineer 34
i'm an only child 57
i'm an american 72
i'm an architect 38
i'm an astronaut 23