I'm asking you to leave tradutor Turco
86 parallel translation
I'm just asking you to please respect that and leave me the hell alone.
Bu kararıma saygı duymanızı ve peşimi bırakmanızı istiyorum.
I'm not forgetting that I am proprietor of this place and as proprietor of this place I am politely asking you to leave, sir.
Bu işletmenin sahibi olduğumu hatırlatıyor ve... sizden nazikçe buradan gitmenizi istiyorum, efendim.
- I'm asking you to leave.
- Gitmenizi istiyorum.
I'm asking you to leave The Furies once and for all.
Size The Furies'i terketmenizi öneriyorum ilk ve son kez.
I'm asking you to leave, Mr. Graham!
Sizden burayı terk etmenizi istiyorum Bay Graham!
It's because of Victor that I'm asking you to leave.
Zaten Victor yüzünden gitmenizi rica ediyorum.
I want to make it perfectly plain, Major. That there's no question whatever of my asking you to leave this hotel.
Şunu açıkça belirtmek isterim ki Binbaşı bu otelden gitmeniz için bir talepte bulunmadım.
You know Joe isn't asking me to give it up, and I'm not going to leave.
Biliyorsun Joe okuldan ayrılmamı istemiyor, göreceksin her şey eskisi gibi kalacak.
I'm not asking you to leave him, cos I know that's not fair.
Senden onu terk etmeni istemiyorum çünkü adil olmadığını biliyorum.
I'm not asking you to leave.
Sana git demiyorum.
For the last time, I'm asking you to leave!
Son kez söylüyorum, gidin buradan!
I'm asking you to leave, ella.
Senden gitmeni istiyorum Ella.
ella, I'm asking you again to leave.
Ella, sana bir kez daha gitmeyi öneriyorum.
I'm asking you to leave.
Rica ederim bayan, çıkın lütfen.
Frasier, I'm asking you to leave with me now.
Frasier, şimdi benimle gelmeni istiyorum.
- l'm asking you to leave or I'll...
- Senden gitmeni istiyorum, yoksa...
I'm asking you to leave!
Senden gitmeni istiyorum!
I'm asking you to leave him alone.
Onun yakasını bırak.
I'm asking you to leave.
Gitmeni istiyorum.
So I'm not asking. I'm telling you, you need to leave.
O yüzden rica etmiyorum, söylüyorum, gitmeniz gerek.
Woogie, I'm asking you to leave.
Woogie gitmeni istiyorum.
I'm asking you to leave, sir.
Derhal gitmelisiniz bayım.
- I'm asking you to leave.
- Senden gitmeni istiyorum, lütfen.
I hope you're not asking me to leave.
Umarım şimdi de çıkmamı istemezsin.
A wonderful girl loves me, but I need to know if it's me she loves or just what you worms have made of me. So I'm asking you to leave.
Harika bir kız beni seviyor, ama sevdiği ben miyim yoksa siz kurtların bana yaptığı halim mi bilmem gerekiyor.
I'm asking you to leave the table, now.
Senden masayı terketmeni istiyorum, hemen.
But I'm asking you not to leave Father alone.
Ama sana babamı yalnız bırakmamalıyım diyorum.
If I'm asking you to leave, I must have a good reason.
Eğer sana ayrılacağımı söylersem iyi bir nedenimin olması gerekiyor.
I can't leave without knowing there's a way to save my house... so I'm just asking you to take five minutes and think of something... anything, that I can do to get this money.
- Hayır, ciddiyim. Evimi kurtarmanın bir yolu olduğunu bile bile buradan ayrılamam. Beş dakika düşünmenizi ve bu parayı alabilmem için bir yol bulamanızı istiyorum.
NOW I'M ASKING YOU TO LEAVE. YOU WANT SOME?
- Biraz ister misin?
I'm asking you not to leave.
Beni bırakmayacağını anlamak istiyorum.
For right now, I'm asking you to leave.
Ama şimdi gitmeni istiyorum.
You're asking me to leave the only thing I've ever done.
Hayatta yaptığım tek işi bırakmamı istiyorsun.
I'm not asking you to leave him because I know that's not fair.
Senden onu terk etmeni istemiyorum çünkü adil olmadığını biliyorum.
Well, I know that this is gonna sound strange, but I have... I can... I'm asking you to consider the possibility that when people die they don't always leave.
Biliyorum bu çok garip... ama benim... ben... insanlar öldüğünde öbür tarafa geçmediklerini düşünün... her zaman geçmiyorlar.
Look, I'm asking you to leave. Ted, you'll get over this. I already have.
- Kibarca gitmeni istiyorum.
The only thing I'm asking you guys to leave on the table is what's right.
Sizden tek istediğim şey, doğru olanı yapmanız.
I only have a few hours left. I'm respectfully asking you to leave.
Nazikçe artık gitmenizi istiyorum.
We can't take this much! Just take it. I'm asking you to leave your home.
Bu olduğu zaman, gökyüzündeki bulutlar kaybolur ve kuraklık başlar.
- I'm asking you to leave.
- Gitmeni rica ediyorum.
- This is the last fucking time I'm asking you to leave!
- Sana son defa git diyorum!
I'm asking you to leave.
Gitmeni rica ediyorum.
I'm asking you to leave.
Senden gitmeni istiyorum.
I'm asking you to leave now or I'll call security.
Şimdi sizden gitmenizi istiyorum yoksa güvenliği çağıracağım.
Are--are you asking me to leave scotty at home?
Bana Scotty'i yanına alma mı diyorsunuz?
I'm not asking you to leave, Jack.
Senden gitmeni istemiyorum, Jack.
I'm simply asking you to leave this man alone.
Sadece adamı rahat bırak diyorum.
I ; m asking you, begging you, not to write to me, to leave me alone. Leave me in peace.
Rica ediyorum, sana yalvarıyorum artık bana yazma, beni rahat bırak.
John, I'm asking you nicely to just leave before I take this knife and I stab you in the heart.
John, şu bıçağı alıp kalbine saplamadan senden güzelce gitmeni istiyorum.
- I'm asking you to leave
- Senden gitmeni istiyorum.
I'm asking you nicely to leave.
Senden, kibarca gitmeni istiyorum.