English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm bored

I'm bored tradutor Turco

2,592 parallel translation
I'm bored stiff.
Çok sıkıldım.
I'm bored.
Çok sıkıldım.
I'm bored of me.
Kendimden sıkıldım.
Can I be bored when I have you?
Senin yanındayken nasıl sıkılırım?
I got bored waiting.
Beklemekten canım sıkıldı.
I'm glad you weren't bored.
Canınızın sıkılmamasına memnun oldum.
Well, with the economy and everything- - okay, I'm bored already.
Ekonomiyle uğraşıyorum. Her türlü- - Tamam, şimdiden baydı.
I spend a lot of time thinking about the universe, But I never get bored.
Evren hakkında düşünerek çok zaman harcadım ama hiçbir zaman sıkılmadım.
I'm never bored.
- Asla sıkılmadım.
Because I'm bored.
Çünkü sıkıldım.
I was bored, okay?
Sıkıldım, oldu mu?
because I was bored.
Canım sıkıldı.
So from now on when I'm bored, I can still ask you out, right?
Sıkıldığımda "dışarı çıkalım mı?" diyebilirim, değil mi?
I get bored.
Sıkıldım.
I'm sure he's bored. Look, don't police my son.
Bak, oğluma polislik yapma.
Well, just easily bored, I suppose.
Sanırım çabuk sıkılıyorum.
I'm so bored,
Çok sıkıldım.
I think about it when I'm bored or when I'm bored of being a mom, or when he's just boring.
Bunu sıkıldığımda, anne olmaktan sıkıldığımda ya da o sıkıcılaştığında düşünüyorum.
Sometimes more if I'm bored.
Sıkılırsam daha çok.
I'm bored, okay?
Sıkıldım tamam mı?
Sorry, I just... I get kind of bored.
Üzgünüm, ben sıkıldım.
Oh, I am so bored.
Çok sıkıldım.
You look bored. Nah. That's just how I look when I'm listening to music.
Müzik dinlerken öyle görünüyorum.
I'm just bored, and you amuse me.
Canım sıkıldı, hem seninleyken eğleniyorum.
In fact, I'm a little bored.
Aslında biraz sıkıldım.
I got bored hanging around Addison's.
Addison'ın etrafında gezinmekten sıkıldım artık.
I'm bored of arguing with you.
Seninle tartışmaktan sıkıldım.
I'm getting bored.
Sıkılmaya başladım.
I've never got bored with the way he looks, the way he thinks, what he says, the fact that I can introduce new...
Bakış şeklinden, düşünme tarzından, söylediklerinden hiç bıkmadım. Ve ona yeni bir deneyim yaşatabileceğim gerçeğinden...
After mastering the art of agriculture I've grown bored with it, hence its neglect.
Ama tarım sanatında ustalaştıktan sonra sıkıldım. İlgilenmedim daha da.
I got bored with the porn on my computer.
Bilgisayarımdaki pornolardan sıkıldım.
I don't know if I'm hungry or bored.
- Acıktım mı yoksa sıkıldım mı anlayamadım.
I said, I don't know if I'm hungry or bored.
Acıktım mı yoksa sıkıldım mı anlayamadım diyorum.
Daddy, I'm bored.
Baba, sıkıldım.
I'm bored, I'm putting them in order.
Sıkıldım, düzenliyorum.
I'm very bored.
- Bayağı sıkıldım.
- I'm bored as shit, man.
- Çok sıkıldım ya
The girls at the sorority house are on break and I got nothing to do. I am bored as shit.
Yurttaki kızlar geldi de ve yapacak bişeyim yok sıkıldım
God damn, I'm bored.
Kahretsin sıkıldım
Well, I'm bored, because Brian is upstairs marking papers... on a Friday.
Sıkıldım, çünkü Brian, üst katta sınavları okuyor... hem de bir cuma gününde.
I'm so bored too, if you have any good stuff, please let me know.
Benim de canım sıkkın, eğer bir derdin varsa bana anlat.
I'm bored
Sıkıldığımı ben söyledim.
No, I'm just bored.
Hayır, sadece sıkıldım.
I'm bored.
Sıkıldım.
If I'm really bored... I'll come visit you.
Çok sıkılırsam ziyaretine gelirim.
Do I look that bored to you?
O kadar boş bir insan mıyım ben?
I started feeling bored of you.
Senden sıkılmaya başlamıştım.
Willi, I am already bored with these practice attacks.
Willi, bu eğitim saldırılarından sıkıldım.
I was bored and jealous.
Kıskandım ve bunaldım.
I'll get bored.
Sıkıldım.
I'm disgustingly bored.
Çok sıkıldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]