English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm doing that

I'm doing that tradutor Turco

6,015 parallel translation
- No I'm not doing that.
- Hayır. Bunu yapmayacağım.
I'm not doing that.
Bunu yapmayacağım.
That's how I'm doing.
Çok iyiyim.
Yeah, sorry, I got distracted with that, uh, off-the-books thing we're doing.
Evet, pardon. Yaptığımız şu kayıt dışı iş dikkatimi dağıttı.
I'm doing the same course that you did.
Senin yaptığını yapıyorum.
I'd stand a better chance of doing that if you'd help me get my husband back.
Kocamı geri almama yardım ederseniz bunu yapmak için daha iyi bir şansım olur.
happy that I was doing something that'll piss him off.
Onu kızdırmak bir şeyler yaptığım için mutluydum.
No way I'm doing this if I hadn't replaced that lung.
Eğer o ciğer değişmeseydi bunu yapmamın imkânı yoktu.
But I'm doing a lot of thinking about what it's meant to pay for this war with people that I love.
Ama sevdiğim insanlarla bu savaş uğruna feda etmem gerekenlerin hesabını yapıyorum.
I'm not doing that, and this deal guarantees it.
Ben bunu yapmayacağım ve bu anlaşma da bunun garantisi.
No way I'm not fucking doing that
Hayır, ben bunu yapmıyorum.
I'm not doing that in here.
- Burada öyle bir şey yapmam.
That's exactly what I'm doing. Daddy thinks I don't know, but I do. Mommy's dying, isn't she?
- Babam bilmediğimi sanıyor ama biliyorum annem ölüyor değil mi?
And now that I'm doing the job alone, I get the full 1500.
Artık işi tek başıma yaptığıma göre 1500 dolar benim olur.
So the next time that you want to come in here and tell me what I'm doing wrong you are welcome to keep it to yourself.
Bir dahaki sefere kapımı çalıp da bana neyi yanlış yaptığımı söylemek istersen kendine saklaman çok daha iyi olur.
That's why I'm doing the performance reviews.
Performans değerlendirmelerini bu yüzden yapıyorum.
I mean, do I start with that first, or should I maybe be doing...
Yani önce dolduracak mıyım... yoksa başka bir şey yapmam...
- That's what I'm doing.
- Ben de öyle yapıyorum.
It's just that I've been so distracted with my school studies and doing my hair just right for you.
Ödevlerimi bitirip saçlarımı senin istediğin gibi yapmak dikkatimi dağıtmış da o yüzden.
Well, I'm just buying a wine opener as part of a good deed that I'm doing.
- Hayırlı bir iş için tirbuşon almaya geldim.
- Yeah, I'm doing that too.
Evet onu da yapıyorum.
I'm not doing that.
Yapmayacağım.
That's all I'm doing.
Benim bütün yapacağım bu.
I don't need watching over, if that's what you're doing.
Yaptığın şey buysa kollanmaya ihtiyacım yok.
Well, then I'm definitely dragging that outhouse with me'cause I'm not doing my business in the dirt.
Yani, ben kesinlikle şu tuvaleti yanımda taşırım... çünkü ben işimi toprağa yapmam.
But it turns out, that's exactly what I was doing.
Ama aslında tam olarak yaptığım buydu.
Never doing that again, am I?
Bir daha bunu asla yapmayacağım.
I'll remind you that I'm only doing this as a favor to Deaton.
Deaton'ın hatrına size yardımcı olduğumu unutmayın.
Whoops. I'm always doing that.
Bunu hep yapıyorum.
But that is not what I'm doing now.
Ancak şu an yaptığım bu değil.
That's what I was doing in town. Heading to the recruitment office to see Sergeant Ivey.
Şehirde yaptığım buydu işte Çavuş Ivey'le görüşmek için askerlik şubesine gitmek.
I'm not doing that again.
Bir daha yapmayacağım.
Decent, that's what I'm doing,'cause I'm decent.
Edepli. Bende öyle yapacağım. Çünkü ben edepli biriyim.
I told you I would support you as long as I believed that you were doing the right thing.
Doğru şeyi yaptığına inandığım sürece seni destekleyeceğimi söylemiştim.
Does this mean that I'm not gonna be doing the catering for the wedding?
Bu düğünde yiyecek işini yapamayacağım anlamına mı geliyor?
Why would I be doing that?
Niye öyle bir şey yapayım ki?
I've been doing that my whole life.
- Ben bunu hayatım boyunca yaptım.
You will get to raise your daughter, and I will channel the magic that has been promised to me, and in so doing, I would help hope to hone her craft that you couldn't possibly comprehend.
Kızını yetiştirebileceksin, ben de bana söz verilen gücü ondan çekeceğim. ... bunu yaparken de Hope'un yeteneğini geliştirmesine yardım edeceğim.
That's why I'm doing this.
Bunu işte bu yüzden yapıyorum. Yani...
Laurel insisted that I bring this news to you myself, but I can see all I'm doing is damaging your memory of him.
Laurel haberleri size benim vermem konusunda ısrar etti. Fakat görüyorum ki tek yaptığım Oliver'ın sizdeki anısını zedelemek.
I'm not... I'm not doing that.
- Hayır, bunu yapmayacağım.
Well, I am glad that we are doing this.
- Bunu yaptığımız için çok mutluyum.
- Then open the door. - I'm forbidden from doing that except for medical emergencies.
- Tıbbi aciliyetler dışında... bunu yapmam yasak.
I had no idea at the time why we were doing that, what we were doing.
O zamana kadar ne yaptığımız ve neden yaptığımıza dair en ufak bir fikrim yoktu.
That's what I'm doing with mine.
Ben kendi hayatımı yaşıyorum.
I think it would help her to know that the man who hurt her is in jail doing life or facing execution.
Onu yaralayan adamın hapiste infazını beklediğini bilmesi sanırım ona yardımcı olacaktır.
Well, I'm doing the best I can with that, sweetie.
Bunun için elimden geleni yapıyorum tatlım.
- Okay, that's not what I am doing!
- Sana numara yapmıyorum tamam mı!
As long as he's doing that, I... I figure maybe I have a chance.
Benimle konuşmaya devam ettiği sürece belki bir şansım olur.
And that's not what I'm doing.
Bunu yapıyorum.
I just want to allay any concerns you may have that I don't know what I'm doing.
Övünmeye çalışmıyorum. Sadece ne yaptığımı bilmediğin konusunda herhangi bir endişen olursa diye içini rahatlatmak istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]