I'm done with it tradutor Turco
593 parallel translation
I'm going to talk it over with Dr. Finley and see what he thinks ought to be done.
Gidip Doktor Finley'yle konuşacağım, bakalım o ne karar verecek.
All I'm asking is to have it done with some legal pomp and show.
Bütün istediğim biraz gösteriş ve şatafat o kadar.
You're going to help run those cattle out, and I'm going along with you to see that it's done.
Sen de sığırları çıkarmak için yardıma gideceksin, ve ben de bunu görmeye seninle geleceğim.
I've done quite a little work with astronomical instruments, but when it comes to theory I'm pretty much of an amateur.
Astronomi aletleri üzerinde çalışma imkanım olmuştu ama iş teoriye gelince tam bir amatör sayılırım.
Don't think I'll just put up with it, after all I've done for you!
Senin için tüm yaptıklarımdan sonra buna katlanırım sanma.
If it has to be done, I guess it can be done, but... not to be with children...
Yapılması gerekiyorsa, sanırım yapılabilir. - Çocuklarla olamamak?
It was only £ 50, I thought I'd pay and have done with it.
Altı üstü 50 sterlin, vereyim kurtulayım diye düşündüm.
I can't think what I could have done with it.
Onunla ne yaptığımı düşünemiyorum.
If he was love with her, I wouldn't have done it.
Ona aşık olsaydı, bunu yapmazdım.
I'm sorry I hurt you again, but at least this time it was done with honesty.
Seni tekrar kırdığım için üzgünüm, ama en azından bu kez dürüstüm.
When I'm done with my chores and she needs somebody to get her dinner... Maybe I could get it.
Fakat düşünüyordum da, ev işlerini bitirdiğimde, ve akşam yemeğini getirmek için birine ihtiyacı olursa, belki ben getirebilirim.
It's her life and I'm done with interfering.
Bu onun hayatı ve ben artık müdahale edemem.
With the permission of the board of governors i'll have some work done on it.
Yönetim Kurulunun izniyle kullanılabilir. Orada bazı değişiklikler yaptırırım.
I took her hand and stroked it - on both sides, just to be done with it.
Elini tuttum ve sırf yapmış olmak için bu sefer iki taraftan okşamaya başladım.
I'm done with it.
Usandım.
Well, I'm not done with it.
İyi ama, henüz onunla işim bitmedi.
I should have done it years ago when I got hold of you with Lizzy.
Aslında yıllar önce Lizzy'i senin elinden kurtardığımda yapmalıydım.
In here, I've done my best with it.
Yapabildiğimi yapmıştım.
I assure you, we appreciate all you have done for the revolution, but you must also appreciate how important it is that I... My government, that is, maintain good relations with the United States.
Devrim için yaptığınız herşeye minnettarım ama benim yani hükümetimin Birleşik Devletler ile olan iyi ilişkileri sürdürmemizin ne kadar önemli olduğunu sizde taktir edersiniz.
I not done with it, though.
Ancak ben katlanmadım.
I know, but if we could just stick with the assumption that it was done by somebody inside the building...
Biliyorum, fakat bina içinde biri tarafından yapıldığı varsayımına bağlı kalabilirsek...
I think we were proud in some way that we'd done it and that the army we'd been in for so long, and with all sorts of experiences of how they could bungle things, had actually managed this invasion.
Bir yönüyle yaptığımız şeyden dolayı gurur duyduk. Uzun süredir içinde bulunduğumuz ordu her şeyi nasıl berbat ettiğini tecrübe ettiğimiz ordu saldırıyı başarıyla idare etmişti.
Some others I didn't kill myself, but I had it done... like I can have it done for you, if you don't make a deal with me.
Birkaç tanesini kendim öldürmeyip, başkasına yaptırdım. Benimle anlaşmazsan, seni de yaptırabileceğim gibi.
In fact, the whole room's a bit warm, isn't it? I'll open a window, have a look. And the veal chop is done with rosemary.
Pencere açayım, bakarız... dana pirzola defneyle yapılıyor... tuhaf, Defne Kanada'ya gitti sanıyordum.
I'm sorry, but I'm onto something, and I think maybe it's the best I've ever done. And I wanna stick with it.
Üzgünüm ama bir iş üstündeyim ve şu ana kadar yaptığım en iyi şey olabilir bu.
Yeah, well, when I get done with it, you may never hear it again.
Evet, onu yaptığım zaman, bir daha hiç duymayabilirsin.
I've done everything twice, but I've never made it with two guys, especially you two guys.
Evet. Her şeyi iki kere yaptım ama iki erkekle aynı anda hiç yatmadım. Özellikle sizlerle.
While I have done many miserable things I have never, ever, ever gotten it on with another man's wife.
Birçok kötü şey yapmama rağmen asla bir başka adamın karısını almadım.
break it off clean, have it done with, over.
efendice ayrıI, Yaptım, bitti.
I've done it with damn near all of them, except for you.
Bunu senin dışında, lanet olası herkesle yaptım,
I was makin'a few records by then, and she was singin'when I met her, and she said she'd give it up when she got married, but then she recorded a song of mine, and she done well with it...
O zamanlar birkaç plak kaydediyordum, onunla tanıştığımda o da şarkı söylüyordu ve evlendiği zaman bırakacağını söyledi. Ama sonra benim bir şarkımı kaydetti ve çok başarılı oldu ve beş yıl daha şarkı söyledikten sonra bırakacağım dedi.
- Once you've done time, you're never sure with yourself, even if I know I didn't do anything wrong, there's this crisis in the world they write a lot about it.
Bir kere sabıkalı oldun mu, senden hep şüphelenirler. Bir şey yapmadığımı biliyorum ama şu an dünyada bir kriz var. Herkes çok dikkatli.
I almost went through with it, too. I came that close and I could have done it easy.
Neredeyse yapacaktım da. Ucuna kadar geldim, kolayca yapabilirdim Sammy.
When you're done with it, I'm at 415 Beach Lane.
Bitirince ben 415 Beach Lane'deyim.
I obviously assumed that Aunt Jane had done it, so why muddy the waters with our little escapade?
Açıkçası Jane Teyzenin yapmış olacağını düşündüm. Böylece bizim küçük kaçamağımızdan söz etmedim.
I wouldn't have done it if I was with somebody I didn't trust.
Eğer yanımda güvenemediğim biri olsaydı, bunu yapmazdım.
Yes, sir. I'm done with it, too.
Tamam kaptan benim için de bitti.
I'm done with it.
Benden bu kadar.
Do you think I would have done it with you in your pick-up, not to mention marry you, if I didn't like you?
Kamyonetinde seninle o şeyi, hatta seninle evlenme işini senden hoşlanmasam yapacağımı mı sanıyordun?
My dear sir, it is painful for me to discuss it but I can say that all of this is done with most careful consideration and if the money is not paid on the 14th then there certainly will be no marriage on the 1 8th.
Sevgili bayım, bunu tartışmak bana acı veriyor, fakat diyebilirim ki, bütün bunlar çok dikkatli düşünülerek hesaplandı. Para ayın 14'ünde ödenmezse, o taktirde ayın 18'inde kesinlikle düğün olmayacak.
If I didn't do it with you, I would have done it with someone else.
Seninle yapmasaydım, başka biriyle yapardım.
You don't understand it now, but later, when you get home, with your dad, you'll hate me for all the things I've done to you.
Şimdilik anlamıyorsun ama sonra, babanla eve döndüğünde sana yaptığım her şey için benden nefret edeceksin.
I'm just glad it's over and done with.
Bittiğine memnunum.
No one has ever done that before with me... and I appreciate it.
Daha önce hiç kimse bana öyle bir şey yapmamıştı. Çok büyük ders aldım. Sana saygı duyuyorum.
I think it's done by the man with a golden gun
Sanırım altın silahlı adam tarafından
That's what I've always done with my prize money. No, it's just...
Ben ödüllerimi hep bankaya yatırırdım.
Done it with a few of them to make sure I wasn't missing out on anything.
Hiçbir şeyi kaçırmadığımdan emin olmak için birkaçıyla yattım.
It's just that there's... so much I wanted to do with this life... and it's like I haven't done any of it.
Hayatımda yapmak istediğim... o kadar çok şey vardı... ve sanki ben bunların hiçbirini yapamamıştım.
And Ma-ji, your husband doesn't know me lf I wanted to elope with Simran, I could've done it already
Ve anneciğim kocan da daha beni tanımıyor. Eğer Simran'ı kaçırmak isteseydim, şimdiye çoktan kadar kaçırırdım.
I'm looking at women's handiwork in various tribal cultures and I'm showing that how making a basket, or a blanket, or a digging stick, or whatever it's all done with a sense of ritual.
Çeşitli kabile kültürlerinde kadınların yaptığı elişlerini inceliyorum ve ister sepet, ister yorgan ister herhangi bir alet olsun, her şeyin bir ayin havasında yapıldığını göstermeye çalışıyorum.
And I remember I was very nervous... because I'd never done it in front of people with a camera before, you know.
Çok, çok heyecanlandığımı sanki dün gibi hatırlıyorum çünkü bunu hiç insanların ve kameranın önünde yapmamıştım.
i'm done 1705
i'm done with you 104
i'm done now 24
i'm done talking 64
i'm done here 97
i'm done with this 63
i'm done waiting 24
i'm done for 44
i'm done talking to you 27
i'm done running 20
i'm done with you 104
i'm done now 24
i'm done talking 64
i'm done here 97
i'm done with this 63
i'm done waiting 24
i'm done for 44
i'm done talking to you 27
i'm done running 20
i'm done with him 23
i'm done with that 36
i'm done listening to you 17
with it 82
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dangerous 29
i'm done with that 36
i'm done listening to you 17
with it 82
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dangerous 29
i'm dry 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dying 601
i'm dr 1049
i'm driving 280
i'm dead 515
i'm drunk 148
i'm dead serious 58
i'm doing okay 46
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dying 601
i'm dr 1049
i'm driving 280
i'm dead 515
i'm drunk 148
i'm dead serious 58
i'm doing okay 46