I'm driving tradutor Turco
3,294 parallel translation
I mean, one minute, I'm sitting on the couch, watching the game, and the next thing I know, I'm throwing all my stuff into a bag and getting in my truck and driving west as fast as I can.
Bir dakika önce maçı izliyordum sonra bir baktım eşyalarımı topluyorum ve arabamla olabildiğince uzak olabildiğince hızlı gitmeye başlıyorum.
I'm driving you back to BZ, and if they still want your money, some other schmuck can handle it.
Seni şirkete götüreceğim. Paranı elde tutmak isterlerse ilgilenmesi için rezilin tekine devredebilirler.
So, I'm just letting you know that Day Nurse and driving are OK.
Bilmenizi istediğim tek şey Day Nurse ile araba kullanmakta sakınca yok.
But basically, I'm driving a car that you will be able to buy in Britain very soon.
Ancak basitçe, yakında İngiltere'de satışa sunulacak arabayı sürüyorum.
Hey, I do all the driving and all the foot chases.
Hem araba kullandım hem de yemek işini hallettim.
I'm driving.
- Ben kullanıyorum.
A... a new show opened tonight, and I was planning on staying overnight rather than risk driving back on three glasses of wine, but I had no choice when ADT called.
- Bu... bu gece yeni gösteri açılışımız vardı, ve üç kadeh şaraptan sonra geri dönüş için araba sürme riski yerine gece orada kalmayı planlamıştım, ama ADT aradığı zaman seçeneğim kalmadı.
I don't know what's driving me crazier, Hannah McKay getting away... with a shitload of murder, or you chewing on that straw.
Hannah McKay'in bir sürü cinayetten sıyrılması mı yoksa o çöpü çiğnemen mi beni daha çok delirtiyor, bilemedim.
'But since my pro drivers were busy with the Russian arm, 'I fired up a back-up Jag'and volunteered to do the driving myself.'
Ancak benim profesyonel sürücülerim Rus zırhıyla meşgulken ben de yedek Jaguarı çalıştırdım ve sürmek için kendim gönüllü oldum.
I would if I knew how to get in touch with her, but I can't, and it's driving me crazy.
Ona nasıl ulaşacağımı bilsem, arardım. Ama ulaşamıyorum ve bu beni delirtiyor.
Mean while, I was also gloriously happy... driving off into the sunset with Victoria... who left her fiancé, Klaus, at the altar for me.
Bu sırada ben de, düğün günü benim için nişanlısı Klaus'u terk eden Victoria'yla gün batımına doğru yol alırken inanılmaz derecede mutluydum.
And so I went behind my grandparents'back and started driving to prison to visit him.
Ben de anneannemle dedemden gizleyerek onu hapishanede ziyaret etmeye başladım.
I'm sure you know the story of St. Patrick, driving the snakes out of Ireland.
Eminim Aziz Patrick'in hikayesini biliyorsundur, İrlanda'daki yılanları kaçırmış.
I'm not driving through Marseille with someone in a red prison uniform.
Kırmızı hapishane üniforması giyen birini Marsilya'ya götürecek değilim.
I'm driving you back to the office, aren't I?
Seni ofisine götüreceğim, değil mi?
Uh, I'm okay, actually. It's not like you're driving.
- Araba kullanmayacaksınız ya.
I'm driving anyway.
Her türlüsüne varım yani.
There are a lot of things about this case that do not add up, and I apologize for not believing Mary's story, but please stop driving this car like it's stolen, and slow down!
- Bu davada akla yatmayan çok şey var ve Mary'e inanmadığım için özür dilerim. Ama lütfen arabayı çalıntıymış gibi sürmeyi bırak. Yavaşla!
Believe me. - I know where I'm at my best. Right here driving down crazy street next to you.
En iyi olduğum şey seninle birlikte burada deliliklerin peşinden koşmak.
I'm driving.
Ben sürerim.
$ 50 if you want to listen to that Arab music while I'm driving.
Eğer ben sürerken o Arap müziğini dinlemek istersen 50 dolar isterim.
I'm really glad you're driving me, Ed.
Bana şoförlük yaptığın için gerçekten memnunum Ed.
I will be driving 50 of our finest senior citizens to the polls, assuming, of course, that they remember that I'm coming for them.
En yaşlı 50 vatandaşımızı arabayla oy merkezine götüreceğim. Tabii onları almaya geleceğimi unutmayacaklarını umuyorum.
I'm about as good at golf as I am at driving, so...
Golfte de araba kullanmakta olduğum kadar iyiyim, yani...
I'm imagining it was like driving some amazing German-built sports car.
Sanki bir Alman yapımı spor araba kullanmak gibidir.
I'm driving down the freeway and this jerk-off cuts right in front of me.
Çevre yolundan buraya gelirken otuz bircinin biri önüme çıktı.
So, I invited a racing buddy of mine to help him refine his driving technique...
Ben de ona sürüş tekniklerini geliştirmesine yardımcı olacak... yarışçı bir arkadaşımı davet ettim.
Deeks, I'm driving.
- Deeks araba kullanıyorum.
But hypothetically... I don't want my kid's first impression of his dad to be some minivan - driving geek.
Ama düşününce çocuklarımın babaları ile ilgili olarak bir minivan ineği olduğumu düşünmelerini istemem.
What is special, though, is not the car, but the road I'm going to be driving on.
Araba değil belki ama sürdüğüm yol çok özel.
And I'm just gonna keep driving you in this terrifying car until you agree.
Sen kabul edene dek bu korkunç arabayı süreceğim.
I tried to explain that those were all different taxi cabs, and she said, "then why is the same man driving all of them," and insisted on leaving.
Onların farklı ticari taksiler olduğunu anlatmaya çalıştım, ve o da, "o zaman neden hepsini aynı adam sürüyor" dedi ve gitmek konusunda ısrar etti.
I'm only suggesting maybe this very mild medication he's on could be impairing his driving.
Belki de ilaçların çok az da olsa etkilerinden birini görüyor olabilir sürüşte.
I'm-driving-cross-country - in-diapers-to-kill-you potential.
Onun gerçekten beni gördüğü ilk yerde öldürme potansiyeli var.
I'm so caught up in this wedding, and I know I'm driving everybody nuts.
şu düğün işini çok takıntı yaptım, ve biliyorum bu kerkesi çıldırtıyor.
Well, I'm still kind of test-driving this Prius.
Bu Prius'la bir çeşit test sürüşü yapıyorum.
I'm driving a stolen car? Just be cool.
- Çalınmış araba mı kullanıyorum?
And by the way, I don't appreciate having a car on my tail... when I'm driving my daughter to school.
Bu arada kızımı okula bırakırken peşimde bir arabanın olması hiç hoşuma gitmiyor.
- You are driving to some California border town... to adopt a baby, and I have to hear about it from Gloria?
Bebek evlat edinmeye California'daki bir sınır kasabasına gidiyorsun ve ben bunu Gloria'dan mı duyuyorum?
Mm- - the thing is, Pam, I'm gonna be eating while I'm driving, so I might as well get good at it.
Olay şu Pam, araba sürerken yemek yiyeceğim böylece bunu yapmakta da usta olacağım.
I wrapped my son with one hand while driving a stick.
Bir yandan vites değiştirirken bir yandan oğlumu sarardım ben.
Fine, but I'm driving.
Pekala, ama ben kullanacağım.
Now I was gonna have to suffer the ridicule of driving the world's smallest 2-seater as I did my daily errands around my hometown.
Mahallemde günlük işlerimi yaparken... dünyanın en küçük 2 koltuklu aracını... kullanmaya alay konusu olacaktım.
I really think I won that hunting challenge, so I shouldn't even be driving this thing.
Aslında avlanma yarışmasını ben kazandım, bu yüzden bu şeyi kullanıyor olmamalıyım.
Don't- - I-I know it's frustrating, but maybe instead of driving yourself crazy waiting for the phone to ring, you could go back to work.
Moralinin bozulduğunun farkındayım ama kendini telefon bekleyerek deli edeceğine işe dönebilirsin belki.
I avoided driving down this street for three years, and it's a direct shot to, like, everything.
Üç yıl boyunca bu sokaktan geçmedim bile. Her yere rahatlıkla çıkılıyor bir de. Tanrım ya!
But I got so used to driving one around Italy this summer that I decided I couldn't live without.
Vespa'ları ne kadar çok sevdiğini unutmuşum. Ama tüm yaz İtalya'da bir Vespa'yla dolaştım durdum böylece onsuz yaşayamayacağıma karar verdim.
I have a picture in my head of me driving through the night, nothing but 1,000 miles of dark empty ahead, and, for the first time in my life, I'm free.
Kafamda bir hayalim var. Gece boyunca boş, karanlık bir yolda 10,000 kilometre araba sürüyorum. Hayatımda ilk kez, özgürüm.
I met him at Java Java driving a Lamborghini.
Onunla Java Java'da Lamborghini sürereken tanıştım.
I'm driving to Georgia to adopt a baby unicorn.
Georgia'ya yavru tek boynuzlu at evlât edinmeye gideceğim.
I'm not great at driving these things.
At sürmede pek iyi değilimdir.
driving 124
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dangerous 29
i'm dry 24
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dangerous 29
i'm dry 24
i'm done now 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dying 601
i'm dr 1049
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm done here 97
i'm dead 515
i'm drunk 148
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dying 601
i'm dr 1049
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm done here 97
i'm dead 515
i'm drunk 148