I'm dying to know tradutor Turco
204 parallel translation
I been looking at it since you come here and Lord knows I'm just dying to know.
Geldiğinden beri ona bakıyorum. Tanrı bilir, meraktan ölüyorum.
- I'm dying to know.
- Bilmek için sabırsızlanıyorum.
I'm dying to know what he's written.
Ne yazdığını görmek isterdim.
Id know you anywhere... and Ive been dying to meet you... because I must ask you about a flyer who came all the way from Nome, Alaska... just to bring you a birthday present?
Seni nerede olsa tanırım ve seninle tanışmak için ölüyordum. Çünkü sadece doğum günü hediyeni vermek için Nome, Alaska'dan gelen pilotu sormam gerek.
Do you know what I'm dying to say to you?
Neyi söylemeye can atıyorum bilir misiniz?
You want to meet Father and I'm dying to know Mother.
Sen babamla tanışmak istiyorsun ve ben annem görmek için can atıyorum.
One thing I'm dying to know is where you got that idea for that wonderful Caldwell's Soup campaign.
Caldwell Çorba Tanıtımındaki o dahiane fikri nereden ilham aldığınızı çok merak ediyorum.
It has to be, you have to know, now that I'm dying.
Orayı görmelisin, Luisa.
No, you don't know me, but I'm dying to meet you.
Hayır, beni tanımıyorsunuz ama sizinle tanışmaya can atıyorum.
And I guess you're dying to know how I got back to England?
İngitere'ye dönmeyi nasıl başardığımı öğrenmek için can attığınızdan eminim.
I'm dying to know.
Bilmek için ölüyorum.
Here. Now, I'm just dying to know.
Haydi, çok merak ediyorum.
Listen, you know I'm dying to come to the Waldorf.
Dinle, Waldorf'a gelmek istediğimi biliyorsun.
I wish you had,'cause I'm dying to know if black eyes are good or not!
Keşke olsaydın. Siyahların iyi olup olmadığını meraktan ölüyorum.
I'm dying to do this. You know that.
Bunun için sabırsızlanıyorum, biliyorsun.
I'm dying to know.
Öğrenmek için can atıyorum.
So, Homer, I'm dying to know... what do you think ofthe Leftorium?
Ee Homer, SolakMarket için ne düşündüğünü duymak için meraktan çatlıyorum.
Please tell me because I'm dying to know.
Lütfen söyle yoksa meraktan öleceğim.
I thought you'd be dying to get your hands on it. You know, as a fellow mathematician.
Okumak için ölürsün sanmıştım, yani bir matematikçi olarak.
I need to know what they're dying from.
Ölüm nedenlerini bilmem lazım.
I'm dying to know what she was like.
Onun ozamanlarda nasıl olduğunu öğrenmeyi çok istiyorum..
I'm dying to know what's in this box.
Kutunun içinde ne olduğunu öğrenmek için ölüyorum.
And I'm dying to know Mom.
Ve ben de annemi tanımaya can atıyorum.
I know what it takes to look in the eyes of dying people day after day... and come home for dinner at night.
Gündüz insanların öldüğünü görüp akşam eve yemeğe gelmenin nasıI olduğunu bilirim tamam mı?
You know what... I'm dying to see that bastard again!
Biliyor musunuz?
- Come on. Stop it. I'm dying to know.
- Hadi ama burda öğrenmek için ölüyorum. 16'nın cevabına ne dedin, Witter?
I'm dying to know.
Öğrenmek için ölüyorum.
I deserve to know what I'm dying for.
Ne için öldüğümü bilmeye hakkım var.
And I'm not, you know, dying to take chances.
Ve ben ölüm karşısında şanslı değilim.
I'm dying to know.
Öğrenmek için geberiyorum.
All of a sudden, it started to drip down... and I'm dying here, and the next thing I know, boom.
Birdenbire aşağılara inmeye başladım ve orada ölüyordum, bildiğim bir sonraki şeyse, bom, bom bom.
And you know I've been dying to go, so what I'm thinking is...
Ve biliyorsun, ben de gitmek için ölüyordum.
There's something I'm dying to know.
Çok merak ettiğim bir şey var.
Whendar, I'm sorry, but these people deserve to know why they're dying. - Gadell.
- Gadell.
I'm dying to ask you how you know.
Bunları nereden biliyorsun, sormak istiyorum.
You know, just because you're dying, I'm not going to apologize.
Öleceğin için, özür dilemeyeceğim.
Look, I know you must be dying inside, but I'm standing next to a goddamn bomb, and it's going to cause some serious damage.
Bak, biliyorum ki içten içe ölüyorsun ama ben Tanrının cezası bir bombanın yanında duruyorum ve bomba ciddi bir hasara neden olacak.
You know I'm dying to spend time with you.
Biliyorsun, senin olmak için ölüyorum zaten.
I'm gonna tell you what you are apparently dying to know.
O yüzden size bilmeyi çok istediğiniz şeyi söyleyeceğim.
Oh, Debbie, before we go any further, I'm dying to know – how's Kathy?
Bu arada Kathy neler yapıyor? - O harika.
I'm dying to know what you two were talking about.
Ama kaçtın. Ne konuşuyordunuz pek merak ediyorum.
Ooh. I don't know about you, but I'm just dying to find out what it is.
Sizi bilmem ama ben onun ne olduğunu öğrenmek için meraktan ölüyorum.
I'm know you're dying to.
Buna can attığını biliyorum.
Luke, I swear, I'm dying to know.
Öğrenmek için ölüp bitiyorum.
Okay, so before we get started, I'm just... I'm dying to know which genius hatched the idea of pairing a sound bite from Nebraska with a relic who thinks that keeping suicide bombers off our buses
Pekala, başlamadan önce... Şunu bilmek için ölüyorum : İki lafı bir araya getiremeyen bir Nebraska'lıyla, intihar bombacılarını otobüslerimizden uzak tutmanın anayasal olmadığını düşünen bir antikayı eşleştirmek hangi dahinin fikriydi?
I suppose you're dying to know what I was doing.
Sanırım ne yaptığımı öğrenmek için can atıyorsun.
I'm dying to know what you'll do if I say NO again.
Tekrar hayır dersem ne yapacağını merak ediyorum.
Assuming we didn't come all the way out here just to see some gigantic snake, I'm dying to know what kind of situation could possibly require the use of his boa and my implants.
Ama bütün bu yolu dev bir yılanı görmek için kat etmediğimize göre... bu yılanla benim araçlarımı birlikte kullanmamızı gerektiren şeyin... ne olduğunu çok merak ediyorum doğrusu.
I mean, sure, the chances of two people standing next to each other and dying of it is statistically improbable, yes, but it's not the smoking gun we were hoping for, because I know you said...
Yani, tabii. Karşı karşıya duran iki kişinin istatiksel açıdan ölme olasılığı yok. Ama aradığımız ölüm nedeni bu değil.
I'm just dying to know how the lovebirds met.
Bu iki aşk böceğinin nasıl tanıştığını dinlemeye ölüyorum.
You know I'm dying to.
Aşkından ölüyorum.
i'm dying 601
i'm dying here 71
to know 22
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm dangerous 29
i'm dying here 71
to know 22
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm dangerous 29
i'm different 70
i'm dry 24
i'm done now 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dr 1049
i'm driving 280
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm done here 97
i'm dry 24
i'm done now 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dr 1049
i'm driving 280
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm done here 97