I'm going nowhere tradutor Turco
146 parallel translation
No, I'm going nowhere.
Hayır, bir yere gitmiyorum.
Look, in this country I am the typical nowhere man - belonging nowhere, going nowhere and wanted nowhere.
Bak. Bu ülkede, tipik, hiçbir yere ait olmayan bir adamım. Gidecek bir yeri olmayan, hiçbir yerde istenmeyen, yeri belirsiz biriyim.
I'm going nowhere, Drogo.
Bir yere gittiğim yok, Drogo.
– Looks like I'm going nowhere.
– Nereye gidebilirim ki?
Ten thousand light years from nowhere, our planet's shot to pieces, people starving, and I'm going to get us in trouble?
Bir yerlerden 10.000 ışık yılı uzaktayız, gezegenimiz tuzla buz oldu, insanlar açlıktan ölüyor. Başımızı belaya sokacak olan ben miyim?
Ten thousand light years from nowhere, our planet's shot to pieces, people starving, and I'm going to get us in trouble?
Hiçbir yerden on bin ışık yılı uzakta gezegenimiz parçalara ayrıldı, insanlar açlıktan ölmek üzere ve ben başımızı belaya sokacağım?
I'm going nowhere.
Hiçbir yere gitmiyorum.
I'm going nowhere. Come on!
Hiç bi yere gitmiyorum Devam et.
All those loose ends that they think they are tying up are going to go nowhere, you see, because Tommy Brown was on that plane himself when it crashed and if I'd been up to no good,
Ucunun açık olduğunu sandıkları tüm bu konular hiçbir yere varmıyor görüyorsunuz. Çünkü Tommy Brown, düştüğü sırada o uçağın içindeydi ve eğer kötü bir şeylere bulaşmış olsaydım kendi kellemi ortaya koymazdım.
- I feel like I'm going nowhere.
- Hiçbir yere gitmiyormuş gibiyim.
Hey, Ralphie, I ain't going nowhere.
Hey Ralphie buradayım ve hiç bir yere gitmiyorum.
I'm broke and I'm going nowhere.
Beş parasız kaldım ve olduğum yerde sayıyorum.
I'm not drinking and I'm going nowhere.
İçmiyorum ve bir yere gitmiyorum.
I'm going nowhere!
Hiç bir yere gitmiyorum!
I'm going nowhere until I've seen a solicitor!
Avukatımı görene kadar hiç bir yere gitmiyorum!
- I'm going nowhere!
- Hiç bir yere gitmiyorum!
I'm going nowhere, babe.
Sen çık git.
I'm not going nowhere.
- Pekala, kaçmayacağım.
- I'm going nowhere, missy.
- Hiçbir yere gittiğim yok, küçük hanım.
I'm not going nowhere, pal!
Hiçbir yere gitmiyorum!
In short, I'm going nowhere.
Kısaca, hiçbir yere gitmiyorum.
I'm going nowhere near the fucking stage!
Sahneye falan çıkmayacağım!
I'm going nowhere.
lssız bir yere gidiyorum.
- Oh, I'm going nowhere without you, girl.
- Sensiz hiçbir yere gitmiyorum, kızım.
I live in total fear of doing nothing, of going nowhere, and that is why I shut you out.
Hayatımda hiçbir şey kalmayacak, bunun korkusuyla yaşıyorum. Bu yüzden seni kendimden uzaklaştırdım.
Ladies and gentlemen, I'm here to announce to you a very, very special going-nowhere promotion.
Bayanlar, Baylar "Hiçbir yere gidemiyoruz" promosyonunu duyuruyorum.
Don't move now. I ain't going nowhere.
- Buradan ayrılma, tamam mı?
I don't need looking out for. And I'm not going to stay here for the rest of my life, in the middle of nowhere, fishing.
Bir hiçliğin ortasında yaşamımın kalanını balık tutarak geçiremem dışarısını görmem lazım.
I'm going nowhere You're the one who's invited
Bak Rahul, ben nasıl bir kız istediğimi dahi bilmiyorum.
I'm going nowhere until I get my cut.
Payımı alana kadar bir yere gitmem.
I'm going nowhere.
Ben hiçbir yere gitmiyorum.
Look, I ain't going nowhere.
Ben buradayım nasıl olsa.
Major, I'm a fifth wheel on a car that's going nowhere.
Binbaşım, hiçbir yere gitmeyen araçtaki, beşinci teker gibiyim.
I'm not going nowhere near no dead body.
Ben hiçbir cesede yaklaşmam.
It's street for "I'm not going nowhere until you help my problem go away."
"Sen benim problemimi çözmeme yardım edene dek, hiçbir yere gitmiyorum" un sokak diliyle söylenişi.
I ain't going nowhere, all right? Don't leave me. No, no, don't.
Hiçbir yere gitmiyorum. [br] Tamam mı?
I'm going nowhere near that bloody egg.
O lanet yumurtanın yakınına gelmem.
"We have to evolve in life, but with you I'm going nowhere".
"Hayatın içinde adımlar atmamız gerekirdi, ama ben seninle yerimde sayıyorum".
Sounds like the negotiations are going nowhere, sir. Soren is still refusing to allow us to send any teams to look for Daniel.
Soren, Daniel'i aramamız için bir takım göndermemize hala izin vermiyor.
- I'm getting out. - You ain't going nowhere.
Dışarı çıkıyorum.
- I'm taking the stairs. - You ain't going nowhere!
- Merdivenlerden çıkacağım.
Well, I'm going nowhere.
Ben hiç bir yere gitmiyorum.
Like they were all moving forward with their lives and all doing amazing things while I was going nowhere, but...
Sanki ben hiç yol kat edemezken hayatlarında ilerlediler muhteşem şeyler yapıyorlar sandım.
No it's not OK, I'm not going nowhere.
Hayır, değil! Hiçbir yere gitmiyorum!
I'm not going nowhere.
Hiç bir yere gitmiyorum.
No, I'm not going nowhere.
Hayır, bir yere gitmiyorum.
I'm not going in the middle of nowhere to dig up a bunch of rotten toys.
Bozulmuş bir takım oyuncakları bulacağız diye bilmediğim bir yere ben de gitmem.
I was going back to my car down on lake, and these cops just, like, came out of nowhere, jumped out of the car, threw me up against this gate, you know, being all aggressive, asking me for my I.D.
Lake Caddesi'ne bıraktığım arabama geri dönüyordum. Birdenbire polisler ortaya çıktı. Arabalarından fırlayıp beni bu kapının önünde sıkıştırdılar.
So if the vic had a houseguest, they're nowhere to be found, so I'm going to dig around.
Demek ki kurbanımızın yatılı bir misafiri varmış. Hiçbir yerde izine rastlayamadık. O yüzden iyice bir araştıracağım.
I'm not going nowhere.
Hiçbir yere gitmiyorum.
I'm going nowhere at Mode, and now I'm apparently too old to be a wench.
Mode'da hiçbir yere gidemiyorum ve fahişe olmak için çok yaşlıyım.
i'm going home 825
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24