English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm going to win

I'm going to win tradutor Turco

370 parallel translation
Now, if I win, I'm going to keep it.
Eğer kazanırsam, hepsi bende kalır.
Sure, I love to gamble if I'm sure I'm going to win.
- Elbette severim. Kazanacağıma eminsem.
But as soon as I saw we were going to win hands down, I lost interest.
Ama oyunu bizim kazandığımızı gördükten sonra, ilgimi kaybettim.
All I know is, the way it is now, it looks like I'm not going to win.
Tek bildiğim, böyle giderse kazanamayacağım gibi görünüyor.
And I'm going to win one someday.
Ve bir gün kazanacağım.
I'm sure I'm going to win.
Ama kazanacağımdan eminim.
I'm going to win that money and buy a one-way ticket back to New York.
O parayı kazanacağım ve New York'a tek gidiş bileti alacağım.
It says tonight is my night and I'm going to win at the casino.
Bu gecenin benim gecem olduğunu ve kumarda çok kazanacağımı söylüyor.
How much am I going to win tonight?
Bu akşam kaç para kazanacağım?
I'm going to win $ 10,000 in one night.
Bir gecede 10.000 dolar kazanacağım.
Am I going to win? .
Kazanacak mıyım?
Not when I saw we were going to win.
kazanacağımızı anlayınca hiç.
Look, Rusty, I could use the money I'm going to win.
Bak Rusty, kazanacağım parayı kullanabilirim.
Oh, dear Lord, I think your horse is going to win, yes?
Sevgili Lordum, sanırım sizin atınız kazanacak, değil mi?
Relax, this time I'm going to win it my way.
Sakin ol, bu sefer kendi yolumla kazanacağım.
I'm not only going to join it, dear boy. I'm going to win it.
Katılmakla kalmayacağım, sevgili çocuğum, ben kazanacağım.
Now, if I don't win that race, I'm going to lose my plane and everything.
Yani bu yarışı kazanamazsam uçağımı ve her şeyimi kaybedeceğim.
Look, I'm going all out to win.
Bak kazanmak için çıkacağım.
And I'm going to win... because I love her.
Çünkü, onu seviyorum.
I don't know if he can win or not, but if he does win, it's going to be our victory!
Bilmiyorum kazanır mı kaybeder mi, ama kazanırsa zafer bizim olur!
I'm going to win today.
Yarın yarışı kazanacağım.
She says I'm going to win.
Benim kazanacağımı söylemişti.
Are you absolutely certain I'm going to win?
Benim kazanacağımdan kesinlikle emin misiniz?
And I, the miserable, thought of going to the Crimea, to win gold and come back to you my honey.
Krım'daki savaşa gideceğim ve altınla gelip sana evlenme.. teklif edeceğim, benim güzel kuşum.
When I pick a side, you know the others are going to win!
Lanet şeyi güçlükle kaldırıyordum. Ve ilk savaşımı kaybettiğim zamandı.
The palace is nearly built Caesar and you know I think I'm... going to win that bet Julius.
Saray nerdeyse bitti Sezar ve biliyorsun sanırım... iddiayı kazanacağım.
It appears I'm the man who's going to win this tournament.
Görünüşe göre bu turnuvayı kazanacak olan adamım.
I'm going to win here!
Kazanıyorum!
I think it helped our army and made them realise, because the British came down from the north and did help, that this was going to be a cooperative effort, that we couldn't win it alone.
Bence bu, ordumuza yardımcı oldu ve bir şeyi farketmelerini sağladı - çünkü İngilizler kuzeyden geldiler ve bu işe yaradı - bu, ortaklaşa gerçekleştirilen bir efordu ve yalnız başımıza kazanamazdık.
That's why I'm going to win me this here newspaper race.
Bu yüzden gazetenin düzenlediği bu yarışı kazanacağım.
What I'm going to do is win this race.
Ben bu yarışı kazanmak istiyorum.
It's just that i'm going to win the lottery... and i wondered whether you'd like to go in with me.
Öyle ki piyangoyu tutturacağım ve acaba bana katılır mıydın diye merak ediyorum.
I know i'm going to win.
Kazanacağımı biliyorum.
I'm going to win this week.
Bu hafta bana çıkacak.
I'm sure the fat one's going to win.
Şişman olanın kazanacağından eminim.
The golden lion is going to win and if everyone backs it, I'll be broke.
Eğer altın aslan kazanır ve herkes ona oynarsa, beş parasız kalırım.
I'm going to win, anyway.
Yine de kazanacağım.
I'm going to win this contest so I can make a speech denouncing it. Oh, my God!
- Sam bu yarışmayı, onun gerçek yüzünü ortaya seren bir konuşma yapabilmek için kazanacağım.
I'm going to win big.
Sana birşey daha söyleyeyim.
If he refused to marry me because of Taeko, I was going to do my best to win him back.
Benimle evlenmeyi Taeko yüzünden reddetseydi onu geri kazanmak için elimden geleni yapacaktım.
No, I... I think that I can guarantee you that we're going to win.
Hayır, ben... Sanırım size kazanacağımızı garanti edebiilirim.
I'M GOING TO WORK TOMORROW AND TO DINNER TOMORROW NIGHT AND I AM GOING TO WIN THE "SMOOTH" CONTEST.
Yarın işe gidiyorum, gecesinde de yemeğe gidiyeceğim... ve şıklık yarışını da kazanacağım.
- She said I was going to win a lot of money.
- Tebrikler. - Bana çok para kazanacağımı söyledi.
As long as I live in this world, I'm guaranteed to wallow in misery, but this horse is going to win.
Bu dünyada yaşadığım sürece sefalet içinde sürüneceğim ama bu at kesin kazanacak.
Well, if you want my opinion, boss, I think Mighty Morris is going to win the race.
Şimdi benim düşüncemi soruyorsan, sanırım yarışı Mighty Morris kazanacak.
I'm going to put 500,000 on Kirkpatrick to win.
Kirkpatrick adına 500,000 yatıracağım.
- Am I going to win or lose?
- Kazanacak mıyım, kaybedecek miyim?
I was going to take a little bit of the make-believe money... and win a lot of the real money... at the tables.
O sahte paranın birazıyla... gerçek para kazanacaktım... kumar masalarında.
No, no, no. I'm going to win because I've got her to accept the ground rules.
Hayır, hayır, hayır. Ben kazanacağım çünkü ona temel kuralları kabul ettirdim.
I'm going to win for you the biggest, fuzziest, pinkest doll on that rack.
Senin için şu büyük pembe, oyuncağı kazanacağım.
I'm going to win you over.
Seni kazanacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]