I'm gonna go with tradutor Turco
1,637 parallel translation
I'm gonna go with "great." Or "marvelous."
Hayır, harika derdim. Ya da olağanüstü.
I'm gonna go with them.
Onlarla gideceğim.
I'm gonna go with "no."
Buna "hayır" diyeceğim.
Fine, I'm gonna go meet up with Sam.
İyi, ben de gidip Sam ile buluşacağım.
Now, if you'll excuse me, I'm gonna go sleep with other girls.
Eğer kusura bakmazsan, şimdi diğer kızlar ile yatmaya gidiyorum. - Emin misin?
Ah, screw it.I'm gonna go play with myself.
Boş versene. Gidip kendimi eğlendireceğim.
I'm gonna go with Fluffy.
Fluffy ile başlamak istiyorum.
I'm gonna go shopping tomorrow with Jessica. You hate shopping.
Jessica ile birlikte yarın alışverişe gidiyoruz.
You know, sweetheart, I really should get over there so I could sit down with the producer and go over with what I'm gonna say.
Tatlım oraya bir an önce varmam lazım ki, yapımcıyla görüşüp programda yapacağım konuşmanın üstünden geçebileyim.
I understand you're gonna go with Coad because he's the dependable party guy, someone you can count on. But if I'm any kind of example, you can expect the same from Robert.
Coad ile devam etmenizi anlayabiliyorum, partiye çok sadık bir isim, başkasınıda düşünebilirdiniz, ama bir örnek koymam gerekirse, aynını Robert'danda bekleyebilirsiniz.
If you go forward with this, I'm gonna use every weapon at my disposal, every relationship I have, every ounce of political capital I have amassed.
Eğer buna devam edersen, tüm silahlarımı kuşanırım, tüm ilişkilerimi, biriktirdiğim siyasi sermayenin her bir kuruşunu.
I'm gonna go help my daughter with her homework.
Kızımın ödevine yardım edeceğim.
Actually, I don't think I'm gonna go with you guys.
Açıkçası, ben sizinle geleceğimi sanmıyorum.
I'm just gonna go with it. Attaboy.
- Aferin sana.
I'm gonna go with him to star city.
Onunla Star şehrine gidiyorum.
I'm gonna let you two go with a warning.
Sizin sadece bir uyarıyla gitmenize izin vereceğim.
I'm not gonna go back and forth with you on this.
- Seninle tekrar tartışmayacağım.
- Later will go. I'm gonna stay, with its principles.
Oğlun sonra gitmiş olacak ve sen bu kafayla yapayalnız kalacaksın.
No.I'm gonna go down finish my conversation with richard.
Hayır, ben aşağı inip Richard'la olan sohbetimi bitireceğim.
All right, hear me out,'cause you're gonna think I'm a little crazy, but I got to go with the british director.
Pekâlâ, beni bir dinle, çıldırdığımı falan düşüneceksin ama bence İngiliz yönetmenle yola çıkmalıyız.
Look, if you go through with this, I'm gonna lose my house! Get your hands off of me!
- Çek ellerini üstümden!
I'm gonna go upstairs with this.
Yukarı bunlarla çıkacağım.
I'm gonna go with the carl lewis thing.
Carl Lewis olayıyla devam edeceğim.
Uh, listen, you guys, I'm not gonna go through with it.
Dinleyin kızlar, onunla yapmayacağım.
I'm gonna go home with mum.
Annemle beraber eve gideceğim.
I'm gonna go with real.
Gerçekle devam edeceğim.
It was an asthma attack. Either way, I'm gonna go home to my husband, with whom things have been difficult lately. And I'm going to hug him and kiss him and thank him for all the good things that he is that I sometimes don't bother to notice.
Her halükarda, işleri zorlaştıran kocama, eve gideceğim, ona sarılıp, öpeceğim ve bazen anlamak istemediğim bütün iyi şeyler için ona teşekkür edeceğim.
I don't know how I'm gonna go in that classroom tomorrow and take that test with her standing there.
Yarın o sınıfta karşımda otururken nasıl sınava girerim bilmiyorum.
I'm just starting to meet people, and I see you're at... at Taylor-Hammond in Houston, which is good, because it may be a while before I figure out exactly which way I'm gonna go with this position.
İş görüşmelerine yeni başladım. Siz.. .. Houston'da Taylor-Hammond'da çalışıyorsunuz.
When I'm done with you,... I'm gonna go after that murdering son of yours and I'm gonna cut his throat.
Seninle işim bittiğinde katil oğlunun peşinden gideceğim ve boğazını keseceğim.
Yeah, I'm not gonna go deal with this.
Ben bunlarla...
You know what? Thank you, but I'm gonna go out to eat with the guys today, OK?
Teşekkür ederim ama bugün bizim çocuklarla beraber yiyeceğiz.
I'm gonna go with plan C.
C planını tercih ederim.
No, I'm gonna go live with Sookie.
Hayır. Sookie'ye taşınıyorum.
I'm gonna go check local hospitals... See if the emergency room has anything that lines up with an animal attack.
Yerel hastanelere bir bakacağım acil servislere hayvan saldırısıyla açıklanabilecek birileri gelmiş mi diye.
It's dangerous to try to reason with delusional people so I'm just gonna go about my business.
Kuruntulu insanlarla mantıklı iletişim kurmaya çalışmak tehlikelidir bu yüzden ben kendi işime bakacağım.
I'm gonna go back and get it, in case something happens with Izzy, okay? I'll be back.
Dadı arayabilir, hemen alıp geliyorum.
I am gonna stay on this phone with you until I'm... I gotta go.
Şey olana dek seninle konuşacağım- - Kapatmam lazım.
I'm gonna go drink with guys.
Seninle, sabah konuşacağım.
I'm gonna go with the first one.
Bence birincisi.
So I'm gonna go and see Jacob. Right now. And I'd like all of you to come with me.
Hemen gidip Jacob'ı göreceğim ve hepinizin benimle gelmesini istiyorum.
But if I go down, it's gonna be swinging with both fists.
Ama ben batarsam,... 2 elimi birden sallarım.
Listen, I-I know you're gonna go on tour and this record's gonna blow up, and just know that part of me wants to be really selfish with you.
Dinle, tura çıkman gerektiğini biliyorum ve bu albüm büyük patlama yapacak ama bir yanım da bencillik edip gitmemeni istiyor.
You guys, I'm gonna go through with it. I am. I am.
Planlarımı gerçekleştireceğim.
I'm just gonna go talk to him and get him back with Kell, so give me a couple hours at least.
Konuşup, geleceğim.. bir kaç saat sürer işte
Tell me what happened, or I'm gonna have to go with Billy's side of the story and you can kiss your life goodbye!
Neler olduğunu anlat bana yoksa Billy'nin anlattıklarını kabul edeceğim sen de hayatının geri kalanına veda edersin!
- yeah, i'm--i'm gonna go with you on that, So i don't end up with a concussion.
Evet, bunda sana katılacağım ki beyin sarsıntısı geçirmeyeyim.
Sounds like the violinist kid is getting worse, so I'm gonna go check that out, if that's all right with you, Sarge.
Görünüşe göre kemancı çocuk kötüye gidiyor, ben de ona giderim. - Tabi senin için sorun olmazsa, amirim?
Um, I finished my homework, so I'm gonna go work out with the Explorers.
Ödevimi bitirdim... ve çıkıp Kaşifler'le çalışacağım.
We're not gonna act out our feelings with little puppets or hit each other with anger sticks unless the padding's taken off and I get to go first.
Küçük kuklalara neler hissetiğimizi anlatmamalıyız. Terapi sopalarıyla birbirimize vurmamalıyız ki buna bayılırdım...
So I'm gonna go and see Jacob, and I'd like all of you to come with me.
Şimdi Jacob'ı görmeye gidiyorum. Sizlerin de gelmenizi isterim.
i'm gonna go with you 20
i'm gonna fuck you up 17
i'm gonna kill you 458
i'm gonna die 222
i'm gonna miss you guys 17
i'm gonna get you 199
i'm gonna miss you 302
i'm gonna go take a shower 38
i'm gonna be okay 71
i'm gonna be late 100
i'm gonna fuck you up 17
i'm gonna kill you 458
i'm gonna die 222
i'm gonna miss you guys 17
i'm gonna get you 199
i'm gonna miss you 302
i'm gonna go take a shower 38
i'm gonna be okay 71
i'm gonna be late 100