I'm in it tradutor Turco
41,938 parallel translation
I am a Cardinal Witch and you will hear my truth or I'll gladly throw you back in prison if you find it more agreeable.
Ben esaslı bir cadıyım ve gerçeklerime inanacaksınız Ya da sizi memnuniyetle hapse geri tıkarım daha uygun olduğunu düşünüyorsanız.
But now, with the men we have here, I think it's possible, and if we could convince even half of those slaves to join our fight, we might then actually be in a position to take back...
Ama şimdi, buradaki adamları da katınca, mümkün olacağını düşünüyorum. O kölelerin yarısını bile savaşımıza katılmaya ikna edebilirsek o zaman gerçekten orayı geri alabilecek bir konumda...
You think that little of me that I care so much how I'm seen in his eyes, I'd be willing to lose my life over it?
Bir parçamın, onun gözünde nasıl göründüğümü umursadığı için canımı vermeye razı olduğunu mu düşünüyorsun?
When I was in that carriage with the governor, when your horses first appeared, I had a chance to end it all.
Vali ile beraber o vagondayken atlarınız ilk göründüğü sırada her şeyi bitirmek için bir şansım vardı.
I had it in the car from when I put up the clothesline at home.
Eve aldığım çamaşır ipinden artan kısım arabadaydı.
What I do and how many times I do it in the bathroom, that's personal, okay?
Tuvalette kaç kere ne yaptığım seni ilgilendirmez, kişisel bir şey, tamam mı?
No, this was Karen and Rick's house, and now it's my house because I bought it.
Hayır, burası Karen ve Rick'in eviydi ve artık benim çünkü satın aldım.
Unfortunately it was stolen in the mountains by bandits along with all the supplies. I'm so sorry.
Ne yazık ki, dağda, tüm destekle birlikte eşkiyalar tarafından çalındı.
If you think it needs to be done, sir, I'm in.
Bu işin yapılması gerektiğini düşünüyorsanız, ben varım efendim.
Ugh, it's just never over in this fucking town that I wish to fucking God I never came to.
Bu zirzop şehrin derdi hiç bitmiyor. Keşke hiç gelmeseydim amına koyayım.
I want you to come in my mouth, I'm going to spit it on his grave.
Ağzıma boşalmanı istiyorum ben de onun mezarına tüküreyim.
I'm calling it in.
Ödemeni istiyorum.
- I was... recruited a year ago, but I didn't know that I would meet you and I didn't know I would fall in love with you, and... and I did it because they hired me!
- Ben... idim... Bir yıl önce işe alındı, ancak bilmiyordum Seninle buluşacağımı ve sana aşık olacağımı bilmiyordum ve...
And, uh, I think in large part it's due to Noodles.
Sanırım çoğunu Erişte topladı.
Oh, I printed it off last time I was in here.
Buraya son gelişimde yazıcıdan çıkartmıştım.
I have to accept that what I put out there, and the amount of years that I put it out there, and the willingness that I put it out there, there's something to accept in return for the security that I've given myself,
Yaptığım işleri kabul etmeliyim, bu işte geçirdiğim yılları, nasıl istekli olduğumu.
If it wasn't for the individuals I've met in my past,
Geçmişte tanıştığım kişiler olmasaydı...
And I got up, it was three o'clock in the morning, and I came down and I grabbed my biggest canvas that I had, and just let it all out.
Kalktım, saat sabahın üçüydü. Aşağı indim ve elimdeki en büyük kanvası aldım ve içimdekini tabloya akıttım.
When I got into the "Green Door." I got in the "Green Door" like I stumbled over it backwards falling, right?
Green Door filmine seçildiğimde, sanki ayağım takıldı da düşüyor gibi oldum.
And when I pull out my dick and go to do it, they all, cops just came in and busted me.
Şeyimi çıkarıp gösteriye başladığım anda, polisler gelip beni tutukladı.
And I said, "Man, I'm not sticking my dick in these women." I'm moving it to the side.
Dedim ki, " Kadınların içine sokmuyorum, yana doğru yapıyorum.
I mean, it was all Italian mafia that did distribution, and it was all Jewish mafia that did production, and women were not allowed to kind of get in there, especially distribution, you know.
Filmleri İtalyan mafyası dağıtıyordu, yapımcılık kısmı Yahudi mafyasındaydı, kadınların bu işlere karışması yasaktı, özellikle de dağıtım kısmına.
where I was raping the fuck out of this guy's ass in my dungeon, and it was really hilarious because I broke my discipline horse.
Zindanımda adamın birine arkadan tecavüz ediyordum. Tam bir şamataydı, üzerine bindiğim şeyi kırmıştım.
Again, be safe about it. But I think they're coming in the industry to make a little name, and then they go out there and make probably even more money being an escort.
Sanırım pornoya isim yapmak için başlıyorlar, sonra eskort olup belki daha fazla para kazanıyorlar.
Now, I recognize it's unusual to assign someone a friend, so think of it as a friendly face in a crowd, until you get your bearings.
Birine arkadaş atamanın sıra dışı olduğunun farkındayım. O yüzden bunu, ortama alışana kadar kalabalıkta tanıdık bir yüz olarak düşünün.
Well, I'm not sure that it's appropriate to objectify anyone in this way, and certainly not a teacher, but, uh, in so far as this was meant as a compliment, thank you.
Birini, hele ki bir öğretmeni bu şekilde nesneleştirmenin uygun olduğundan pek emin değilim ama iltifat niyetiyle söylendiği için teşekkür ederim.
I saved you a particularly gnarly piece with some hair in it.
Sana saç yapışmış iğrenç bir parça bıraktım.
If it's my future, don't I get a say in it?
Hayır! Kendi geleceğimde söz hakkım yok mu?
But the things I've done in the pursuit of it... were intended to honor my oath.
Bunun için girdiğim onca çabayı düşününce... Hepsini yeminime sadık kalmak için yaptım.
I made arrangements... to ensure that when we leave here, it is with compromises in place that will diffuse any threat of widespread rebellion.
Çeşitli ayarlamalar yaptım. Buradan ayrılırken geniş çaplı bir isyan başlatacak tehditler ortadan kalkmış olacak.
Now, what I need you to do is go out there bring the girl in here, that's it.
Şimdi, sana ihtiyacım olan şey oraya gitmek. kızı buraya getir, hepsi bu kadar.
I'm guessing it was in his shirt pocket.
Sanırım tişörtünün cebindeymiş.
I carry extra in case I run into someone who needs it.
İhtiyacı olan birine rastlarım diye fazladan getirdim.
Thought I caught it in time.
- Tam zamanında ayağımı çektim sanmıştım.
I was in a camp when it started.
Olaylar başladığında bir kamptaydım.
This is per Negan, who I also am, even if it takes all night to procure them, so I need able-bodied persons out there in the surrounding blocks of buildings snooping'and snatching', stat.
Bu, Negan için. Ki ayrıca ben de Negan'ım. Onları temin etmeniz tüm gece sürebilir de.
This is it. I'm going in.
Tamam, ben giriyorum.
I have never in my life been as scared as I was that night in the woods, kit to the grit, fully believing my number's about to be called, then seeing it happen to someone brave to a survivor.
Hayatımda hiçbir zaman, o gece ormandaki kadar korkmamıştım. Cesaretim uçup gitti. Benim sayımın söyleneceğini beklerken bunun, cesur birinin başına geldiğini gördüm.
I'm gonna make it one nice, hard swing, try to do it in one because I like him.
Şöyle güzelinden, sertçe bir geçirip tek hamlede halletmeye çalışacağım çünkü onu seviyorum.
I just want you to put that in your brain and roll it around for a minute.
Sen bunu şu beynine sokup biraz düşün bakalım.
We're in it for life, which I assume is around 20 years, average.
Hayatımız boyunca varız ve tahminimce ortalama 20 yıl.
My daughter's going through a divorce, and I am not dealing with it in a healthy way at all.
Kızım bir boşanma sürecinden geçiyor ve bununla hiç de sağlıklı bir şekilde başa çıkamıyorum.
I think it's helped a lot of people get comfortable and stop panicking, which is a state of mind we value in the animals we eat, but not something I want for myself.
Sanırım bir çok insanın panik yapmayı bırakıp rahatlamasına yardımcı olmuştur, ki bu da yediğimiz hayvanlarda olmasını istediğimiz bir düşünce yapısı, fakat kendim için istediğim bir şey değil.
And nowhere in the document did it say anything about, and believe me, I'm a lawyer, so you know,
Ve belgelerin hiçbir yerinde bu konudan bahsedilmiyordu. Ve inanın bana, ben avukatım.
They always meet in the MS. I'm assuming it stands for Midnight Sun.
Sürekli "GG" de buluşuyorlar. Sanırım "Geceyarısı Güneşi" anlamına geliyor.
I called his old secretary in Oslo to get it.
Elbette. Oslo'daki eski sekreterini arayıp şifreyi aldım.
Hundreds of dead redcoats in a forest not far from here because I made it so.
Buradan pek de uzak olmayan bir ormanda binlerce ölü İngiliz askeri var.. .. çünkü bunu ben yaptım.
I'll pull out his tongue and tie it in a knot!
Dilini çekeceğim ve bir düğümle bağlayacağım!
Every time I make a call, it's like I'm in a silent movie.
- Kim? Ne zaman birini arasam ses gelmiyor.
I'll call the IT kid that Shirley knows.
Shirley'in tanıdığı bilgi işlemdeki çocuğu arayayım.
While you're at it, I'll take 10 grand in hundreds and a buck in quarters for the meter.
Hazır oradayken, yüzlükler halinde 10 bin dolar da alayım ve park yeri için de bozukluk da olsun.
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in love 252
i'm interested 154
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in love 252
i'm interested 154