I'm in the bathroom tradutor Turco
760 parallel translation
Man, I had to clean out her closet, clean out her bathroom, throw her mouth guard in the trash.
Dostum, dolabını boşaltmak zorunda kaldım. Banyosunu temizledim. Ağızlığını çöpe attım.
I'm sure you must have things to do in the bathroom, Birdie, dear.
Eminim banyoda yapman gereken şeyler vardır Birdie, canım.
I'll see if there's an ice bag in the bathroom.
Banyoda buz torbası var mı diye bir bakayım.
As a matter of fact, I left them in the bathroom.
Aslında, ben onları banyoda bırakmıştım.
I'll put my poster in the bathroom.
Afişi banyoya asacağım.
If I did not get dressed in the bathroom after I finished my bath, I'd be... obliged to walk down the drafty hall, in my silk dressing room right after getting, after... out of a warm tub.
Duş aldıktan sonra.. Başka yerde giyinirsem.. Koridoru çıplak geçmek zorunda kalırım.
Yes, I was in the bathroom.
Banyodaydım.
No, I was in the bathroom.
Yok, banyodaydım.
Sorry, I was in the bathroom.
- Üzgünüm, banyodaydım. Ceketim içeride. - Sorun değil.
I'm going to go in the bathroom and scream.
Banyoya gidip, bağıracağım. Hemen dönerim.
I missed my turn in the bathroom this morning.
Bu sabah banyo sıramı kaçırdım.
You met him this morning in the bathroom, I believe.
Sanırım kendisiyle bu sabah banyoda tanışmıştınız.
I'm in the bathroom.
- Banyodayım.
I made you believe that I had fallen in the bathroom.
Banyoda düştüğüme sizi inandırmıştım.
I don't understand how you spend half your life in the bathroom.
Hal, hayatının yarısını banyoda geçirmeni aklım almıyor.
It was time to face the facts, stop beating about the bush... or I'd never be able to look myself in the bathroom mirror again.
Lafı dolandırmadan, gerçeklerle yüzleşmenin zamanıydı, aksi takdirde bir daha asla aynada kendime bakamayacaktım.
As a kid, I worked in a place where I couldn't go to the bathroom.
Çocukken banyoya bile gidemeyeceğim bir yerde çalışmıştım.
I'll put some towels in the bathroom for you, and you can wash up if you like.
Banyoya havlu koyacağım. İsterseniz yıkanabilirsiniz.
I did all of that before in the bathroom.
Onların hepsini demin banyoda yaptım.
I was in the bathroom.
Ben banyodaydım.
I locked myself up in the bathroom and I tried to kill myself.
Kendimi banyoya kilitledim ve kendimi öldürmeye kalktım.
I'll see if I still have some pills in the bathroom.
Bakayım banyoda hala var mı.
I was in the bathroom, drying myself with a freshly washed, rough towel... that smelled good.
Banyodaydım, kendimi yeni yıkanmış, güzel kokan... pütür pütür bir havluyla kuruluyordum.
I'm going to go in the bathroom now.
Şimdi banyoya gideceğim.
I was in the bathroom doing my hair.
Saçımı yapmak için banyodaydım.
I'm in the bathroom.
Banyodayım.
There's blood in the bathroom, I think she's hurt.
Banyoda kan vardı, sanırım yaralanmış.
I once got locked in the bathroom.
Bir keresinde banyoda kilitli kaldım.
I'm in the bathroom.
20 00 : 45 : 30 : 11 Ben, ben...
Let me in the bathroom. I'm seasick, too.
Banyoya gireceğim, beni de deniz tuttu.
I... we went up, and they hid in the bathroom. Was Pauline there?
Pauline orada mıydı?
I know that I screamed and cried and locked myself in the bathroom.
Bağırdığımı, ağladığımı ve kendimi banyoya kilitlediğimi biliyorum.
I left my contact lenses in the bathroom.
Kontakt lenslerimi banyoda bıraktım.
If one of'em says, "I gotta use the bathroom" or "I left something in the hall," you give us the cue right then and right there.
Eğer birisi "Tuvaleti kullanmam lazım" ya da "koridorda bir şey unuttum" derse bize hemen o anda işareti vermeniz lazım.
I was in the bathroom and had the door shut.
Banyodaydım.
I hid in the bathroom.
Tuvalete saklandım.
Not my lucky day. The Abbie is in the bathroom and I am poor.
- Abbie banyoda ve benim de girmem lazım.
Yeah, then I'm gonna lock you in the bathroom.
Evet, sonra seni banyoya kilitleyeceğim.
If anybody wants me, I'II be in the bathroom... on the floor... weeping.
Beni arayan olursa eğer, tuvalette yerde ağlıyor olacağım.
I might go to the bathroom in about half an hour.
Yaklaşık yarım saat sonra tuvalete gidebilirim.
Fight comes on at 5 : 00, figure a half-hour for the drive, check-in, 10 minutes, another five minutes to go to the bathroom, then I pleasure Peg.
Dövüş saat 5'te başlıyor. Yarım saat yolu sayalım. Otele yerleşmesi 10 dakika.
i was in the bathroom with him.
Onunla birlikte tuvaletteydım.
- I'm in the bathroom.
Ben banyodayim!
I like being in the bathroom with you.
Seninle banyoda olmaktan hoşlandım.
A dog, I locked him in the bathroom
Onu tuvalete kapattım.
I looked at it in the bathroom mirror, and it spoke to me!
Aynada bir baktım, benimle konuştu!
And frankly, I'm not impressed with people who tell me what they're going to do when they go to the bathroom in the first place.
Açıkçası, tuvalete gidecekleri sırada bana ne yapacaklarını söyleyen insanlar beni pek etkilemezler.
All I need is a bed, a bathroom, a telephone, and sometimes a television, in the event I get a chance to knock off early.
Tüm ihtiyacım bir yatak, bir banyo, bir telefon ve olur da erken dönersem izlemek için bir televizyon.
I didn't say I didn't like him. - He was in the bathroom with me.
Onunla tam tuvalette karşılaştığım sırada geldin.
My keys must have fallen out when I was in the bathroom.
Anahtarlarım tuvaletteyken düşmüş olmalı.
Should I help you in the bathroom before I go?
Gitmeden önce tuvaletinizi yapmada size yardım edeyim mi?
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in love 252
i'm interested 154
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in love 252
i'm interested 154