I'm in the kitchen tradutor Turco
882 parallel translation
I have to spend Sundays in the kitchen with mother
Pazar günlerini anneyle mutfakta geçirmek zorundayım.
Off with that wet skirt and I'll have it dried in the kitchen.
Şu ıslak eteği çıkarın da mutfakta kurutayım. Zahmet etmeyin.
I could help you in the kitchen.
Mutfakta sana yardım ederim.
I'm sure there's more in the kitchen.
Eminim mutfakta, aynısından daha vardır.
I think I'll see if I can be of any help in the kitchen.
Mutfakta bana ihtiyaç var mı diye bir bakayım.
Look now, you are king in the chapel, but I will be queen in my own kitchen.
Siz kilisede bir kralsınız. Ben de kendi mutfağımda kraliçe olacağım.
I'll hid myself in the kitchen, under the stairs, in a cupboard...
Mutfakta, merdivenaltında ya da dolapta saklanırım.
What use is his money if I'm still working in the kitchen?
Hala mutfakta çalışıyorsam onun parasının faydası ne?
I've been in the kitchen.
Mutfaktaydım da.
I hope you don't mind eating in the kitchen, Officer O'Hara.
Umarım mutfakta yemek yemekten rahatsız olmazsınız Bay O'Hara.
No, I'll get a sandwich, but ask Ethel to leave me some soup in a saucepan in the kitchen.
Hayır, bir sandviç alırım, ama Ethel'e söyle bana biraz çorba bıraksın.
I never played cards in the kitchen.
Mutfak mı? Mutfakta asla kağıt oynamam.
I was in the kitchen when I heard the shot.
Mutfaktaydım, o sırada ateş edildiğini duydum.
I was always in the kitchen.
Ben sürekli mutfaktaydım.
I felt as though I'd lived in a kitchen all my life except for the few hours it took to get married.
Hayatım boyunca mutfaktaymışım gibi hissediyordum. Evlenmek için çıktığım bir iki saat dışında.
I thought how he and my sister were sitting in the kitchen, and how Miss Havisham and Estella never sat in a kitchen, but were far above the level of such common things.
Onun ve ablamım mutfakta nasıl oturduklarını... ama Bayan Havisham ile Estalla'nın bunu asla yapmadıklarını... ve bu gibi şeylerin seviyesine hiç inmediklerini düşündüm.
I caught him trying to get in the kitchen by the back door.
Mutfaktan kaçmaya çalışırken yakaladım onu.
Take it in the kitchen. I'll answer the door.
Siz onu mutfağa götürün Bayan Wilson, kapıyı ben açarım.
Well, if you think I'm bothering them, I'll sit on my legs, and I'll do it in my room or in the kitchen.
Onları rahatsız ediyorsam ayaklarımın üstüne otururum. Kendi odam ve mutfak dışında.
Heurtebise will sit you down while I'm in the kitchen.
Ben mutfaktayken, Heurtebise seni oturtur.
I'm here, John, in the kitchen. I woke up and I was thirsty.
Uyandım ve susamışım.
Cesira, I don't know if I already told you, in the kitchen... to cook something light for Mrs. Casati?
Cesira, bilmiyorum daha önce söyledim mi ama Bayan Casati için... yemekte hafif bir şeyler hazırladınız mı?
- Shall I put them in the kitchen?
- Mutfağa koyayım mı?
I'll just sit in the kitchen in the meantime.
Biraz mutfakta oturacağım.
I'm standing in the kitchen since three o'clock, but I'm not tired yet!
Üç saattir mutfaktayım.
I go in the kitchen and turn a little fire under the cooking.
Mutfağa gidip, yemeğin altını biraz açayım.
I made you something to eat. Its in the kitchen.
Yemen için bir şeyler hazırladım, mutfakta.
I guess that's better than standing up in the kitchen, no?
Mutfakta dikilmekten daha iyidir sanırım, değil mi?
I think she's in the kitchen cooking.
Sanırım mutfakta, yemek pişiriyor.
In the kitchen, I'm sure.
Mutfaktadır eminim.
I got representatives in the tailor shop, commissary, sick bay... kitchen and shoe shop, and they all work for me.
Terzide, kantinde, revirde, mutfakta ve ayakkabıcıda... benim için çalışan adamlarım var.
She's in the kitchen, I suppose.
Mutfakta, sanırım.
I hope you were fed properly in the kitchen.
Umarım mutfakta iyice yemek yemişsinizdir.
If you'd had told me that in time, I could've saved three hours in the kitchen.
Bunu bana zamanında söyleseydin, üç saatimi mutfakta harcamazdım.
I'll be in the kitchen like nothing happened.
Ben, hiçbir şey olmamış gibi mutfakta olacağım.
- Look in the kitchen. I smell gas.
- Sanırım gaz kokusu var, mutfağa baksana.
I'll leave the light on in the kitchen. "
Mutfağın ışığını açık bırakırım " diyorum.
Leni, I don't think she's hiding, sir. She must be in the kitchen.
Saklanmıyor bayım.
I stayed in the kitchen.
Mutfakta kaldım.
If Dr Boyer comes home before I do, tell him there's a note in the kitchen on the board.
Dr. Boyer eve benden önce gelirse, mutfakta ona bir not bıraktığımı söyle.
I was in the kitchen.
Mutfaktaydım.
I'll sleep in the kitchen and that's that.
Mutfakta yatarım.
- I caught him sneaking round in the kitchen.
Sinsi sinsi mutfakta dolaşırken yakaladım onu.
I was in the kitchen when tonight's meal was being prepared.
- Mutfaktaydım, akşam yemeği hazırlanıyordu.
- I spent the whole morning in the kitchen.
- Bütün sabahım mutfakta geçti.
I used my influence in the kitchen.
Mutfakta nüfuzumu kullandım.
I'll work in the kitchen, I'll do the laundry, I'll clean the deck.
Ama, çoraplarınızı yıkar, yemek yapar Güverteyi yıkarım...
I made arrangements for lisa to help in the kitchen while you're here.
Burada olduğunuz süre içinde Ilsa'nın mutfakta yardımcı olması için hazırlık yaptım.
Come on, Tighe. I need you in the kitchen.
- Tighe, mutfakta yardımın gerek.
I'm better in the kitchen anyway.
Zaten mutfakta daha iyiyimdir.
I'll clean up in the kitchen.
Ben mutfakta temizlik yapacağım.
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in charge 158
i'm interested 154
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm in charge 158
i'm interested 154