I'm just saying tradutor Turco
7,853 parallel translation
I'm just saying that...
Söylüyorum sadece.
I'm just saying you inherited his best qualities.
Sadece onun en iyi özelliklerini miras aldığını söylüyorum.
I'm just saying... it's not gonna end well with her.
Diyorum ki, onunla sonunuz hiç iyi gözükmüyor.
I'm not saying that to hurt you. I'm just trying to be honest.
Canını yakmak için değil, dürüst olmaya çalıştığım için söylüyorum.
You're just saying it's a bad idea because you think I can't handle it because I'm a woman.
Kötü fikir olduğunu söylüyorsun çünkü kadın olduğum için yapamayacağımı düşünüyorsun.
Not that I'm saying that you would do something like that, but let's just say, um, I suddenly go missing or my brakes suddenly go out,
Sizin öyle bir şey yapacağınızı ima ediyorum sanmayın lütfen. Ama diyelim birden kayboldum ya da arabamın frenleri boşaldı...
I'm just saying I'd like to know what I'm walking into.
Neyin içine girdiğimi bilmek istiyorum.
MOLK : I'm just saying, as your partner, if you want me to cover for you...
Ortağın olarak seni korumamı istiyorsan- -
Look, I'm just saying...
Bak, söylemeye çalıştığım
Look, I'm just saying, Jeter really was the heart and soul of the team, man.
Bak, sadece söylüyorum Jeter gerçekten de takımın ruhu ve kalbiydi.
I'm not saying it's not a possibility... eventually, I just need to get the lay of the land first, you know?
Böyle bir ihtimal yok demiyorum, elbet olacak sadece önce durumu kontrol altına almalıyım.
Look, if Brad is embedded with these guys and I'm not judging, I'm just saying, if you have questions maybe you should press him for answers.
Bak, eğer Brad bu adamlarla bağlantılıysa kesinlikle yargılamıyorum sadece söylüyorum, soruların varsa cevap için onu sıkıştırsan iyi olur.
I'm just saying.
Söylüyorum sadece.
I'm just saying that "Kent Drake" is not the name of a real person.
Sadece şunu söylüyorum : "Kent Drake" gerçek bir isim değil.
I'm just saying artists come in all forms. Hmm. Unh-unh.
Sadece artistlerin her şekilde olabileceğini söylüyorum.
I'm just saying.
Öylesine söyledim.
I'm not saying that I have to have a jacuzzi. I'm just saying that I really like bubbles.
İlla jakuzi olsun demiyorum ama demek istediğim köpükleri çok sevdiğim.
If you meant "No," you should have said "No" because all that "We'll see" does is make me think it's possible, and then I end up ruining things, not just for myself, but for my friends, when really you have no intention of saying "Yes."
Eğer "hayır" ı kastediyorsan "hayır" demen gerekiyor çünkü bütün o "bakarız" lar bana mümkünmüş gibi geliyor çünkü sen "evet" deme niyetinde olmayınca sonra benden ziyade arkadaşlarım için planlar bozuluyor.
We're not just stepping away, right? That's not what I'm... saying.
Çekip gitmeyeceğiz, öyle demiyorum tabii.
I'm just saying I understood where he was coming from.
Yalnızca neden böyle hissettiğini anladığımı söylüyordum.
Relax. I'm just saying I understood where he was coming from.
Yalnızca neden böyle hissettiğini anladığımı söylüyordum.
I'm just saying there's...
Sadece diyorum ki...
- Dad... - I'm just saying, I don't think it's a coincidence.
- Bana kalırsa bu bir tesadüf değil.
I'm just saying I need to get out.
- Buralardan uzaklaşmaya ihtiyacım var.
I'm just saying it's a possibility.
Bu da bir ihtimal diyorum.
I'm just saying there are other people on this team.
Sadece bu takımda başka insanların da olduğunu söylüyorum.
I'm just saying because it, you know... it looked like you two were...
Bu konuyu açtım çünkü ikinizi beraber gördüğümde..
I'm just saying, the feminist inside me is cringing.
İçimdeki feminist korkudan pustu şu an.
I'm just saying, find someone really smart to take the SAT for you in exchange for money.
- Sadece şunu diyorum : Para karşılığında senin yerine SAT sınavına girecek zeki birini bul.
I'm just saying.
- Neden?
I'm just saying, as long as we've got him here, have him put in a garden.
Burada onu tutacağımıza onu bahçeye koyalım.
Look, I'm just saying, let's raise the money so we have it.
Bak, sadece söylüyorum, parayı harcamayalım ki bizde kalsın
Sweetie, I'm just saying this because I'm your friend, but I doubt they carry your size.
Kaltak. - Hey.
I'm just saying leave the thinking to the rest of us, you know?
Dinle, bu konuda puştluk yapman gerekmiyor, tamam mı? Benim söylemeye çalıştığım, düşünme işini sen bize bırak, anladın mı?
I'm just saying... Full-on zombie mode, I could've pulled this skull apart like a pistachio.
Sadece diyorum ki full zombi moduna girsem kafatasını bir elimle bile açabilirim.
I'm just saying, how do we know he's not working an angle?
Başka bir amacı olmadığını nereden biliyoruz diyorum.
Look, I'm just saying, I mean, I don't know what the drama was all about, but the guy feels terrible.
Bak, dedim ya. Aranızda yaşananları bilmiyorum ama adam kendini berbat hissediyor.
I'm just saying you could go home, sleep, and then come back.
Eve gidip uyuyabilirsiniz. Sonra geri gelirsiniz.
I'm just saying that my feet have been crammed in the world's most uncomfortable heels for an entire day, and your Tequila is the only thing that seems to be helping.
Sadece diyorum ki... Ayaklarım gün boyunca dünyanın en rahatsız edici topuklularındaydı ve senin tekilan yardımcı olan tek şey gibi duruyor.. Tamam.
I'm just saying.
Benden demesi.
I'm just saying she hasn't actually hurt anyone, and there's no bodies that have shown up at the med center, no students are missing.
Ciddi manada kimseyi incitmediğini söylüyorum tıp merkezlerinde boy gösteren cesetler de yok kayıp hiçbir öğrenci yok.
I'm just saying that she's a very smart girl, and I just don't see how someone leaves her bicycle practically blocking the elevator by mistake.
Ben sadece onun oldukça zeki bir kız olduğunu ve birinin bisikletini yanlışlıkla asansörü engellemek için nasıl bırakabileceğini anlayamadığımı söylüyorum.
Oh, so you're saying that I shouldn't just rely on myself, that I should utilize all available resources.
Oh, yani diyorsun ki sadece kendime bağlı kalmayayım. diğer tüm olanakları da kullanayım.
I'm just saying it.
– Öylesine söylüyorum.
Well, it's just a strong word. That's all I'm saying.
Sağlam bir kelime, onu diyorum sadece.
I'm just saying if you think this is a crazy plan, now's the time to speak up.
- Demek istediğim bu delice bir plan şimdi konuşmak için iyi bir zaman.
I'm just saying I think reckless is too strong a word.
Sadece, umursamaz kelimesi yaptığım şey için çok ağır bir laf diyorum.
I'm just saying you're quick to hand out death sentences.
Lâkin insanları öldürmek asla bir çözüm değildir.
I'm going out on a limb here and saying we just found cause of death.
- Biraz risk alacağım ve ölüm sebebini bulduk diyeceğim.
I'm not saying that Nancy's easy, it's just, I've seen her go in and out of a lot of windows.
Nancy'nin yollu olduğunu söylemiyorum, ama onun bir sürü pencereden girip çıktığını görmüşlüğüm de var.
I'm just saying, maybe someone's trying to scare us off this case.
Sadece birilerinin belki de beni korkutup davadan kaçırmaya çalıştıklarını söylüyorum.
i'm just saying that 53
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85
i'm just curious 283
i'm just a little tired 36
i'm just joking 64
i'm just like you 57
i'm just not in the mood 17
i'm just gonna 226
i'm just thinking 74
i'm just being honest 43
i'm just telling you 60
i'm just asking you 22
i'm just a little tired 36
i'm just joking 64
i'm just like you 57
i'm just not in the mood 17
i'm just gonna 226
i'm just thinking 74
i'm just being honest 43
i'm just telling you 60
i'm just asking you 22