I'm not here to kill you tradutor Turco
62 parallel translation
I came here to help you, not to kill.
- Yardım etmeye geldim, öldürmeye değil.
I'm not here to ask for help but to kill you
Buraya yardımını istemek için gelmedim! seni öldürmeye geldim!
I'm not here to kill you.
Seni öldürmek için burada değilim.
I've got some rope up here. But I do not think you would accept my help, since I am only waiting around to kill you.
Aslında, burada halat var ama seni öldürmek için burada beklediğimi düşünürsek yardım teklifimi kabul edeceğini düşünmüyorum.
Go. Tell all of your men to go, but I will kill the lions, and I will build the bridge, and you, you must go home and tell the wives of the men who died working here that you fled with the others because you could not master your fear.
Adamlarına söyle, gitsinler, ama aslanları öldüreceğim, ve köprüyü yapacağım, ve sen, evine git burada çalışırken ölen adamların karılarına söyle... korkunuzu yenemediğiniz için diğerleri ile beraber sen de kaçtın.
I'm not here to be killed or to kill you
Buraya ölmeye veya öldürmeye gelmedim.
I'm not here to kill you, Mulder.
- Buraya seni öldürmeye gelmedim, Mulder.
I'm not going to kill you this time. Go and tell your boss that from now on I'm king around here.
- Seni ibret için öldürmeyeceğim gidip anlat patronuna.
You come here and you help me to kill me... and if you of it are not able, then I get rid... of another bloody nuisance human being.
Buraya gelip, kendimi öldürmeme yardım edeceksin... eğer başaramazsan başka bir insanoğlunun daha... kanını akıtmam gerekecek.
There's no one else coming. I'm not here to kill you.
Başka kimse yok, seni öldürmeye gelmedim.
- Well, your grades and I'm not trying to bring you down here your grades indicate that taking 1 8 credits could possibly kill you.
- Yani, sizin notlarınız. ve moralinizi bozmak gibi olmasın ama sizin notlarınız gösteriyor ki 18 krediyi almak sizi neredeyse öldürür.
I'm not here to kill you, Bender.
Buraya seni öldürmeye gelmedim, Bender.
I'm here to kill you, not to judge you.
Burada seni öldürmek için bulunuyorum. Yargılamak için değil.
I'm not here to kill you.
Seni öldürmek için gelmedim.
Not sleeping, not eating. And now I'm supposed to trust you with a medicine that can kill me, when all I've seen since I've been here is total incompetence! Pissing in a pan.
Uyumadan, yemek yemeden, bir lazımlığa işemezdiniz.
I'm not here to kill you.
Ben seni öldürmeye gelmedim.
- I'm not here to kill you.
Seni öldürmeye gelmedim.
The only reason I'm not five miles away from here right now is because I want to help you find Maricruz, not kill Bellick.
Şu anda burdan 8 km ötede olmamamın tek nedeni, Maricruz'u bulmak için sana yardım etmek, Bellick'i öldürmek değil.
Okay, well, let me tell you something. I'm not here to kill anyone.
Size bir şey söylüyorum.
- stay here - i said stay here or i will shoot you £ ¡ i am not going to tell you again sit down or i'll kill you £ ¡
- Sana burada bekle dedim yoksa seni vuracağım, sana bir daha oturmanı söylemeyeceğim ve seni öldüreceğim.
I'm not here to kill you.
Sizi öldürmek için burada değilim.
I'm not supposed to kill you, but you can't stay here.
Seni öldürmemeliyim ama burada da kalamazsın.
I'm not here to kill you.
Seni öldürmeye gelmedim.
Tony, I'm not here to kill you.
Tony, seni öldürmek için burada değilim.
I'm not here to kill you, Brother.
Ben buraya seni öldürmeye gelmedim, kardeşim.
I'm not here to kill you.
Buraya sizi öldürmeye gelmedim.
I'm here to kill that plant thing, And if it's not you, who is it?
Şu bitkiyi öldürmek için geldim ama eğer sen değilsen, kim olabilir?
I'm not here to arrest you or kill you or whatever you think.
Buraya seni tutuklamaya, öldürmeye ya da her ne düşünüyorsan onu yapmaya gelmedim.
The reason you're going to trust me is because I'm not gonna kill you, right here and right now.
Bana güveneceksin çünkü seni hemen şuracıkta gebertmeyeceğim.
I'm not here to kill you, so don't overreact and try something stupid, because I will shoot you.
Buraya seni öldürmeye gelmedim. Bu yüzden endişelenip aptalca bir şey yapayım deme, yoksa seni vururum.
I'm not here to kill you, so don't overreact and try something stupid, because I will shoot you.
- Seni öldürmek için gelmedim. O yüzden aptalca bir şey yapmaya çalışma ve aşırı tepki verme, çünkü seni vururum.
I'm not here to kill you, but I... I will if you don't do what I want.
Buraya seni öldürmeye gelmedim ama istediklerimi yapmazsan öldürürüm.
I'm not here to kill you, love.
Seni öldürmeye gelmedim tatlım.
Because I'd like to know ahead of time. I'm not here to kill you.
Buraya seni öldürmeye gelmedim.
And in that time, if you are not back here, ready to marry me and bear my evil children, I will kill everyone you know.
Zaman dolduğunda, buraya gelmeyip, benimle evlenmeye ve şeytani çocuklarımı taşımaya hazır olmazsan, tanıdığın herkesi öldüreceğim.
! Hollis Doyle, meet Charlie. Charlie's here to kill you unless I kill him first, but I'm not sure I'm ready to do that yet.
Hollis Doyle, ben Charlie'yi öldürmezsem Charlie seni öldürecek ama ben onu öldürüp öldürmemek konusunda henüz emin değilim.
Don't worry. I'm not here to kill you.
Seni öldürmeye gelmedim.
I'm not here to kill you, Elijah.
Seni öldürmeye gelmedim Elijah.
I'm not here to kill you.
Seni öldürmeye değil, bir armağan önermeye geldim.
I tried not to kill you, but here you are, and Shumway said no witnesses.
Seni öldürmemeye çalıştım ama karşımdasın... -... ama Shumway şahit olmasın, dedi.
If you came here to kill him, I'm just gonna tell you right now, I'm not gonna let that happen.
Buraya onu öldürmeye geldiysen şimdiden söylemiş olayım buna müsaade etmem.
I'm not here to kill you, Rumple.
Buraya seni öldürmeye gelmedim, Rumple.
And I'm assuming you're not here to kill me.
Beni öldürmek için burda olmadığını varsayıyorum.
I'm not here to kill you, Patrick.
- Buraya seni öldürmeye gelmedim Patrick.
You know, I'm not sure if shooting you here counts towards our 14 or if the Minotaur has to make the kill itself.
Biliyor musun, seni burda vurmamım 14'e tamamlayıp tamamlamayacağından emin değilim. Belki de Minotor kendi öldürmek zorundadır.
And I'm not here to kill you, but from the looks of your conversation with rowan, that'd probably be my best move.
Ve ben buraya sizi öldürmek için gelmedim, fakat Rowan'la yaptığın konuşmaya bakınca, bu benim en iyi hamlem olacak.
I'm not here to kill you, man.
- Buraya seni öldürmeye gelmedim.
So I am not here to threaten you. I'm here to kill you.
Buraya seni tehdit etmeye değil, öldürmeye geldim.
I'm not here to kill you, Miss Page.
Buraya seni öldürmeye gelmedim Bayan Page.
I'm not here to kill you.
Buraya seni öldürmeye gelmedim.
If someone is seriously trying to kill you I'm not just gonna sit here and leave you by yourself...
Birisi cidden seni öldürmeye çalışıyorsa, öylece oturup seni yalnız başına bırakmayacağım.