English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm only asking

I'm only asking tradutor Turco

293 parallel translation
I was only asking if you were related to the La Valles of Marseilles.
Sadece Marsilyalı La Valle ailesi ile akrabalığınız var mı diye bilmek istedim.
I'm only asking you to be reasonable.
Senden sadece makul olmanı istiyorum.
I'm only asking...
Dışarıda bekle!
Only a week, that's all I'm asking.
Sadece bir hafta, tek istediğim bu.
I'm not the only one asking questions.
Sorular soran tek kişi ben değilim.
I'm only asking for justice.
Sadece adalet istiyorum.
I warned'em they were only asking for trouble.
Onları uyardım. Sadece bela arıyorlardı.
I'm only asking where we're going.
Ben sadece nereye gittiğimizi soruyordum.
I'm only asking for your promise that she won't know a thing.
Ona bir şey anlatmamaya söz vermenizi istiyorum.
I'm only asking you to remember one thing.
Senden sadece tek bir şey hatırlamanı istiyorum.
I'm only asking for a few hours, that's all.
Sadece birkaç saat daha istiyorum, o kadar.
Well, listen then, I'm the only one in command here... so I won't have anyone asking me questions, understand?
Pekâlâ, dinle öyleyse, burada tek amir benim bu yüzden, bana sorular soran birilerini istemiyorum, anladın mı?
I'm asking you to make them realize that over a thousand Cheyenne were brought here and only 286 are left alive.
Neden buraya getirilen yaklasık 1000 tane Cheyenne'den sadece 286 tanesinin hayatta kaldığını onlara izah etmenizi rica ediyorum.
I'm only asking for advice
Sadece önerini duymak istedim!
I'm only asking him that he test it beforehand.
Önceden onu test etmesini istiyorum yalnızca.
Yes, I know what I'm asking, but it's the only way.
Evet, ne istediğimin farkındayım fakat tek yolu bu.
I'm asking myself, why did they blow up their only chance they had left.
Sence? Başka açıklaması olamaz.
I'm only asking that you hold off the enemy until reinforcements arrive.
Sadece destek kuvvetleri gelene kadar düşmanı uzak tutmanızı istiyorum.
If you keep asking me, I'll only repeat myself.
Eğer sorup duracaksan, bunu tekrar edip duracağım.
My God! I'm only asking for two lousy troopers... How hard is that then?
bana sadece iki asker gerekli... bu mı kadar zor?
I'm only asking if it could.
Ben sadece yapabilir mi diye soruyorum.
I'm asking only for what we agreed.
Sadece anlaştığımız şeyi istiyorum.
But, in exchange, I'm asking you to look the other way regarding... some minor things that only you and I know about.
Ama karşılığında, sadece ikimizin bildiği küçük şeylere başka açıdan bakmanızı istiyorum.
I'm only asking you to wait until tomorrow.
- Sadece yarını beklemenizi istiyorum.
It's only a question of the moment, only, and that's what I'm asking for...
Sadece bir soru soracağım, yalnızca bir soru...
I'm only asking.
Yalnızca soruyorum.
If only I didn't feel guilty asking Annie to move out.
İlk adımı onun atmasını beklemek suçluluğunu hissetmesem...
I'm only asking you to front for me.
Benim yerime biraz bakmanı istiyorum, o kadar.
I'm only asking for 50,000 liras.
Sadece 50.000 lira rica ediyorum.
I was only asking her to shut up so we can hear, big nose.
Çenesini kapatsın ki duyalım diyordum, koca burun.
I'm only asking you to help me find a doctor.
Benim suçumdu, bunu hakettim. Senden sadece bana bir doktor bulmanı rica ediyorum.
- I'm only asking.
- Sadece soruyorum.
I'm only asking to be a big man for one lousy minute for Christ's sake!
Tanrı aşkına, bir dakika. Sadece büyük adam olmak istiyorum!
I'm only asking for the right to self-defense.
Sadece kendini savunma hakkı istiyorum.
I'm only asking this for your sake.
Bunu sadece seni düşündüğüm için istiyorum.
Murdock, I'm only asking you to pretend.
Murdock, sadece numara yapmanı istiyorum.
I'M ONLY ASKING BECAUSE OF THAT TIME YOU WERE SO SURE YOU HAD LOCKED THE DOOR AND YOU DIDN'T.
Tatlım, soruyorum çünkü geçen sefer de kilitlediğine emindin, ama kapı kilitli değildi.
incidentally, i'll be the only one asking questions.
Aklıma gelmişken, soruları yalnız ben sorarım.
Now, you can have Saturday nights, but only if you ask me in advance. Okay, I'm asking you in advance :
Benimle mezuniyet balosuna gelir misin?
- I'm only asking you to look at this.
- It won't do. - I'm onIy asking you to Iook at this.
All I want is only one night, please stop asking. Long live... I'm so glad that the outsiders and fellows are all loyal to me now.
bu gece tek bir şey istiyorum, lütfen soru sorma çok yaşa.... bütün askerlerimin ve diğerlerinin bana bağlı olmalarından çok mutluyum.
I'm only asking you because I could learn a lot from it.
Çok şey öğrenebileceğim için istiyorum.
- I'm only asking you to think about it.
- Sizden sadece bunu düşünmenizi istiyorum.
I know it's asking you to take a terrible chance, but it's our only one.
Korkunç bir risk almanı istiyor ama tek şansımız bu.
I know you'd give everything you've got to get your hands on it, but I'm only asking half.
Bunu almak için her şeyini verirsin biliyorum,... ama ben yarısını istiyorum.
I was only asking about the pain.
Hayır, canım. Ben senin acını soruyordum.
- Cos you know I'm only asking for talk.
Bilirsin, konuşmak için sadece soru sorarım.
Calm down, I'm only asking.
Sakin ol, sadece sordum.
I'm not saying anything yet, am only asking if he has phosphorus, that's all.
Bir şey söylediğim yok. Sadece fosforu var mı diye soruyorum.
Sorry, I was only asking if you'd ever been in a cockpit.
Üzgünüm, daha önce hiç kokpite girdiniz mi diye soracaktım.
- I'm only asking for a minute!
- Sadece bir dakika istiyorum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]