English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm only human

I'm only human tradutor Turco

170 parallel translation
At first I experimented only with dead animals, and then a human heart, which I kept beating for three weeks.
İlkin deneylerimi yalnızca ölü hayvanlar ve sonra üç hafta boyunca çalışır tutabildiğim insan kalbi üstünde yaptım.
If i were, for instance, to ask you to tell me seriously, if a literary interest in human frailty were your only reason for approaching me?
Rica ederim, buyurun. Mesela, bana gelmenizin tek sebebi, insanların zaafına gösterdiğiniz edebi meraktan mı kaynaklandı diye ciddi bir soru sorsaydım?
You're the only human being in the world to whom I can turn.
Dünyada yardımını isteyebileceğim tek insan sizsiniz.
I'm only human, you know.
Ben de sıradan bir insanım, biliyorsun.
I'm only human, rumors to the contrary, and I'm as curious as the next man.
Söylentilerin aksine, sadece insanım, ve bir sonraki erkek kadar meraklıyım.
Difference being only that you are an animal, and I'm human
Aramızdaki tek fark, sen bir hayvansın bense insanım.
I think I'm the only human being here.
Buradaki tek insanın ben olduğumu düşünüyorum.
The man : " I'm only human.
Adam : " Ben ancak bir insanım.
I'm only human.
Yalnızca bir insanım.
I'm only human
Cennete
I'm only human
Cennette olmama izin ver burada dünyada seninle
Gentlemen, I do not think it over ambitious to say that in about ten years, or perhaps less, not only will we be able to grow many blue oranges in the desert sands, but all of the major crops that are essential to human life -
Baylar, şunu söylemem, sanırım çok iddialı olmayacaktır... On yıl, veya daha az bir zaman içinde, çöl kumlarında mavi portakallar yetiştirmekle kalmayacağız, insan hayatı için vazgeçilmez olan her tür ürünü yetiştireceğiz.
I believed in Charles Calvin so much that I... I forgot he was only a human being.
Charles Calvin'e o kadar inanmıştım ki, onun da bir insan olduğunu unuttum.
Human interest- - I write only clean family news,
İnsanla ilgili, çok ucuz. Ben sadece temiz aile hikayeleri yazarım, Doyle.
- I'm only human.
- Ben de insanım.
I'm only a human being tracking another.
Sadece bir diğerinin peşindeki varlığım.
As mayor, I not only have an administrative obligation but a Christian and human one.
Başkan olarak, sadece yönetim sorumluluğum yok. Aynı zamanda inançlı bir insanım da.
But you see, the only thing I can really speculate on, Nurse Ratched, is the very existence of my life - with or without my wife - in terms of the human relationships, the juxtaposition of... one person to another, the form, and the content. Perhaps.
Ne var ki, hakkında gerçekten fikir yürütebileceğim tek şey, Hemşire Ratched yaşamımın varoluşu.
I hear no human voices, only the laughter of the mocking bird.
Hiç insan sesi duymadım, sadece bülbüllerin şakıyışı..
I'm only human, you know.
Ben de insanım.
Hey, I'm only human
Hey, ben sadece insanım
Of my friend, I can only say this - of all the souls I have encountered in my travels, his was the most... human. Honors...
- Şunu tereddütsüz söyleyebilirim ki ; tüm seferlerim boyunca, karşılaştığım tüm kişiler içinde, o en çok insan olanıydı.
I'm only human,
Ben sadece insanım,
I am the only man living who understands human nature.
Ben insan doğasını anlamış, yaşayan tek insanım.
I'm only human.
Sonuçta insanım.
There are two things that continue to trouble me and I'm speaking now not only as an agent of the Bureau, but also as a human being.
Kafamı kurcalayan iki şey var. Sadece FBI ajanı olarak değil, bir insan olarak merak ediyorum.
Look, you're one of a kind, Barry, and I'm only human.
Bak, sen türünün tek örneğisin, Barry, ve ben sadece insanım.
In fact this little old cigar is my only vice'cause I needed a vice in the joint to remind me I was human.
Aslında... bu küçük puro tek kötü alışkanlığım... çünkü kodeste, insan olduğumu hatırlatacak bir alışkanlığa ihtiyacım vardı.
After prosecuting scum for so many years, always having to fight defense lawyers and politicians... who only care about winning, well, I've lost faith in human beings.
Yıllarca sadece kazanmayı umursayan,... savunma avukatları ve politikacılara karşı savcılık yaparak pislik içinde savaştım. İnsanlığa olan inancımı kaybettim.
I suppose that proves he's only human.
Sanırım bu onun sadece insan olduğunu kanıtlıyor.
I'm only reading human neural patterns.
Sadece insan sinirsel yapısı okuyorum.
I'm only human, Harry!
Ben yalnızca insanım, Harry!
- Only when I take human form which is something that I always do when I'm seeking the truth. You can ask your friend Salmoneus that if he lives through the experience.
Arkadaşın Salmoneus'a bunu gerçekten tecrübe etmeyi isteyip istemediğini sorabilirsin.
I've given them every medical test I can think of but the only thing I can tell you for sure is they're not human.
Aklıma gelen bütün tıbbi testleri yaptım size kesinlikle söyleyebileceğim tek şey insan olmadıkları.
I suggest that only human crew members be present when we revive them.
Onları uyandırdığımızda, burada [br] sadece insan tayfaların bulunmasını öneriyorum.
Ironically... in my solitude I had created something... that could only be used in concert with another human being.
Garip olan şu ki yalnızlığımda sadece başka bir insanla birlikte kullanılabilecek bir şey yaratmıştım.
I'm only a human being.
Ben sadece bir insanım.
I'm the only human who can do it.
Yarışabilen tek insan benim.
I mean, I'm only human, for Christ's sake.
Yani, bende insanım, allah aşkına.
I'm glad I didn't fantasize about you turning human only about 10 zillion times.
Biliyor musun iyi olan şey, senin insan olmanı milyarlarca kez hayal etmedim.
Sorry, I'm only human.
Üzgünüm, ben yalnızca insanım.
I'm only human, Sven.
Ben sadece insanım, Sven.
I'm only human.
Ben sadece insanım.
I'm only half human.
Ben sadece yarı insanım.
I am only human, Will.
Ben de bir insanım Will.
When I look at her, when I look at the little girl who raised herself to become one of the most extraordinary human beings and one of the finest agents I've ever had the privilege of knowing, I see only the promise of my own redemption. Turning myself in was the only way
Ona, kendini yetiştirip gördüğüm en olağanüstü insanlardan, tanıma ayrıcalığına eriştiğim en iyi ajanlardan biri olan... o küçük kıza baktığımda tek gördüğüm, günahlarımın bağışlanacağı umududur.
I'm only human, you know.
Ben sadece bir insanım, biliyorsun.
If I was the only human on a ship full of Vulcans, and we ran into an Earth vessel, I'd be spending as much time with them as I could.
Vulkanlarla dolu bir gemide tek insan olsaydım ve bir dünya gemisiyle karşılaşsaydım onlarla olabildiğince zaman geçirmek isterdim.
I'm only human!
Sadece bir insanım!
I'm only human.
Ben de insanım.
And I'm only human, man.
Ben de bir insanım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]