I'm sorry to disturb you tradutor Turco
307 parallel translation
I'm sorry to disturb you, but I'm frightened.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ancak korkuyorum.
I'm sorry to disturb you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- I'm sorry to disturb you.
- Rahatsız ettim, bağışlayın.
I'm, uh, sorry to disturb you at this hour, Monsieur Madeleine... but I have a duty - an urgent duty to perform.
Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim Bay Madeleine ama çok önemli bir durum söz konusu.
I'm sorry to disturb you at this hour, Herzoff, but we have to alter our plans.
Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim ama planımızı değiştirmeliyiz.
Thank you. I'm, uh, sorry to disturb you... but, uh, it's just a formality.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama sadece formalite icabı.
I'm mighty sorry to disturb you, Mrs. Kingsmill.
Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim Bayan Kingsmill.
I'm sorry to disturb you so early, Mr. Newland... but I had to see you.
Böyle erken saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm Bay Newland ama sizi görmem gerekiyordu.
I'm sorry to disturb you, Doctor, but I'd like to see Mr. Talbot and everybody else in the house at once.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm Doktor, ancak Bay Talbot'u ve evdeki herkesi derhal görmeliyim.
I'm sorry to disturb you but I was unfortunately delayed from arriving in time to bid on certain articles, which I was rather anxious to obtain.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim fakat maalesef zamanında gelemedim. Açık arttırmadaki bazı parçalara pey sürecektim. Bu parçaları almayı çok istiyordum.
I'm sorry to disturb you so early but I have this for you
Macbeth'ten bir alıntı.
I'm sorry to disturb you, sir.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim.
- I'm sorry to disturb you.
- Affedersiniz, rahatsız ediyorum.
I'm sorry to disturb you, but the door was open.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama kapı açıktı.
I'm so sorry to disturb you, sir, but there's been an accident to a friend of yours, Count Victor Mattoni.
Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm, efendim, fakat arkadaşınız, Kont Victor Mattoni bir kaza geçirdi.
I'm sorry to disturb you, we shan't keep you long.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, Sizi fazla tutmayacağız.
Sorry to disturb you, Professor, but she was one of your students and I'm talking to all the teachers.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, Profesör, fakat o sizin bir öğrencinizdi. Ben bütün öğretmenlerle konuşuyorum.
I'm telling Dame Beatrice! I'm sorry to disturb you.
Bayan Beatrice rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to disturb you so late.
Geç vakitte rahatsız ettiğim için kusuruma bakmayın.
I'm sort of really sorry to disturb you.
Sizi rahatsız ettiğim için gerçekten üzgünüm.
I'm sorry to disturb you, sir.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim.
Mrs. Lansquenet, I'm sorry to disturb you...
Bayan Lansquenet, Rahatsız ediyorum...
I'm so sorry to disturb you, sir.
Rahatsız ettiğim için çok özür dilerim, efendim.
Miss Eliot, I'm sorry to disturb you. I know it's late, but may I come in?
Bayan Eliot, kusura bakmayın rahatsız ediyorum biliyorum saat biraz geç ama girebilir miyim?
I'm terribly s... sorry to disturb you.
Seni rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.
I'm sorry to disturb you.
Rahatsız ettim.
Good morning, sir. I'm sorry to disturb you.
Günaydın efendim, rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Oh, Mr. Nordling, I'm terribly sorry to disturb you, but my husband is in the prison at Fresnes.
Bay Nordling, sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm ama kocam Fresnes hapishanesinde.
Sorry to disturb you so late, but I had to speak to you.
Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama sizinle konuşmalıydım.
I ´ m sorry to disturb you, Sir.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Mrs. Sarek, I'm sorry to disturb you.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Oh, Miss Fields Ehh.. I'm sorry to disturb you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
I'm sorry to disturb you, Colonel.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm Albay.
I'm sorry to disturb you, but Agra's having an attack.
Böldüğüm için özür dilerim ama Agra saldırıya uğramış.
- I'm sorry to disturb you, Doctor.
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim, Doktor.
- I'm sorry to disturb you, sir, but we have this report about this shooting.
- Rahatsız ediyorum efendim ateş edildiğine dair bilgi aldık.
I'm sorry to disturb you, Doctor, I have sad news.
Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim, Doktor, üzücü haberlerim var.
I'm sorry to disturb you, sir.
Kusura bakmayın, rahatsız ettim.
I`m sorry to disturb you, sir.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim, bayım.
- I'm sorry to disturb you, Sir James.
Verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim, Sör James.
I'm sorry to disturb you, but -
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama -
I'm sorry to disturb you on a Sunday morning.
Pazar sabahı rahatsız ediyorum, üzgünüm.
I'm sorry to disturb you...
Rahatsız ettiğim için üzgünüm...
I'm sorry to disturb you, but I'm hungry.
Rahatsız ettim, ama açım.
And I'm sorry to disturb you at this hour.
Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.
I'm sorry, I didn't wish to disturb you, but I was looking for Marian
Üzgünüm, sizi rahatsız etmek istemedim ama Marian'ı arıyordum.
I'm sorry to disturb you, Mr. Adamson.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm Bay Adamson.
I'm sorry to disturb but this urgent telegram has arrived for you.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama size bu acil telgraf geldi.
I'm sorry to disturb at this hour but I have an urgent message for you I would like to officially inform you...
Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm ama size acil bir mesajım var.
General, I'm sorry to disturb you at this late hour.
General, bu saatte sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- I'm sorry to disturb you.
- Rahatsız ettiysem özür dilerim.