I'm sure that tradutor Turco
15,512 parallel translation
I know it's terrible, but we need to do everything we can right now to make sure that he and his sister don't lose their father, too.
Korkunç olduğunu bılıyorum, ama babalarını da kaybetmemelerı ıçın elımızden gelenı yapmalıyız.
So he's willing to accept this young Bob Ford, who's Charley's brother,'cause Jesse liked Charley Ford, and I'm sure that Charley vouched for Bob.
Bob Ford'u çetesine kabul etmeye hazırdı. Çünkü Charley'in kardeşiydi ve Jesse, Charley Ford'dan hoşlanıyordu. Charley, Bob için kefil olmuştu.
I'm not sure that's avoidable.
Bunun önlenebileceğini sanmıyorum.
So, I'm not really sure that that's what happened.
Öyle olduğundan pek emin değilim.
I was there that day to make sure that you got here.
Buraya geldiğinden emin olmak için oradaydım.
I mean, sure, she's a degenerate, but is that really motive enough for such a heinous act?
Tamam, tabi ki aşağılık birisi ama bu kadar tiksinç bir eylemi yapacak kadar mı?
So I make sure it stays that way.
Ben de o şekilde kalmasından emin olacağım.
I'm not really sure that it's going to happen, you know, between me and...
Aramızda bir şey olacağından emin değilim, bilirsin, benimle o.
I gotta make sure that the silver spreads throughout the cavern.
Olmaz! Gümüş tozun her yere dağıldığına emin olmalıyım.
I'm gonna go make sure that Raina remembers her tap things.
Gidip Raina'ya dans işini hatırlatayım.
Yeah - I'm not totally sure that's how the HIV virus is transmitted?
HIV virüsünün böyle bulaştığından emin değilim.
- I don't know what I'm asking, only I'm sure you noticed that Conor Masters's level is dropping, he misses a number of kicks in the match yesterday and then, very late last night
- Ne sorduğumu bilmiyorum ama eminim ki Conor Masters'ın seviyesinin düştüğünü fark etmişsindir. Dünkü maçta birkaç vuruş kaçırdı, sonra da dün gece geç saatte okula avare bir şekilde geldiğini gördüm.
I don't know, but I'll make sure that he knows which ones not to answer.
Bilmiyorum, ama hangi sorulara cevap vereceğini bildiğinden emin olacağım.
I can't swear to it, but I'm pretty sure she has a spare key in that planter on the porch down there.
Emin değilim ama... Aslında eminim. Verandanın altındaki çiçeklikte yedek bir anahtar olacaktı.
I'm sure that was enjoyable. It will be even more so once the Justice Department gets involved.
- Adalet Bakanlığı işe dâhil olduğunda daha da keyifleneceğim.
I'm not sure what's worse, the fact that you're part of Zoom's gang, or that weird samurai situation you got going on on the top of your head there.
Neyin daha kötü olduğuna karar veremedim,... Zoom'un çetesinin bir parçası olman mı yoksa bu samuray terk saçlar mı.
I'm not so sure about that.
Bundan o kadar emin değilim.
- Yeah, I'm sure that's it.
- Tabii tabii, eminim.
I'm sure you love that child as if she was your own?
Onu kendi çocuğunuz gibi seveceğinize eminim.
I'm not sure that I agree with you.
Sana katıldığımı söyleyemem.
I'm sure the new director of A.R.G.U.S. will clean up the mess that Waller left behind.
Eminim A.R.G.U.S.'un yeni müdürü, Waller'ın ardında bıraktığı pisliği temizleyecektir.
- I'm sure you understand that.
- Eminim ki, bunu anlıyorsunuzdur.
I tried to call you to make sure that you got out in time.
Zamanında dışarı çıktığından emin olmak için seni aramaya çalıştım.
I'm not sure that's gonna heal on its own.
Kendi kendine iyileşeceğinden emin değilim.
Yeah, I'm not sure I'm willing to wait for that.
Ben çıkana kadar beklemek istemiyorum sanırım.
I'm sure that's why you ripped up a hospital logbook.
Eminim hastane kayıt defterini de bu yüzden yırtıp atmışsındır.
Not that you've found any actual evidence, I'm sure it felt like fun detective work at the time.
Sağlam delil bulmuşsunuz diyemem, ama dedektiflik yapmak hoşunuza gitmiştir eminim.
I will make sure that your name is cleared.
İsminin temize çıktığından emin olacağım.
I'm not sure exactly how you coerce someone into doing that kind of thing.
Birini öyle bir şey yapmak için nasıl zorlayabilirsiniz bilemedim.
I'm sure the Colonel would have been charmed by that.
Eminim Albay bundan çok etkilenmiştir.
They'll have told you, I'm sure, that I can take Paris before you can bring reinforcements from the war.
Sana söylemiş olduklarından eminim sen savaştan destek çağıramadan Paris'i alabileceğimi.
And I'm sure that's really impressive.
Ve eminim bu çok önemli bir şeydir.
Each of us has a reason for being here, and I'm sure that you have one that you'll share when you're ready.
Hepimizin burda bulunmak için bir nedeni var ve... senin de hazır olduğunda paylaşacağın bir neden vardır eminim.
I wasn't sure if that's what I wanted to be, but now I'm back at work.
Olmak istediğim şey bu muydu emin değildim, ama şimdi tekrar işimin başındayım.
That's where you draw the line, huh? I'm just saying, for both our sakes, we just need to make sure...
- Sadece ikimizin de iyiliği için hata yapmamaya...
I... I'm sure you got more important things to do that don't involve giving a shit about anybody other than yourself!
Eminim kendinden başka kimseyi götüne takmamak gibi çok daha mühim işlerin vardır.
But I'm not sure that Rod could have killed Danny.
Ama Rod'un Danny'yi öldürebileceğinden emin değilim.
I think it's best that we continue as planned, really, just to make sure that everything's above board and...
Bence her şeyin planladığımız gibi gitmesi için bilirsin, her şey kitabına uygun olmalı...
Now, I did work hard to make sure that we have a fitting memorial - to these fine men. - Excuse me.
Bu iyi insanlara layık bir anıtımız olması için çok çabaladım.
I'm not so sure that's true, Mr. Denver.
Yeterli mi çok emin değilim, Bay Denver.
Well, take off your shorts and I'll make sure that we start even.
Şortunu indir ve eşit başladığımızdan emin olayım.
Oh, I'm sure she didn't mean it like that.
Eminim öyle demek istememişti.
I just need to make sure there isn't any other digital information on here that may suggest her whereabouts right now.
Sadece şu anki yerini gösterebilecek başka dijital bilgi olup olmadığına bakacağım.
But I'm sure you'd rather hear from him on that than me.
Ama eminim ki benim yerime ondan duymak istersiniz.
I'm sure she knows that.
Eminim bunu biliyordur.
Just like... I didn't know who I was, but I suddenly had a lot more friends, that's for sure.
Kim olduğumu bilmiyordum, ama birden bir sürü arkadaşım oldu.
That's the feeling I get, but I'm just not sure it's right, you know, just ethically, from an A.A. standpoint.
A.A.'nın bakış açısından.
I'm sure you know that certain foods, certain delicacies, assist greatly with the goal of pregnancy.
Eminim, bazı yemeklerin ve tatların hamileliğe yardımcı olduğunu biliyorsundur.
I'm just gonna make sure that when you die, you stay dead.
Sadece öldüğünüzde öyle kalmanız için elimden geleni yapacağım.
Well, I'm sure there's something out there that'll satisfy your need for speed and helping people, but, until then, you should stick with engineering.
Eminim, hız tutkunu ve insanlara yardım isteğini karşılayacak bir şeyler vardır, ama bulana kadar mühendisliğe yapışman gerekiyor.
- I'm sure he told you that.
- Sana anlatmıştır eminim.
i'm sure that's not true 60
i'm sure that's true 26
i'm sure 2891
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure of it 474
i'm sure you're right 87
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure it's fine 69
i'm sure that's true 26
i'm sure 2891
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure of it 474
i'm sure you're right 87
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure it's fine 69
i'm sure you can 67
i'm sure you didn't 34
i'm sure it'll be fine 42
i'm sure you understand 67
i'm sure it was 53
i'm sure you did 74
i'm sure he is 63
i'm sure you would 49
i'm sure it does 36
i'm sure it's nothing 87
i'm sure you didn't 34
i'm sure it'll be fine 42
i'm sure you understand 67
i'm sure it was 53
i'm sure you did 74
i'm sure he is 63
i'm sure you would 49
i'm sure it does 36
i'm sure it's nothing 87