English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm the lucky one

I'm the lucky one tradutor Turco

179 parallel translation
I'm the lucky one.
Ben şanslı olan tarafım.
365 days a year, 730 plays, and out of the lot, if one turns up that can be produced and that's got a part for you, I'm lucky.
Senede 365 günden 730 piyes eder. Bunlardan, sahnelenecek ve sana göre rol bulunan bir tane piyes çıksa, ne mutlu!
I'm one of the lucky ones, Molly.
Ben şanslı olanlardanım, Molly.
Listen, I like Philip fine, but when you get married, I'm going to make it a point to be around to remind him that he's the lucky one.
Dinle, Philip'i oldukça severim, fakat sen evlendiğinde, şunu vurgulamak için hep buralarda olacağım ve ona şanslı olduğunu anımsatacağım.
I'm the lucky one, remember?
Şanslı olan benim, unuttun mu?
Anyway, I'm the lucky one.
Zaten şanslı olan benim.
Now all you need is a new lucky redhead, and I know the perfect spot to find one.
Tek ihtiyacın yeni uğurlu kızıl, onu nerede bulacağımızı biliyorum.
I'm one of the lucky ones.
Çok şanslıymışım. Ben şeylerdendim...
I got lucky. I grabbed off one of the big guns, Irving Grastner.
Ama şansım vardı ve Irving Grastner'a tutuldum.
No, I'm the lucky one!
Hayır, ben şanslı biriyim!
Oh, yeah, ain't I the lucky one?
Öyle mi? Amma da şanslıymışım.
Last week I got lucky with one of the tourists.
Geçen hafta şansım sayesinde, turistin biriyle beraberdim.
So, I'm the lucky one!
O zaman şansım varmış.
Consider yourself lucky I'm the one who found out first.
sizi ilk çözen kişi ben olduğum için kendinizi şanslı hissedin.
So, I guess I was the lucky one.
Sanırım ben şanslıydım.
Hey, guys. If that was the lucky one, i'll take the unlucky one.
Çocuklar, şanslı olan buysa, şanssız olanı alayım.
They start me off at the drive-up window... and I work my way up from shakes to burgers... and then, one day, my lucky break comes.
Araçlara servisle başlarım işe... sonra burger kısmına terfi olurum... ve sonra, bir gün, şansım döner.
You were waiting for the lucky star in your room I was too late to notice it in that one phone call that day.
* Odanda şanslı yıldızını bekliyorsun * * O gün telefon aramasında bunu farketmekte geç kaldım *
I'm the lucky one.
- Ben çok şanslıyım.
Now, instead of dating all the guys in here, which last year proved to be almost impossible, this year, I'm going to pick one lucky guy to represent all of my admirers.
Bunun içindeki tüm erkeklerle çıkmak yerine ki geçen sene bunun imkansızlığı ispat edildi zaten bu sene, tek bir kişiyi seçeceğim o da hayranlarımı temsil edecek. Kim olduğu fark etmez.
If I'm lucky, I'm gonna spend the rest of my life leaping around from one place to another... instead of face down in a pool of blood.
Şansım varsa, hayatımın geri kalanını bir kan havuzuna düşmek yerine bir yerden diğerine atlayarak geçireceğim.
I'm sure I speak for each and every one of you lucky people when I call three cheers for the Conservative Party and Macmillan.
Muhafazakar Parti için üç defa kadeh kaldırdığımda... Hepiniz ve herkes için konuşuyorum. Harold Macmillan için üç kez şerefe.
She's the one... the lucky girl I'm going to marry.
O, benim... Evleneceğim şanslı kız.
Why should I be the only lucky one?
Tek şanslı adam neden ben olayım ki?
I'm one of the lucky ones.
Şanslılardan biriyim.
Well, when I get my degree from an accredited community college, I might add I'll be the one with the Lucky Charms, my friends and I'll be eating them out of Miss January's bra cups.
Diplomamı alınca ki itibarlı bir okuldan olduğunu belirtmeliyim. Şans benden yana olacak dostlarım. Ocak güzelinin sutyeninden yemek yiyeceğim.
I guess I'm the lucky one in a way.
Anlaşılan şanslı olan benim.
Lucky if you have only one foot in the grave, because I can help you.
Şanslısın, bir ayağın mezarda olsaydı, sana yardım edebilirdim.
But I was one of the lucky ones.
Ben şanslı olanlardandım.
- Well i gave an elderly couple a lift we drove for a while talking the way one does lucky thing it rained yesterday then she said it doesn't depend on us she was a typical old woman the lord decides these things
Yaşlı bir çifti arabama almıştım. Bir süre sağdan soldan konuştuk, "Dün iyi ki yağmur yağdı" gibi.
Usually I'm the one screamed at all day, now for once I get lucky.
Genellikle Gün boyu fırça yiyen benim ilk defa böyle birşey başıma geliyor.
He took the ticket once he knew that I was... well, the lucky one
- Bileti şanslı kişi olduğumu öğrenince elimden aldı. - Tatlım, onu şanslı kişi..
- I'm the lucky one.
- Şanslı olan benim.
I'm a sophisticated sex robot, sent back through time to change the future for one lucky lady.
Ben sofistike bir seks makinesiyim. Ve geleceği değiştirmek için yaratıldım. - Sadece şanslı bir tek kadının.
I'm the lucky one.
Asıl şanslı olan benim.
You're lucky I was the one that picked you up.
Orada olup seni aldığım için şanslısın.
I don't know if I'm lucky or if you're the lucky one but please do your best.
Burada şanslı olan siz mi, yoksa ben miyim bilmem ama lütfen elinizden gelenin en iyisini yapın.
I'm the lucky one.
ben şanslı olanım.
No, sir. I'm the lucky one.
Hayır efendim. Şanslı olan benim.
I'm the lucky one, C.W.
Şanslı olan benim, C.W.
Now I'm lucky if I can get one off the ground. - God, I need him so badly.
Ona çok ihtiyacım var.
I'm the lucky one!
Asıl şanslı olan benim!
So hypothetically speaking if I were lucky enough one day to find myself owning a sailboat again and I were to ask the woman that I love to go sailing with me would she?
O yüzden diyelim ki bir gün yine teknem olacak kadar şanslı çıktım. Ve sevdiğim kadına benimle denize açılır mı diye sorsam, gelir mi?
I was the lucky one.
Şanslıydım.
Flying a transport plane if I'm one of the lucky ones?
Bir nakliye uçağını uçurmak mı, o da şansım varsa?
You're great... and... you're kind and organized and one of the smartest people I know and anyone would be so lucky to be with you.
Harikasın... ve... nazik ve düzenlisin ve tanıdığım en zeki insanlardan birisin seninle beraber olacak kişi çok şanslı.
SO I'M THE LUCKY ONE.
Şarkım için geldim.
No, I'm saying lucky for me I'm not the only one.
Hayır, şanslıyım ki sadece ben yokum.
So I'm not the only one who got lucky.
Demek şanslı olan tek kişi ben değilmişim.
Oh, I'm the lucky one. Don't you know that?
Şanslı olan benim Bunu bilmiyor musun?
I'd say we're fucking lucky to have such stable home lives, wonderful mates whom we love and who love us, one beautiful child and another one on the way.
Sağlam birer ev hayatımız olduğu, bizi seven ve bizim de sevdiğimiz bir hayat arkadaşımız, birer evladımız ve yolda da bir çocuğumuz olduğu için çok şanslıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]