English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'm the only one

I'm the only one tradutor Turco

5,354 parallel translation
I'm the only one of these clowns that can code in Java.
Bu palyaçoların içinde Java kodu yazan tek kişi benim.
Of course, I'm the only one who planned ahead, so everyone else is running around in a mad panic.
İleriyi düşünen tek ben olduğum için herkes deli gibi koşuşturuyor.
The one and only day I almost didn't despise you.
Neredeyse seni aşağılamadığım yegâne gündü.
I'm the only one who can do it.
- Kim olacak? Bunu yapabilecek tek kişiyim.
I can't stop until I'm the only one of me left.
Benden bir tek ben kalıncaya kadar duramam.
But don't act like I'm the only one trying to dick her over.
Onu ayakta uyutan sadece benmişim gibi konuşma şimdi.
Yeah, well, you may have had more cancer than me, but I'm the only one who has it now!
Sen daha çok kanser olmuş olabilirsin ama şu anda sadece bende var.
I'm the only one with a PhD.
Doktorası olan tek ben varım.
Perhaps it had something to do with the fact that, in a room full of pussies... .. I'm the only one with a vagina.
Belki de şu gerçekle bir ilgisi vardır, korkaklarla dolu bir odada taşaklı bir ben varmışım demek ki.
I'm still the only one here, so...
77!
I mean, I don't think I'm the only one who's surprised.
Demek istediğim, şaşıran tek kişinin ben olmadığımı düşünüyorum.
I know back then he was the only one willing to help you.
Geçmişte sana yardım edebilecek... tek kişinin O olduğunu biliyorum.
You're the only one I know here.
Burada tanıdığım sadece sen varsın sonuçta.
Please don't make me feel like I'm the only one.
Lütfen bir tek ben merak ediyormuşum gibi yapma.
Am I the only one who is over panini bread?
Artık panini ekmeğinden sıkılmış bir tek ben mi varım?
That I had too many rules, which makes no sense because I only had the one that she had to get along with you.
Ve çok fazla kurallarım olduğunu söyledi oysa bu çok çok saçma çünkü seninle anlaşmasını içeren tek bir kuralım vardı.
I thought not being the villain would change things, But this book, these stories... Only see me one way.
Kötü biri olmamanın işleri değiştireceğini sanmıştım ama bu kitap, bu hikayeler beni yalnızca kötü olarak görüyor.
And I think you are the only one who can help.
Ve bence bana yardım edebilecek tek kişi sizsiniz.
And don't tell me if I am the only one, that is what makes me special.
Ve sakın bana tek kaldığım için özel olacağımı söyleme.
From now on, I'm the only one who touches the plutonium.
Bundan sonra plütonyuma sadece ben dokunacağım.
Oh, I'm going through with it, because knowing Linda Altman, she is only getting married so that I'm the last single one from our sorority.
Bunu cidden yapacağım çünkü tanıdığım Linda Altman sadece kız öğrenci yurdundaki son bekar ben kalayım diye evleniyordur.
I've only had sex with one person in the last 20 years.
Son 20 yılda sadece 1 kişiyle seks yaptım.
Jay, I called everyone, and Bucky's the only one who would give us a fight.
Jay, herkesi aradım, ve bize dövüş veren sadece Bucky var.
- So glad. We only have one more semester together, and I keep having these flash-forwards to the flashbacks I'll have of high school when I'm in college, and I want them to be magical moments with my PPFFs.
Beraber geçireceğimiz bir dönemimiz kaldı ve lisede geçirdiğimiz bu zamanların üniversitedeki anılarım olmasını ve onların EYAVMP olarak kalmasını istiyorum.
And I'm the only one with access.
Bağlantıları olan bir ben varım.
You're the only one who knows I'm here.
Burada oldugumu bilen tek sen vardin.
I've barely seen you since high school, you tell me you're dying, and I'm the only one you can trust with your final request.
Neredeyse liseden beri görüşmüyoruz, bana öleceğini ve, son dileğini gerçekleştirebilecek tek kişi olduğumu söylüyorsun.
Huh? Am I the only one here that can see that? Rose, move it.
Müptela bu be, bir ben mi farkındayım bunun.
Only this time I would be the one who took off with her half of the score.
Ama bu sefer vurgunda onun payını alan ben olacağım.
You are the only one I'm sure isn't the mole.
Çünkü köstebek olmadığından emin olduğum tek kişi sensin.
I'm the only one, right?
Bir tane değil mi?
Whether you like me or not, I am the only one in your corner, and you know it.
Beni sev ya da sevme senin yanında olan bir ben varım ve bunun farkındasın.
I will not be the only one of us going to prison.
Hapse giren tek ben olmayacağım.
I'm the only one seeing things straight.
- Her şeyi net gören sadece benim.
I think he's the only one who can help me Understand what these commands mean.
Bu komutların ne olduğunu anlamama yardım edecek tek kişi o bence.
So I'm not the only one with issues.
O hâlde sorunları olan tek kişi ben değilim.
So I had partially cleared a parking lot while Adam had completely destroyed a car, leaving Tanner as the only one with a decisive victory, and this is our last chance to win a challenge.
Adam bir arabayı tamamen haşat ederken,... ben de park alanını kısmen temizlemiştim. Tanner ise şüphesiz galibiyet alan tek kişiydi. Ve bu da bizim bir müsabaka kazanmak için son şansımızdı.
I'm the only one he'll trust with the money, ye ken.
Bilirsiniz para konusunda güveneceği tek kişi benim.
Catherine, if Gabe is a beast, he's gonna be out for blood, my blood, and I'm the only one who can stop him, right?
- Catherine, Gabe bir canavarsa kan için dolanmaya başlayacak, benim kanım için, onu durdurabilecek tek kişi benim, tamam mı?
I was practically the only one that didn't lose their vehicular virginity that night.
O gece araç bekâretini kaybetmeyen bir ben kalmıştım. Aynen.
And since I'm the only one who can talk about work, I get to be the center of attention.
İşimden bahsedebilen sadece ben olduğum için ilgi odağı da ben oluyorum.
I'm not the only one who can read the papers, Harvey.
Gazeteleri okuyabilen bir tek ben değilim Harvey.
Because I'm the only one who's gonna buy your block at a premium, instead of you flooding the market with shares and ending up getting a discount.
Çünkü pazarı hisselerle istila etmen ve ucuza satmak zorunda kalman yerine tüm hisselerini değerinde alacak tek kişi benim.
- If he sees me, he's gonna recognize me, and since I'm the only one who didn't get arrested from the crew- yeah, it's not gonna be a happy reunion--I get it.
Eğer beni görürse, eğer tanırsa ekipten tutuklanmayan tek kişi ben olduğumdan... Mutlu bir bir araya geliş olmaz. Anlıyorum.
You're the only one who might be able to help me get the answers that I need.
Cevapları bulmama ancak sen yardım edebilirisn.
I'm not the only one having bad thoughts.
Kötü hisleri olan tek ben değilmişim.
Yeah, I'm not the only one here with werewolf strength.
Onun da kurt gücü olduğunu unutuyorsun galiba.
I'm the only one who can get it movin'again.
- Bir tek ben ilerlemesini sağlayabilirim.
I'm the only one allowed to pamper you, and don't you forget it.
Seni şımartmaya izni olan tek kişi benim, bunu sakın unutma.
I know many avatars have needed guidance, but I'm the only one since Avatar Wan that can't get help from my past lives.
Bir çok Avatar'ın yardıma ihtiyacı olmuş biliyorum ama Avatar Wan'dan beri sadece ben, geçmiş yaşamlarımdan yardım alamıyorum.
I have a chance to finish what he started. But I know you're the only one in the way of making that happen.
Onun başlattığını bitirme şansım var ve bunun önündeki tek engelin sen olduğunu biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]