I'm your mother tradutor Turco
4,018 parallel translation
I'm gonna do your mother right here.
Annenize burada basacağım.
Wait, wait, I'm still on gabe knew your mother.
Dur biraz, ben hâlâ Gabe'in anneni tanımasındayım.
Last night, I was feeling in need of sexual release when I happened to come across your mother.
Dün gece cinsel ihtiyaç gidermek istiyordum ve tam o sırada annenle karşılaştım.
I believe "Screw it, I'm going in" is what I said to your mother last night.
Galiba, "neyse ne, giriyorum ben" lafını dün gece annene demiştim.
Maybe I'll start with your mother.
Belki de annenle başlarım.
I hope your mother has a good view of it.
Umarım annen bunu güzel bir yerden izleyebiliyordur.
I just bought one of your mother's paintings.
Sadece annenin resimlerinden birini satın aldım.
And I'm off to pick up your mother.
Anneni almaya gidiyorum.
I couldn't figure out the link between the car and your mother.
Annenle araba arasındaki bağlantıyı kuramamıştım.
I'm not your mother.
Ben senin annen değilim.
Ben, I'm your mother.
Ben, ben senin annenim.
I'm sorry I couldn't save your mother.
Anneni kurtaramadım.
When your mother and I got married, we said my dad's farm would be there to get us over any bumps in the road, the tough times in life.
Annenle evlendiğimizde, birbirimize hayat boyunca önümüze çıkacak engelleri babamdan kalan çiftliğin sayesinde aşacağımızı söylerdik.
I'm sorry for the things I said about your mother.
Dedim şeyler için özür dilerim Annen hakkında, gerçekten üzgünüm.
But I'm not gonna say anything bad about your mother.
Ama annen hakkında kötü bir şey demeyeceğim.
I'm your mother.
Ben senin annenim.
I thought it was your mother.
Annen sanmıştım.
And I'm sorry you have such a low opinion of your mother.
Annen hakkında böyle kötü düşündüğün için çok üzgünüm.
I'm a mother, and now I'm also your leader.
Ben bir anneyim. Ve şimdi de sizin liderinizim.
I'm sure your mother's thinking the same thing in heaven.
Eminim annen de cennette aynı şeyi düşünüyordur.
More than your mother can afford, and I'm gonna charge her, believe me.
Annenin karşılayabileceğinden daha fazla, ben de annene ödeteceğim, inan bana.
If I had some faith that I could survive your mother.
Keşke annenin beni sağ bırakcağına dair, birazcık inancım olsaydı.
Even if putting your mother on notice was enough, I have more enemies than you can count.
Annenin dikkatini çekmek yeterli değil ki, sayamayacağın kadar düşmanım var.
I'm not your mother
Ben annen değilim...
Honey, any day now, your mother and I are, um...
Tatlım, annenle ben...
Now, I hope that you're being nice to your mother.
- Neyse, umarım annene karşı nazik olursun.
Give me the bottle or I'm telling your mother.
Şişeyi bana ver yoksa seni annene söylerim.
And that, kids, is how I met your mother.
Ve bu, çocuklar ; "annenizle nasıl tanıştığımın" hikâyesi.
Mom. Actually, I'm the caretaker assigned to accompany your mother tonight.
- Aslına bakacak olursanız ben bu gece annenize göz kulak olmak görevlendirilmiş olan bakıcıyım.
Ryan, I think we should get your mother's nurse.
Ryan, annenin hemşiresini çağırsak iyi olacak sanırım.
Look, I swear, I wasn't trying to provoke your mother tonight.
Yemin ederim bu gece anneni tahrik etmeye çalışmadım.
So, today I went on your computer to find your mother's address, and what do you think I discover in your browser history?
Bugün, senin bilgisayarına baktım. Ve annenin adresini buldum. Ve browser'indaki geçmiş hakkında ne düşündüğümü biliyor musun?
I was close to your mother.
Annenizi yakından tanırdım.
Suppose I'm the one who actually set up your mother.
Annene tuzak kuran kişi ben olmalıydım düşünürsek.
I'm interning with your mother.
Annenizin yanında stajerim.
Suppose I'm the one who actually set up your mother.
Annene tuzak kurulması benden beklenirdi aslında.
I hope not, because if you girls are involved in any way, it will really hurt your mother's case.
Umarım öyledir. Çünkü bu işe bir şekilde bulaştıysanız annenin davası gerçekten zarar görecek.
In fact, given your mother's situation, I probably shouldn't be talking to you.
Aslında annenin durumundan dolayı, seninle de konuşmamalıyım.
Okay, he thought that I was your mother!
Tamam mı? Beni senin annen sandı.
I'm proud to be your mother.
Annen olduğum için gurur duyuyorum.
I'm like your mother!
Anneniz sayılırım!
I think your mother's upset now.
Sanırım annen çok kızdı.
I'm well aware of your history with my mother and her family. So...
Annemle ve ailesiyle olan geçmişinden haberim var.
You help me catch her, and I'll help you get your mother and Stiles's father back.
Sen onu yakalamama yardım et ben de anneni ve Stiles'ın babasını geri almana yardım edeyim.
You help me catch her. I'll help you get your mother and Stiles'father back.
Sen onu yakalamama yardım et ben de anneni ve Stiles'ın babasını geri almana yardım edeyim.
Okay, I'm gonna leave it up to your mother to explain that to you.
Bunun açıklamasını annene bırakacağım.
I'm not your mother.
Ben annen değilim.
I know I said I hadn't seen you since your mother and I split up, but that's not exactly true.
Annen ile ayrıldığımızdan beri seni görmediğimi söylediğimi biliyorum ama bu tam olarak doğru değil.
We lost your mother, and I was grieving, and I did the wrong thing. I sent you away, and that was a mistake...
Anneni kaybedince yıkılmıştım... ve seni uzaklaştırmakla hata ettim ve bu bir hataydı.
What I had with Aiden was fleeting and long before us, but, obviously, facts are irrelevant to your mother.
Aiden'la yaptığım şeyler kısa sürdü ve bizim ilişkimizden çok önceydi, ama, açıkçası, annenin alakasız gerekçeleri var.
I used to get that plea bargain for your mother.
Olanı da annen için anlaşma koparmak için kullandım.
i'm your dad 84
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your friend 283
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your daughter 67
i'm your mama 16
i'm your brother 125
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your friend 283
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your daughter 67
i'm your mama 16
i'm your brother 125