I've been trying to tell you tradutor Turco
291 parallel translation
- I've been trying to tell you all day.
Tüm gün sana bunu anlatmaya çalışıyordum.
Oh, Egbert, that's what I've been trying to remember to tell you about.
Egbert, sana bunları anlatmak için hatırlamaya çalışıyordum.
You know, ever since I opened this bank, I've been trying to tell those people to deposit their payroll six months in advance.
Bu bankayı açtığımdan beri bu insanlara maaşları altı ay evvelden yatırmalarını söylüyorum.
- I've been trying to tell you.
- Sana söylemeye çalışıyordum.
That's what I've been trying to tell you.
Ben de bunu anlatmaya çalışıyordum işte.
I've been trying to get you all afternoon To tell you that everything's all cleared up.
Tüm öğleyin seni aradım, sana her şeyi açıkça anlatabilmek için.
I've been trying to tell you that.
Geldiğimden beri sana söylemeye çalıştım.
That's what I've been trying to tell you.
- Ne? - Ben de bunu söyleyecektim, seyahat iptal oldu.
- That's what I've been trying to tell you.
- Ben de bunu anlatmaya çalışıyordum.
You don't eat until you tell me the angle. I've been trying to guess it all day long.
Diziye yaklaşımından bahsedene dek yemek yok.
Celia, I've been trying to tell you for days - I'm glad you're here. Thank you, Carrie.
Celia, günlerdir sana anlatmaya çalıştığım şey burada olduğun için memnunum.
Colonel Thursday, sir, what I've been trying to tell you, sir is that I love your daughter.
Albay Thursday, efendim, size söylemeye çalıştığım şey kızınızı sevdiğimdir.
Willie, dear, that's what I've been trying to tell you.
Willie, söylemeye çalıştığım buydu.
That's what I've been trying to tell you.
Söylemeye çalıştığım şey buydu.
I've been trying to tell you!
Size anlatmaya çalıştığım buydu.
That's what I've been trying to tell you. I haven't got...
Ben de size bunu anlatmaya çalışıyordum ki...
I've been trying to tell you something for the last five minutes but you won't listen.
Beş dakikadır sana bir şey söylemek istiyorum ama dinlemiyorsun.
Ever since I came here you've been fighting nature, trying to tell yourself I'm not pretty.
Buraya geldiğimden beri güzel olduğumu kendine söylememek için doğana karşı mücadele ediyorsun.
That's what I've been trying to tell you.
Ben de bunu anlatmaya çalışıyordum.
That's what I've been trying to tell you.
İşte sana söylemek istediğim buydu.
This is what I've been trying to tell you.
Benim sana söylemeye çalıştığım buydu.
I've been trying to tell you all day.
Bütün gün size söylemeye çalıştım.
That's what I've been trying to tell you.
Bunu söylemeye çalışıyorum.
That's what I've been trying to tell you.
Size söylemeye çalıştığım buydu.
What I've been trying to tell you is Mr.Hennessey has agreed to buy us team uniforms.
Size anlatmaya çalıştığım şey is Bay Hennessey bize forma almaya karar verdi.
Thas what I've been trying to tell you.
Sana anlatmaya çalıştığım şey bu.
I've been trying to tell you, Day by day I am getting worse.
Size anlatmaya çalışıyorum, Günden güne kötü hale geliyorum.
I've been trying to find a way to tell you.
Sana söylemenin bir yolunu arıyordum.
I've been trying to tell you. I've got it with this girl.
Mimsy'le yapacağım konuşmayı bile hazırlamıştım.
That's what I've been trying to tell you.
- Söylemeye çalıştığım bu.
I've been trying to tell you that if you want to talk about what we do together, what works and what doesn't, you have to say more.
Ben de sana bunu söylemeye çalışıyorum. Birlikte neler yaptığımız hakkında konuşmak istiyorsan nelerin yolunda gidip gitmediğini de daha çok söylemiş olursun.
It's what I've been trying to tell you.
Ben de size bunu anlatmaya çalışıyordum.
All the way over here I've been trying to think... how I was gonna tell you all about this thing I got to do.
Yoldayken sana yapmak istediğim şeyi nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum.
I've been trying to tell you.
Sana söylemeye çalışıyorum.
Look, Brad, I've been trying to think of a way to tell you this.
Bard, bak, sana söylemenin bir yolunu arıyordum.
I've been trying to think of a way to tell you ever since.
O zamandan beri sana anlatmanın bir yolunu arıyordum.
- I've been trying to tell you. - It could be ready within the month.
Ben de sana bir ay sonra hazır olacağını söyleyecektim.
You know, I've been looking through these clippings on Gianni Christian... trying to find a chink in his armour, but I gotta tell you. I don't think we're gonna find it.
Gazetelerde Gianni Christian ile ilgili haberlere bakıp bir açığını bulmaya çalışıyordum ama bulabileceğimizi sanmıyorum.
I'm trying to tell you that I've been sent here to protect you, and I'd like you to come with me now.
Buraya seni korumak için gönderildiğimi ima ediyorum. Ve şu an benimle birlikte gelmeni istiyorum.
But I've been trying to tell you that Kermit is gone.
Ama Kermit'in kaybolduğunu söylüyorum.
Listen, I've been trying to tell you I'm... ( STAMMERING ) I'm not a god, I'm just another guy, another man.
Dinleyin size anlatmaya çalışıyorum. Ben Tanrı değilim. Ben sadece başka bir adamım, başka biriyim.
- I've been trying to tell you.
- Sana söylemeye çalıştım.
I've been trying to tell you that for half an hour!
Bir saattir bunu anlatmaya çalışıyorum.
Peg, I've been trying to tell you that for two days.
Ne için?
Peg, I've been trying to tell you that for two days.
Peg, sana zaten iki gündür bunu anlatmaya çalışıyorum.
I've been trying to tell you for an hour.
Bilmiyorum. Bir saattir anlatıyorum ya!
What I've been trying to tell you since the first time I met you.
Tanıştığımız andan beri size söylemeye çalıştığım şeyi.
I've been trying to tell you, someone has erased his memory.
Sana anlatmaya çalışıyorum, birisi onun hafızasını silmiş.
And I'll tell you something else - When the fantasy is true, when we've been killed... then you say, "What a coincidence that at the same time we were being paranoid... someone was coincidentally trying to hurt us."
Size bir şey daha söyleyeyim, fantezi gerçekleşip bizden biri öldüğünde o zaman "Ne tesadüf!" dersiniz, aynı zamanda paranoyak olmakla suçlanırız. Çünkü biri bize hep tesadüfen zarar verir.
I've been trying to tell you now for two days.
İki gündür sana bunu anlatmaya çalışıyorum.
I've been trying to tell you...
Sana birşeyler anlatmak istiyorum...