I've got one tradutor Turco
3,894 parallel translation
"Wow, I'm only at mile one. I've got 25.2 miles to go." And if you're thinking that at the start, then you're done.
"Vay canına, sadece iki kilometre geçti, bitişe 40 kilometre daha var." diyorsan, başlangıçta bunu düşünüyorsan işin bitti demektir.
One morning we went hunting and I got one in the chest.
Bir sabah ava gittik ve bir tanesini göğsünden vurdum.
I've got the same one at home.
Aynısından evimde var.
And now I've got one.
Bir kadehim oldu işte.
No, but I've got one for you.
Hayır ama bende senin için bir tane var.
Yeah, and I got one man left.
Evet ve tek canım kaldı.
I just got one thing to say, that's God bless America and long live the King!
Tanrı Amerika'yı korusun ve çok yaşa Kral!
I've got one for you.
Sana bir şey soracağım.
Lisa... let's say for a second that this is lethal, and, you know, I've only got one meal left.
Lisa... bir an için ölümcül olduğunu söyleyelim, ve, bilirsin, benim sadece bir yemek şansım kaldı.
I've got one little boy who won't take his wings off and another who refuses to defecate.
Benimse iki haytam. Biri kanatlarını çıkartmaz. Diğeri kakasını yapmaz.
He's only got one piece left that he needs, and I intend to stop him before he gets it.
İhtiyacı olan sadece bir parça kaldı ve ele geçirmeden onu durdurmayı planlıyorum.
It's the plainest one I've got.
Bulduğum en sıradan şey bu.
I would've got you one, but it just... Feels inappropriate.
Aslında getirirdim ama uygun olmaz diye düşündüm.
- Will, I'm so sorry. I've got to go. Falco got into one of the...
Selam gitmem gerek biraz sorun olmuş da..
I need a job, and you got one to give.
Benim bir işe ihtiyacım var, ve senin de verecek bir işin var.
I mean, there are two sides, different colours, one of'em's got to win, one of'em's got to lose.
İki farklı taraf var ve farklı renklerdeler... Biri kazanacak biri kaybedecek.
As much as I hate to be the one to break up this tender moment, you've got until the stroke of midnight, or the crossover begins.
Bu sefkat dolu ani bolen biri olmaktan nefret etsemde gece yarisina kadar bu isi halletmeniz gerek yoksa gecis baslyacak.
I've got some chocolates, If you want one.
İstersen yanımda biraz çikolata var.
I've got one of his novels holding up my desk.
Romanlarından biri masamda duruyor.
I got one of those Russian nesting dolls, Matryoshka. And a camera!
Ben de Rusların içiçe geçen matruşka dedikleri bebeklerden ve bir de fotoğraf makinesi seçtim!
I've known him since I was a kid, I'm the one who got him his job.
Onu çocukluğumdan beri tanırım. Ona işini ayarlayan benim.
I know you said you didn't want one, but the cups are so small, and I was just worried that one wouldn't be enough, so I got myself two, and then I was worried that if I brought two over
İstemediğini söylemiştin ama... ama bardaklar çok küçüktü ve bir tanesi yetmez diye düşündüm. Bu yüzden kendime iki tane aldım, sonra da iki tane getirsem, birinin senin için... olduğunu sanarsın diye düşündüm, bu yüzden üç tane aldım.
And I've got a child, an innocent girl, and one of my agents in there.
İçeride de bir çocuk, masum bir kız ve ajanlarımdan biri var.
I've got one more month at this job, and I'd love to spend it nailing the Mutants.
Bu işte bir ayım kaldı. Kalan zamanımı Mutantları mıhlamaya seve seve harcarım.
I've got one for you.
İşte bu da bizim sürprizimiz.
I got a number for you : one, as in you help me land this one and you're out.
Sana başka bir sayı vereyim : 1, bu işi halletmeme yardım et, ve özgür kal.
Yeah. I've got one in the mix this time.
Evet, bu sefer elimde bir tane var.
I've got one contest left to win.
Kazanmam gereken bir yarışma kaldı.
Look... I just came from a clearasil audition and then found out the one thing I was looking forward to got canceled tonight, so you can understand
Bak, Clearasil reklamı seçmelerinden geliyorum ve bu akşam iple çektiğim bir şeyin iptal edildiğini öğrendim.
I've got artifacts that make them poisonous, that make them not poisonous, but not a single one that turns ashes into an orchid.
Onları zehirli yapanı da var, .. zehirsiz hale getireni de, .. ama içlerinden hiç biri külü orkideye çevirmiyor.
I've got one more.
Bir tane daha vardı.
'OK, we've got one Mr and Mrs Hicks of Houston, Texas.
Tamam. Houston, Teksas'tan Bay ve Bayan Hicks'i bulduk.
My goal in life is not to climb up The Herald's ladder one rung at a time until I've got my own stationery.
Hayattaki amacım kendi kırtasiyeme sahip olana dek Herald'da basamak basamak yükselmek değil.
Oh, and then I got a sore, like that one, on my ear, and I itched it.
Sonra kulağımda onun gibi bir yaram çıktı. Ben de kaşıdım. Sanırım gergindim ve duramadım.
That I've got a boyfriend, for one.
Erkek arkadaşım var, örneğin.
I've got one of your tapes.
Bende kasetiniz var.
I've got one.
Var orada.
I'd buy you a drink, but you've got one.
Sana bir içki ısmarlardım ama zaten var.
I've got one somewhere.
Bir yerde olacaktı.
I've got no-one to talk to about ghost stuff.
Hal olma. Hayalet şeyleriyle ilgili konuşacak kimsem yok.
I bet you've got one, or you wouldn't have asked.
Eminim senin vardır yoksa bana da sormazdın.
I've only got one rope and you don't know how to climb mountains.
Tek bir ipim var ve sen de dağa tırmanmayı bilmiyorsun.
I'd send you a postcard, but I know you've already got one.
Sana kart atardım da bir tane kartın var zaten.
I've got one speed, and it is full throttle.
Bir ileri vitesim var, o da tam gaz gidiyor.
I've got but one leg.
Tek bacağım var.
I sort of liked that, at one point, it kind of got there, and then it backed off.
- Bir bakıma bunu sevdim, .. yükselişi ve sonra birden.. .. düşüşü.
I've only got one day left here.
Bir günüm kaldı yalnızca.
The one with the chain saw, power drill, you guys keep him locked up in the basement, waiting for us to get all doped up on your poison food. Is that it? Now listen boy, I've got the van,
Şu testeresi, matkabı olan bodruma kilitlediğiniz, hepimizin şu zehirli yiyecekleri yiyip basılmasını bekleyen kardeş.
The one thing I know about Atticus is he loves his fans, and we've got... a great, big one right here who would very much like to say hello.
Atticus hakkında bir şey biliyorsam o da hayranlarını sevdiğidir ve yanımızda bir şey söylemek isteyen biri var : "Merhaba".
I've got one hell of a headache.
Harry! - Baba!
I don't have any friend, I've only got one that Sezto bastard.
Hiç arkadaşım yok. Sadece o namussuz Szeto var işte.
i've got this 271
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've got to 132
i've got an idea 313
i've got a headache 42
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've got to 132
i've got an idea 313
i've got a headache 42