English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I've got to know

I've got to know tradutor Turco

2,507 parallel translation
I know I got a little screws missing on the attitude side. I used to want to get in tune with the gang bangers and gun slingers.
Biliyorum kafamda birkaç tahta eksik ama eskiden çeteciler ve silahsörlerle takilmak isterdim
I've got to know that you're coming back.
Döneceğini bilmek istiyorum.
You know how I always tell that story about how I got inspired to go into politics because my dad took me to the Senate Gallery and we sat together and that's true.
Politikaya nasıl merak saldığımla ilgili hikayeyi hep anlatırım. Babam beni senato salonuna götürmüştü ve birlikte oturmuştuk, bu doğru.
No, look, whatever weirdness y'all got going on, I don't know and I don't want to know.
Burada olan şey her neyse bilmiyorum ve öğrenmek de istemiyorum.
I just got to town, so I don't really know anybody yet.
Şehre yeni geldim ve henüz kimseyi tanımıyorum.
I know we said we'd go our own separate ways, but please, you've got to protect me.
Biliyorum, ayrılırız demiştim ama beni koruman lazım.
♪ And all the wicked deeds that done I know you got to pay
♪ Ve yapılır ki tüm kötü şeylerin ödemesi var biliyorum
I've got more energy than I know what to do with, and I love...
İstemediğim kadar çok enerjim var.
You know, I've got a feeling that this time next year you're going to take London by storm.
Biliyorsun, bu sefer gelecek yılla ilgili bir his var içimde bir fırtına gibi Londra'yı ele geçireceksin.
Listen, Lucy, I know I said yesterday... that I could quit, but... Well, something kind of came up, and I got to do this - this one last thing.
Dinle Lucy, dün sana bırakabileceğimi söylemiştim ama bir şey oldu ve bunu son kez yapmam gerek.
We've got a lot of catching up to do. I want to know everything about you.
Yapmamız gereken birçok şey var.Senin hakkındaki her şeyi bilmek istiyorum.
Thirty guineas isn't nearly enough to purchase a horse as fine as your Joey, I know that. But it's all I've got.
30 gine senin Joey'in kadar iyi bir at almaya yetmez ama tüm param bu.
I was always so jealous of her..... cause, you know, I love to travel, and she always got lo go to all the really great places.
Onu hep çok kıskanırdım çünkü biliyorsun, seyahat etmeye bayılırım ve o da hep gerçekten güzel yerlere giderdi.
She's got- - like I said, she's shot in the head, her fingers are dangling, she's got blood all over her, she's watching her mom on the floor, she doesn't know if her mom's alive or dead, there's five other people in there that she doesn't know if they're alive or dead, and she has the wherewithal to get on the phone and call 911... first of all, and then to be able to provide the dispatcher with the quality information that she provided,
O'nun... dediğim gibi, başından vuruldu... parmakları sallanıyor, her yeri kan içinde yerde yatan annesini seyrediyor annesinin ölüp ölmediğini bilmiyor içerde beş kişi daha var onların ölüp ölmediğini bilmiyor telefona ulaşacak imkanı var ve 911'i arıyor ilk olarak ve telefondaki memur için gereken sağlıklı bilgiyi O veriyor.
I know I didn't date a lot, so when Geneva and I were serious, you didn't want to hurt me, and it was before we ever got together.
Biliyorum çok fazla kızla birlikte olmadım, böylece Geneva ve ben'de işler ciddileşince, beni üzmek istemedin, ve biz birlikte olmadan önce herşey gerçekleşmişti.
I know you've got to work tomorrow.
Yarın işe gideceğini biliyorum.
OH, I KNOW, BUT YOU'VE DREAMED OF THEM. ¶ GOT TO PAY YOUR DUES ¶
Biliyorum ama onları hayal eden sensin değil mi?
Look, I know this whole quitting thing was just a little lady drama, and, uh, maybe it's the oxy talking, but, uh, I'm willing to forget about it, because, uh, well, you've got me in a little pickle here.
Bak, bu işi bırakma olayları filan ufak kadınsal sorunlardı ve belki gerçekten söylüyordun ama bunu unutmaya çalışıyorum. Çünkü beni burada gafil avladın.
I've got everybody on my website doing it. We want them to know that we think Sarah's ruining the show!
Sarah'nın diziyi mahvettiğini düşündüğümüzü bilmelerini istiyoruz.
♪ Let's light up the world toni-i-ight ♪ ♪ You got to give up the bark and bi-i-ite ♪ ♪ I know that we got the love all ri-i-ight ♪
* Haydi aydınlatalım dünyayı bu ak-şam * * vereceğin bir kabuk ve ısırık var. * * aşka ta-ma-men sahip olduğumuzu biliyorsun *
♪ Let's light up the world toni-i-ight ♪ ♪ You got to give up the bark and bi-i-ite ♪ ♪ I know that we got the love all ri-i-ight ♪
* Haydı bu geceyi ay-dın-lat * * vereceğin bir kabuk ve ısırık var * * aşka ta-ma-men sahip olduğumuzu biliyorsun * * gel ve beni ay-dın-lat * * geceyi aydınlat. *.
I don't know if they've got a red carpet down there to roll out.
Orada serilecek bir kırmızı halı var mıydı bilmem.
I've got a son who needs to know who his uncle is.
Amcasının kim olduğunu bilmek isteyen bir oğlum var benim.
Which is why I need to know where you got that file from, and what's in it exactly.
İşte bu yüzden o dosyayı nereden aldığını ve içinde tam olarak ne olduğunu bilmem gerek.
I didn't know what to bring you, so I just got some magazines and lipstick... woman stuff.
Sana ne getireceğimi bilemedin,... ben de bir kaç dergi ve ruj aldım. Kadın şeyleri.
Well, as much as I'd love to continue this, I've got papers to grade. No, you know what?
Buna ne kadar devam etmek istesem de okumam gereken sınav kâğıtları var.
I Now I've got to know what is and isn't mine
"Herşey yerli yerinde mi bilmiyorum"
I know you've got a really important life, Miranda, but some of us like to sit around, enjoy our family, and play a game of charades.
Gerçekten mühim bir hayatın olduğunu biliyorum, Miranda. Ama bazılarımız öylece oturup, ailesiyle birlikte sessiz sinema oynamaktan keyif alır.
Hey, you know, I assumed that Troy was a fan, but he hasn't said a word to me since I got here and now I've got to catch this flight.
Troy'un hayranım olduğunu sanıyordum, ama geldiğimden beri benimle konuşmadı ve yetişmem gereken bir uçak var.
You know, I've got to tell you it was traumatic to open that bag and see what was going on.
Poşeti açtığımda karşılaştığım manzara beni çok sarstı.
I know I've been just kind of sitting back watching this thing unfold, but I got something to say now and you ain't gonna like it.
Genelde arkada oturan ve çözülmesini bekleyenin ben olduğumu biliyorum, ama bir şey söyleyeceğim sen de bunu sevmeyeceksin.
I need to know what you and Torres got from Zach's employees.
Zach'in çalışanlarından senin ve Torres'in öğrendiklerini bilmem lazım.
I think we both know that you've got nothing to hold me on.
Bence ikimiz de bana karşı elinde bir şey olmadığını biliyoruz.
Look, I know that you feel like you've got to be the best at what you do.
Bak, yaptığın işte en iyisi olman gerekiyormuş gibi hissettiğini biliyorum.
No, no, he doesn't want us anywhere near this kid.'Cause he's been doing something dirty that almost got him killed, and I want to know what it was.
Hayır, hayır, çocuğa yaklaşmamızı istemiyor. Çünkü neredeyse kendini öldürtecek şeyler yapmış ve ben de ne olduğunu bilmek istiyorum.
I know you've got a lot of sick, twisted stuff going on in that dome of yours, and I want to make it all come true.
Kafanda bir sürü sapkın fantezinin olduğunu biliyorum ve bunların hepsini gerçekleştirmek istiyorum.
OK, I know we all got off to a bad start, but I'm thinking if we all pull together, this could be an interesting, enriching and very brief experience for us all.
Harika. Kötü bir başlangıç yaptık biliyorum ama halledebiliriz. Bu hepimiz için ilginç ve değerli bir deneyim olabilir.
And I've already got a three-day pass for Coachella. Good to know.
Ve benim de Coachella için 3 günlük tatil iznim var.
You know, I could've gone to work at a big firm when we started, but I chose to stay with you because You got caught boning the senior partner's daughter in his office.
Ben ilk başladığımız zaman büyük bir şirkette çalışabilirdim ama seninle beraber çalışmak istedim çünkü en büyük hisseli şirket ortağının ofisinde adamın kızı ile oynaşırken yakalandın.
♪ Now I know I've got to Run away ♪
Artık kaçmak zorundayım biliyorum
You know... I've got to ask...
Merak ettim de...
I know this thing with Margaret and Brennan has got us both a little freaked out, but compared to some of the hoods I've been talking to, he's a goddamn saint.
Margaret ile Brennan'ın ilişkisi ikimizi de korkutuyor biliyorum ama konuştuğum kişilerin yanında aziz kalır.
I know he and Walter come as a team and that Walter won't like it. But something's got to be done.
Walter'la bir ekip olduklarını ve Walter'ın bu durumdan hiç hoşlanmayacağını biliyorum ama bir şeyler yapmamız gerek.
Oh, please. I was just reading some cooking blogs and got a little epicurious and decided to just, you know, throw together whatever looked fun.
Lütfen ama, sadece birkaç aşçılık blogu okuyordum ve biraz meraklandım ve güzel gözüken ne varsa yapayım dedim.
But, if you should be rushed, get their orders. I've got to know whether I'm having vegetables or waffle before I can start, so don't keep me waiting.
Ama siparişlerini almak için acele ederseniz hazırlamaya başlamadan sebze mi yoksa waffle mı yapacağımı bilmem gerekiyor, o yüzden beni bekletmeyin.
I don't really know how else to explain it, but he didn't want his wife to find out, and I guess they started this thing on the side, and then it got too serious.
Gerçekten nasıl açıklayacağımı bilmiyorum fakat karısının öğrenmesini istemiyordu ve sanırım bu şekilde başladı sonra da çok ciddileşti.
I think you've got to be in this line of work, you know? And that's why I sort of don't believe in having any commitments of any sort.
Eğer bu işin sınırına gelmişsen bu yüzden her çeşit bağlanmadan uzak duruyorum inanmıyorum
I saw her in a window in a tiny shop in Ohio and fell in love. And the more time we spent together, the more I got to know her story.
Onu Ohio'daki bir dükkanın vitrininde gördüm ve aşık oldum ve birlikte zaman geçirdikçe hikayesi hakkında daha çok şey öğrendim.
You know what? I've been so critical lately. I got to chill.
Bu aralar her şeyi eleştirir oldum.
I know you didn't want to be in the Cabinet, that you wanted to be on your own, but you've got the job, and your job is to support your brother.
Kendi başına takılmak istiyorsun ama bir görevin var ve o görev de kardeşine destek olmak.
I've got to know for sure.
Emin olmalıyım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]