I've heard of them tradutor Turco
196 parallel translation
If you've heard some little things about me, I guess you're a woman of the world enough to overlook them.
Benimle ilgili ufak tefek bir şeyler duyduysan onları önemsemeyecek kadar olgun bir kadınsın.
All them people and the flowers, some of them from people I never heard of even.
Tüm o insanlar ve çiçekler... Bazıları, adını bile duymadığım insanlardan gelmiş.
- I've heard of them.
- Duydum.
I've heard of them driving buffalo and native cattle stark-staring mad, so they just run and run till they fall down dead.
Sığırları sürekli sokarak çılgına çevirdiklerini, zavallı hayvanların... yorgunluktan ölene kadar koşturup durduklarını duymuştum.
Christians. Yes, I've heard of them.
Hristiyan mı?
- I've never even heard of them.
- Daha önce duymamıştım.
- I've heard powerful Bible-wallopers, but you not only put the fear of God into them, you scared the hell out of'em.
- Çok etkili İncil hatipleri dinledim, ama sen onlara tanrı korkusunu yerleştirmekle kalmadın, çok da korkuttun.
Oh, I think I've heard of them.
Bunların bazılarını duymuştum.
I've heard many of them.
O kadar çok duydum ki.
A picture of a- - I've heard about them.
Resmini... Bahsini çok duydum.
I've heard tell of some mean ones in my life, but you got them all beat, O'Hanlan.
Hayatımda çok aşağılık insanlar gördüm, ama sen hepsine rahmet okutursun, O'Hanlan.
I've heard of them.
Onları duymuştum.
I mean, I've heard of them.
Yani duydum demek istedim.
I've never heard of them.
Onları hiç duymadım.
I've heard a number of them.
Bir sürüsünü duydum.
It's just, I've never heard of them hitting anything this big before.
Ama onlar böyle büyük hedeflere saldırmazlar.
I wonder what they call themselves. Maybe I've heard of them.
İsimleri ne acaba?
Strange, I've never heard of them.
İlginç, onları daha önce hiç duymamıştım.
And I wish I had a guinea for every one of them I have heard gloat over the fact... that their victims were husbands and fathers.
Ve kurbanlarının yarısının kocalar ve babalar olduğunu duyduğum zaman, her birine verecek... -... yirmi bir şilinim olsun istedim.
Last I heard, he was chieftain of the black tribes, helping them to overthrow some slaver.
Son duyduğumda siyah kabilelerin şefi olmuştu ve onları bir tür kölelikten kurtarıyordu.
I've never heard of them.
- Hiç duymadım.
After a couple of hours in the position, I heard some snipe in the bush, so I went off to pursue them and I got lost in the woods.
Birkaç saat pozisyonumu koruduktan sonra, çalılardan çulluk sesi duydum ben de sesi takip ettim ve ormanda kayboldum.
I've heard of them but I've never met them.
Haklarında bir şeyler duydum ama karşılaşmadım.
I've heard of this happening, Where you meet someone coincidentally and end up going out to dinner with them, but it never happened to me.
Biliyor musun birisiyle tesadüfen tanışanları... ve sonra da onunla yemeğe gidenleri duymuştum ama bu benim başıma asla gelmemişti.
Pancreatic cancer of an aggressive nature, if I heard them right.
Pankreas kanseri ve doğru duyduysam en azılı olan cinsinden.
I'm sure you've heard of them.
Eminim duymuşsunuzdur.
In the past few days I've been contacted by Guls I haven't even heard of all of them wanting to emphasize how important this mission is.
Son birkaç gün içinde hepsi de bu misyonun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isteyen,... adını bile duymadığım birçok Gul benimle temasa geçti.
I'm sure you've heard of them.
Eminim duymuşsundur.
I've heard them before, from thousands of species across thousands of worlds since long before you were created.
Daha önce bu sözleri binlerce dünyadaki binlerce değişik yaratıktan duymuştum. Sen yaratılmadan çok önce.
Yeah, I've heard of them.
Evet, Duymuştum
I see you've heard of them.
Görüyorum ki onları duymuşsunuz.
I heard there were some casualties among your crew and I feared you may have been one of them.
Mürettebat arasında bazı kayıplar var diye duydum ve onlardan birinin sen olmasından korktum.
I " ve heard of them.
Onları duymuştum.
Plenty of them at the zoo, I've heard.
Duyduğuma, göre burada bunlardan çok varmış.
I've heard them say that the emperor has promised... an entire hill of gold to anyone who can help him live forever.
Kralın sonsuza dek yaşamasını sağlayan insana altından bir dağ hediye edeceğini duydum.
I've heard in the cities of Sikar and Dronya where once the three castes lived together peacefully the warrior caste have forced out our caste driving them to the wastelands.
Biz zamanlar üç sınıfımızın da barış içinde yaşadığı Sikar ve Dronya şehirlerinde savaşçı sınıfın bizim temsilcilerimizi şehirden attığını çorak topraklara sürdüğünü duymuştum.
You should have heard them today lecturing Joey and me about the finer points of adolescent sexuality.
Beni ve Joey'i ergenlik çağındaki sekslerin hassas noktaları konusunda azarlamalarını duyman lazımdı.
I've heard all of them.
Hepsini dinledim.
Sir, Anand could tackle them. I've heard this a number of times.
Bizim yeniden birarada olmamız Viveğin inancıydı
I've never heard of them.
Daha önce hiç duymamıştım.
I've heard one of them's even had a sex change.
Duyduğuma göre içlerinden biri cinsiyet bile değiştirmiş.
Yeah, I've heard of them.
- Evet.
Oh, I've heard of them.
Ah, onları duymuştum.
Of course I've heard of them.
Tabii ki duymuştum.
I see! You've actually never heard of them?
Eski yöntemleri bilmemeniz çok doğal.
I'm sick and tired of hearin'them damn stories. I've heard'em a hundred times.
O lanet hikayelerden bıktım usandım artık.
That was the last I've heard of them.
Bu onları son görüşümdü.
I don't want to just give one of my normal talks, because I find them boring, probably by now most of you find them boring too because you've heard them like 10 times.
Normal konuşmalarımdan birini yapmak istemiyorum, Çünkü onlar çok sıkıcı herhalde siz de bayarsınız çünkü 10 kere duydunuz bunları
I've never heard of them.
O adı daha önce hiç duymadım.
Yeah, I'll say. In the mid'60s, a team of scientists, one of them a geologist, spent time investigating Rose Red and heard the house scream several times.
- 60'ların ortalarında bir grup bilim adamı Rose Red'de araştırma yaptı ve evin bağırdığını duydular.
Both of them sing very beautifully. I've heard them when they came home.
Her ikiside çok güzeller Onların nezaman geldiğini duydum
i've heard of him 57
i've heard 148
i've heard of it 63
i've heard it before 24
i've heard about it 20
i've heard a lot about you 167
i've heard that before 100
i've heard about you 63
i've heard that 58
i've heard that one before 39
i've heard 148
i've heard of it 63
i've heard it before 24
i've heard about it 20
i've heard a lot about you 167
i've heard that before 100
i've heard about you 63
i've heard that 58
i've heard that one before 39
i've heard so much about you 123
i've heard of that 26
i've heard of you 53
i've heard it both ways 18
i've heard enough 133
i've heard all about you 18
i've heard the name 17
i've heard it 36
i've heard it all before 22
i've heard stories 20
i've heard of that 26
i've heard of you 53
i've heard it both ways 18
i've heard enough 133
i've heard all about you 18
i've heard the name 17
i've heard it 36
i've heard it all before 22
i've heard stories 20
of them 508
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756
i've got your number 23
i've been busy 216
i've been waiting for you 211
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756
i've got your number 23
i've been busy 216
i've been waiting for you 211