I've never been there tradutor Turco
388 parallel translation
I've never been there.
Oraya hiç gitmedim.
I've never been there in my life!
Evet, neden?
I've never been there.
Orada hiç bulunmadım.
I've never been there either.
Oraya da hiç gitmedim.
I thought that, too, but every night, I've been all over the house... and there's never been another light turned on.
Ben de öyle düşündüm, ama her akşam evi dolaştığımda... başka ışığın yandığını görmem.
Since you've never been in werner's, i shall be delighted if you would accompany me there.
- Her bakımdan öyle. Madem Werner'in salonuna hiç gitmediniz bana refakat ederseniz çok sevinirim.
I've never been there.
Orayı görmemiştim.
- I've never been there!
Oraya da hiç gitmedim!
- I've never been there.
- Oraya hiç gitmedim.
I've never seen the great Vittorio, but there've been plenty of Apaches here.
Büyük Vittorio'yu hiç görmedim, ama her zaman apache'ler etrafta olmuştur.
I've been over to the house several times, but you were never there.
Birçok kez eve geldim, ama sen yoktun.
I don't know why, but I'm more attracted to Hungary than any other country, even though I've never been there.
Nedendir bilmem Macaristan'ı bir kez bile görmemiş olmama karşın diğer ülkelerden çok seviyorum.
I'm gonna walk over there to my animal and ride on out like I never even been here.
Atımın yanına gideceğim ve buraya bir daha gelmeyecek şekilde uzaklaşacağım.
Why, no, sir, I've never been there.
Hayır, efendim. Hiç gitmedim.
- I've never been there.
- Hayır, hiç hatırlamıyorum.
I've never been there either.
Orada da hiç bulunmadım.
I've never been there myself.
Çünkü ben evli bir adamım.
I've never been, but it's interesting that you're from there.
Hiç gitmedim, ama oralı olman ilginç.
I've never been there.
Hiç oraya gitmedim.
Although I've never been there before.
Tabii ki biliyorum!
I've never been there before
Bizzat yaşamadım!
Well, I want you to know that I've never been in there in my life before.
Şunu bilmeni isterim ki o bara daha önce hiç gitmedim.
I've never been to one there, in Valparaíso, or anywhere.
Ne Valparaíso ne de başka bir yerde geneleve gitmedim.
I've been making this count for the past seven years and there's never...
Sayım işlerini yedi yıldır ben yapıyorum ve hiçbir zaman...
There is one, but I've never been down there.
Evet bir mahzen var, ama onu hiç görmedik.
Well, I've never actually been through there, but that's the way it always seemed to me.
Oraya hiç gitmedim ama bana hep öyle gelmiştir.
I've never been there, actually, but you can imagine what it's like.
- Aslında hiç gitmedim.
I've never been there. I can't imagine it.
Orayı gözümde canlandıramıyorum.
I've never been there.
Hiç gitmedim.
Towards the end of the war, there was one incident I've never been able to forget.
Savaşın sonuna doğru, orada bir şey oldu. Asla unutmam mümkün olmamıştır.
Father, I may never see you again, and before you go... there's something I've been meaning to tell you for a long time.
Onu oyundan atıyorlar.
There's never been a sundial here when I've been around.
Etrafa olmuştur zaman burada bir güneş saati var olmamıştı.
I've never been there
hiç de değil!
When I was serving in Cuneo there were girls under the bridge... but I've never been in a brothel.
Cuneo'da çalşırken köprünün altında kızlar dururdu... ama hiç geneleve gitmedim.
I have never been there, and he's never taken me there.
Oraya hiç gitmedim, ve o da beni hiç götürmedi.
No, that's one place I've never been, never been down there.
Hayır, hiç gitmedim oraya.
I've never been in there before in my life.
"Daha önce hayatımda oraya hiç gitmedim"
- Oh, I've never been there.
- Hiç gitmedim
I've never been there.
Daha önce hiç orada bulunmadım.
I've been on the phone to Rio all day, they never got there.
Bütün gün Rio'yu telefonla aradım. Oraya hiç gitmemişler.
I've never been there.
Ben oraya hiç gitmedim.
I I've never been there
Oraya hiç gitmesem de
- No, I've never been there.
- Hiç bir stüdyoya girdin mi?
I've never been there, but I've heard about it.
Hiç gitmememe rağmen hakkında epey şey duydum.
'Cause I've never been there.
Çünkü ben orada hiç bulunmadım.
I've never been down there, come.
Daha önce aşağıya hiç inmemiştim.
I've never been in your house, will you take me there?
Hiç senin evini görmedim, beni götürür müsün?
If you had done it the way I taught you they never would've been down there and scored and we would've won!
Eğer sana öğrettiğim gibi oynasaydın işler hiç boyuta gelmeyebilirdi. Sayı yapacak kadar ilerleyemezlerdi, ve biz de kazanmış olurduk.
I've never been angry with her before, but she knew who was out there, of that I'm sure.
Ona hiç bu kadar kızmamıştım, ama dışarıdaki adamı tanıdığından eminim.
- No, I've never been there.
- Hayır, hiç gelmedim.
Oh, sure I've ordered from Neiman's and Gucci's, but I've never actually been there.
Oh, tabiki Neiman's ve Gucci's den sipariş verdim, ama hiçbir zaman orada bulunmadım.
i've never done that 24
i've never been happier 33
i've never met anyone like you 25
i've never been 90
i've never heard of it 61
i've never been better 23
i've never seen it before 55
i've never 146
i've never felt like this before 28
i've never been so happy 18
i've never been happier 33
i've never met anyone like you 25
i've never been 90
i've never heard of it 61
i've never been better 23
i've never seen it before 55
i've never 146
i've never felt like this before 28
i've never been so happy 18