English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I can do that for you

I can do that for you tradutor Turco

735 parallel translation
"I'll break them all and come to you" "How much do you bet that I can do that for you?" "How much do you bet that I can do that for you?"
" bunları parçalayarak sabrederek sana geleceğim senin için girebileceğim hiçbir bahis yoktur senin için girebileceğim hiçbir bahis yoktur
I'm sorry that this is what I can do for you.
Üzgünüm, elimden ancak bu kadarı geliyor.
Tell me, do you think that, after treating a patient for years, I can't judge whether he's really sick or just pretending?
Yani sen yıllardır... üzerinde çalıştığım bir hastanın gerçekten hasta olup olmadığını ayırt edemediğimi mi söylüyorsun?
There's nothing for you to do that I can see.
Gördüğüm kadarıyla yapabileceğin hiçbir şey yok.
Is that the best you can do for me? I thought I was supposed to be a king.
Elinden gelen bu kadarcık mı?
Well, I'm sorry, ma'am... but that's about all we can do for you right now.
Üzgünüm bayan... şu an yapabileceğimiz başka birşey yok!
That's more than I'd ask for... but it will do no harm for your son to learn the ways of the white man. And you may be sure he'll have the best treatment that we can offer.
Bu benim istediğimden de fazlası Oğluna hiç bir zarar gelmeyecek ve bunun yanında beyazların yaşama biçimini de öğrenecek.Ve emin ol ki bu bizim en iyi anlaşmamız olacak.
Ah, rusty or not, you can do as much for me as any other lawyer... and I reckon that ain't hardly anything at all.
Paslanmış ol veya olma benim için her hangi bir avukattan daha fazlasını yapabilirsin ve sanırım bu hiç zor değil.
I'm afraid I can't do that for you.
Ne yazık ki bunu yapamam.
That's the least I can do for you, isn't it?
En azından ben yaparım, değil mi?
But if we can make sure that here are four Frenchmen at least who feel as I do about our country, who, if they had the chance, would fight for France. If I can convince myself to believe you, I might...
Fakat buradaki, ülkesi hakkında aynı benim gibi hisseden dört Fransızın fırsat bulsa savaşacağına emin olsam kendimi size inanmaya ikna edebilsem, belki...
You know as well as I do that you can't hold a man for more than forty-eight hours
Benim kadar sen de biliyorsun ki, bir adamı 48 saatten fazla tutamazsınız.
If the principal swallows that story, and I don't think he will, I'll see what I can do about making over that checked dress of mine for you.
Okul müdürü bu hikayeyi yutarsa, ki yutacağını sanmıyorum ekose elbisemden, sana nasıl bir şey ayarlayabilirim bakacağım.
It is my voice, mine, my own that makes you tremble there in the green gloom, above me, for you do tremble as a blossom among the leaves, you tremble, and I can feel all the way down along this jasmine branch
Titredin! Sebebi bu sözler mi? Bir yaprak gibi, yaprakların arasındaki bir çiçek gibi titriyorsun,..
- Is there anything that I can do for you?
- Yapabileceğim başka bir şey var mı?
I tell you that which you yourselves do know, show you sweet Caesar's wounds, poor, poor dumb mouths, and bid them speak for me.
Sizin de bildiğiniz şeyler söylediklerim. Canım Sezar'ın yaralarını gösteriyorum, şu zavallı, güçsüz, dilsiz ağızları konuşturuyorum kendi yerime.
... darling, would you do all that for me if I said I'd marry you?
Seninle evleneceğimi söyleseydim, bütün bunları benim için yapar mıydın canım?
I can assure you that... this is an opportunity for your son to do a great thing for England.
Bu konuda size garanti verebilirim. Bu oğlunuza İngiltere için büyük bir yücelik yapma fırsatı verecektir.
There's nothing I can do or say or pray for... that will bring him back to you.
Onu sana geri getirebilecek ne bir şey yapabilirim ne bir şey diyebilirim, ne de dua edebilirim.
Can I speak to you alone for a minute, General? Major, do you have that list with you?
Bir dakika yalnız konuşabilir miyiz, General?
That's the best I can do for you.
Senin için yapabileceğimin en iyisi bu.
I hope you mean that. Jake. because there's nothing I can do for you now.
Beni anladığını umarım, Jake, Senin için yapabileceğim bir şey yok.
That's the least I can do for you.
En azından senin için ne yapabilirim, onu söyle.
The devil with him. I can give you one too and you won't have to do that for it.
Ben de sana içki ısmarlayabilirim ve bunu yapmak zorunda kalmazsın.
Getting back to what people do for a living, can I ask a question that might embarrass you?
İnsanların hayatını nasıl kazandığına dönersek, Seni utandıracak bir soru sorabilir miyim?
I slave from morning till night, and all you can do is sit around with that gormless good-for-nothing there.
Sabahtan akşama kadar kölelik yapan benim. ... senin tek yaptığın ise şu işe yaramaz beyinsizle kıç büyütmek.
I can't do that. Your mother is looking for you.
Annen seni arıyor.
You must also understand that anything I can do for you personally I would be happy to do.
Ayrıca bilmelisiniz ki sizin için şahsen yapabileceğim bir şey olursa... yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
I'll do anything for you. You can't, with your heart like that.
Benimle Tokyo'ya gel!
( Liverpool accent ) Hello, this is the famous Ringo, what is it that I can do for you?
( Liverpool aksanıyla ) Alo, ünlü Ringo konuşuyor, Sizin için ne yapabilirim?
I don't think there's anything I can do for you right now, besides suggesting that you stay clear of the police.
Sizin için şu an yapabilecek bir şeyim olduğunu sanmıyorum yalnızca polisten uzak durmanız gerektiğini söyleyebilirim.
I know that I can trust you to do that for me.
Benim için bunu yapacağına güveniyorum.
Do you realize that I can charge you for self mutilation in order to avoid service in the defense of the Reich?
Farkında mısın? Seni Reich savunmasında vücuduna zarar vererek görevden kaçma ile suçlayabilirim.
There must be something, I mean, Some little something that I can do for you.
Senin için yapabileceğim küçük bir şeyler olmalı.
That's something I can't do for you any more than I can go to the barber for you, which you can also use.
Sizin yerinize provaya gidemem ki. Berberinize bile ben gideceğim neredeyse.
You see, I feel sorrier for you than I do for him. Because you'll never know the things that love can drive a man to.
Ondan çok senin için üzülüyorum çünkü sevginin bir insana neler yaptırabileceğini hiç bilmeyeceksin.
- Something I can do for you? - That chunk of paper there?
- Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
There's only one thing I can do for you and that's to kill you.
Senin için yapabileceğim tek bir şey var, o da seni öldürmek.
You know as well as I do their brain system is not developed in either the vocal or abstract-thinking area. Yes, sir, but they do have the power of speech, and it is for you gentlemen to assess how far that power can be exercised intelligently.
Evet, efendim ; fakat bunlar konuşma yeteneğine sahipler ve bu yeteneklerinin ne kadar zekice kullanıldığını ölçmek siz beylere düşüyor.
If there's anything at all that I can do for you...
Pamela Piggott. Sizin için yapabileceğim herhangi bir şey varsa...!
You can eat shit for all I care, Miss Sandstone... or eat anything that you like or do anything that you like.
Bu söylediklerimin üzerine gidip bok yiyebilirsiniz, Bayan Sandstone... ya da hoşunuza giden bir şey yiyebilir veya ne isterseniz yapabilirsiniz.
I cannot explain it, but I know... I know that the best thing you can do for your people is to enrich their minds.
Biri, diğeri olmaksızın olamaz, ve bu güçlü birleşmeden yeni bir dil doğar dünyanın heryerindeki her insanın anlayabileceği.
I will do that myself from the stage, so that if any of you have ideas that you want to contribute, we can incorporate them before we hire a narrator for the final soundtrack.
Onu kendim sahneden yapacağım, bu nedenle herhangi birinizin katkı sağlayabilecek bir fikri varsa, nihai ses kaydı için bir konuşmacı tutmadan önce onu katabiliriz.
Is there anything I can do to help? Yes, you could ah, get the foundation to pay those bills at Key Largo for me. I need that new equipment right away.
Evet, aslında vakfın faturalarımı ödemesini sağla lütfen, o yeni cihazlara ihtiyacım var.
My respects I'll do that for you
Sayenizde hazineyi ve canımız kurtardık sağolun!
Do you believe that I can't see your feelings for Daniela.
Daniela için hissettiklerini görmediğime mi inanıyorsun?
Its getting so that I'm afraid to go to sleep at night, Isn't there anything you can do for me?
Geceleri uyumaya korkuyorum, benim için yapabileceğiniz bir şey yok mu?
If it's that final, what can I do for you?
Böyle bitecekse, senin için ne yapabilirim?
This game is for fat old spastic people that don't know any better I can't do any damn thing. Because you're losing now.
Çünkü şu an kaybediyorsun.
I can answer here for what you have said, that you do not deceive us and all you say clearly tells me that you are my brother.
Neler diyorsunuz! Sözlerinizin yalan olmadığına ben şahidim. Anlattıklarınız açıkça ortaya koyuyor ki siz benim ağabeyimsiniz.
That's the only thing I can do for you.
Sizden asla hiçbir şey istemeyeceğim, söz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]