I can handle it tradutor Turco
2,171 parallel translation
I can handle it alone.
Ben tek başıma üstesinden gelirim
Nah, I can handle it.
- Hayır, bununla başa çıkabilirim.
I think I can handle it.
Neye, yemeğe mi? Elbette, sanırım üstesinden gelebilirim
Don't you worry. I can handle it.
Endişelenmeyin, ben hallederim.
I don't know if I can handle it.
Nasıl başedeceğimi bilemiyorum.
I think I can handle it.
Sanırım hâlledebilirim.
I can handle it. - You can tell her you made a new friend.
Yeni bir arkadaş edindiğini söylersin.
You don't think I can handle it?
Bunu kaldıramazmıyım sence?
I think I can handle it.
Sanırım halledebilirim.
I can handle it.
- Hallederim.
I can handle it. But thank you...
İdare edebilirim.
It's okay, Hayley, I can handle it.
Önemli değil Hayley, idare edebilirim.
Oh, trust me, I can handle it.
İnan bana, üstesinden gelirim.
Trust me, I can handle it.
İnan bana, üstesinden gelirim.
I can handle it. I don't know how this happened.
Bu nasıl oldu bilmiyorum.
I can handle it.
Başa çıkabilirim.
Yeah, I think I can handle it, Kate.
Evet, sanırım halledebilirim Kate.
I should return them. Honey, I think I can handle it.
- Hayatım, halledebilirim.
With one of us? No. Sarah and I can handle it.
Hayır yapabiliriz
I can handle it.
Yemeğimiz burda.
- I can handle it.
Tamam, hallederim.
I can handle it.
Ben taşırım.
- I can not handle it!
- Hareket ettiremiyorum!
Think I can't handle it?
Üstesinden gelemem mi sanıyorsun?
Well, like, I think Fred and Daphne can handle it.
Fred ve Daphne bunu becerebiliyorsa.
I can't handle it, man.
Beceremiyorum dostum.
I can't handle it on my own.
Tek başıma idare edemiyorum.
I can handle it.
İdare edebilirim.
Well, because I don't think you can handle the sight of me straddling it in tight black leather.
Çünkü beni siyah dar deri kıyafetler giymiş halde görmeye dayanabileceğini sanmıyorum.
I know I said we should see other people, but I just can't handle it, okay?
Başkalarıyla görüşebileceğimizi söylediğimi biliyorum,... ama ben bunu kaldıramıyorum, anladın mı?
It's nothing I can't handle.
Halledemeyeceğim bir şey değil.
All I'm saying is... If anyone can handle you and what you do, it's Lois.
Demek istediğim şu ki eğer biri senin yaptıklarınla başa çıkabilecekse o Lois'dir.
He'll say he can handle it, but I promise you'll end up with churro puke on your shoes.
Bir şey olmayacağını söyler ama inan bana günü ayakkabında börek kusmuğuyla tamamlarsın.
And she made me promise not to tell, but I just can't handle it.
Annem kimseye söylememem için söz verdirtti ama tek başıma kaldıramıyorum.
You know, well, I think we can handle it from here, but I just...
Sanırım biz buradan halledebiliriz, ama,...
I can turn the axe around and use the handle to reach it.
Baltayı sallayıp kulpuyla kovaya ulaşacağım!
I can't handle it.
Bunu kaldıramam.
Look, I think it's clear that when young people have access to large amounts of money before they're emotionally and mentally ready, they can't handle it.
Bence gençler Duygusal ve mantıksal olarak Hazır olmadıkları
- I think we can handle it.
Onunla baş edebiliriz.
I can't handle it anymore.
Her şeyi çok fazla karıştırıyorsun.
I know you can handle it.
Kendini koruyabileceğini biliyorum.
But I told you where I'm at right now and... if you can't handle it, there's nothing I can do about it.
Ama sana durumumu belirttim, bunu kabullenemiyorsan, yapabileceğim birşey yok.
Well, I mean, yes, of course you and the others can handle some of it, but most of it, that's going to require someone with far greater knowledge of ancient drive systems.
Yani, evet, tabii ki sen ve diğerleri bir kısmını halledebilirsiniz ama çoğu için Eskiler'in motor sistemleri üzerinde çok daha fazla bilgiye sahip biri gerekecek.
I can't handle it anymore!
Daha fazla dayanamayacağım!
We can handle this, collette, If it's too much for you. Yeah, I think I might grab some air.
Eğer senin için çok fazlaysa bunu biz halledebiliriz Collette.
I can't handle it.
Başa çıkamıyorum.
It's more than I can handle.
Kaldırabileceğimin ötesinde.
I can handle myself. It's not about your spy craft.
Bu senin casusluk yeteneğinden dolayı değil.
I don't know if he can handle it.
Bununla başa çıkabilir mi bilmiyorum.
I worry that I just can't handle it.
Tek başıma idare edemeyeceğim için üzgünüm.
I can't handle it, say sοmething.
Üstesinden gelemiyorum, bir şeyler söyle.
i can't 15664
i can 2958
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can 2958
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532